- Temmuz 2006'da yapılan Günlük İstihbarat Değerlendirme Toplantısı'nda İstihbarat Şube Müdürü Yüzbaşı Metin Yıldız, rutin sunumunda söz aldı. Yıldız, İl Jandarma Komutanı Öz'e hitaben, İstihbarat Şube'de görevli Başçavuş Okan Şimşek ile Uzman Çavuş Veysel Şahin'in, haber elemanı Coşkun İğci'den öğrenilen ‘daha önce McDonald's'ı bombalayan Yasin Hayal ve ekibince İstanbul'daki Ermeni gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin planlandığını ve Hayal'in silah temini için 500 YTL parayı da İğci'ye verdiğini' toplantıda bulunanlar huzurunda söyledi. Alay Komutanı, ‘Bu konuyu burada görüşmeyelim. Sonra özel olarak görüşürüz' deyip kapattı. Bu durum benim biraz garibime gitti, sonra kendi kendime, ‘Yanımızda konuşmak istemediklerine göre gizli ve özel bir çalışma yapacaklar' diye düşündüm.
‘İĞCİ SAĞDA SOLDA KONUŞMASIN'
- Olayın faili Ogün Samast'ın yakalanmasından sonra hafta başındaki brifingde Albay Öz, İğci ile görüşülerek sağda solda konuşmamasını, konuştuğu takdirde kendisi için iyi olmayacağını söylemeleri için İstihbarat Şube Müdürü ve elemanlarına emir verdi.
- Bir akşam Yüzbaşı Metin Yıldız'a Dink cinayetiyle ilgili olarak ‘Bu olayla ilgili çok ayrıntılı bilginiz vardı, ne yaptınız?' diye sordum. Bana ‘Kapat bu konuyu, konuşmayalım' dedi.
‘Brifinge katılmamıza engel oldular' - Alay Komutanı Öz, benim Yıldız'a, ‘Dink cinayetini önceden ayrıntılı biliyorsunuz' dememden rahatsız olmuş ki, konuşmamın ertesi sabahı, her sabah tüm şube müdürlerinin katıldığı asayiş brifinginin sonunda, ‘Bundan sonra herkes kendi brifingine katılacak' dedi. Bundan kastı, benim ve Asayiş Müdürü Yarbay Ali Oğuz Çağlar'ın bundan sonra istihbarat brifingine katılmamızı engellemekti. Ben bu emirden anladım ki, istihbarat toplantılarında konuşulanlardan, özellikle Dink olayından benim ve Çağlar'ın haberdar olmamızı istemiyordu.
‘YILDIZ'LA ALBAY ÖZ DAYANIŞMA İÇİNDEYDİ'
- Öz, il jandarmadaki tüm faaliyetleri, görevle alakalı olsun olmasın her şeyi İstihbarat Şube Müdürü Yüzbaşı Yıldız ile birlikte planlayıp gerçekleştirmiştir. Çok sıkı dayanışma içindeler ve birlikte hareket ediyorlardı. Zaten il jandarmadaki bir personelin Yıldız'la ters düşmesi, Öz ile ters düşmesi demekti.
- Öz'ün çalışmalarıyla ilgili bir örnek vermek istiyorum. Bir vatandaşın arazide kayıp olduğuna ilişkin bir haber geldiğinde ‘Olay, basında çıkması muhtemel olaydır' diyerek kendi de saatlerce komando bölüğünün başında aramaya katılırdı. Yani çok hassastı. Dolayısıyla Dink gibi basında sürekli çıkan birinin cinayeti ile ilgili olarak önceden İğci aracılığıyla aldığı bilgi karşısındaki kayıtsızlığı, kesinlikle ihmal veya istihbari bilginin önemsenmemesi değildir.
‘SIKIYSA KONUŞSUN'
- Bir gün odasına girdim. Alay Komutanı kim olduğunu hatırlamadığım birisiyle sohbet ederken, ‘İğci sıkıysa mahkemede konuşsun, başına neler geleceğini görür' mealindeki sözlerine bizzat tanık oldum.
- İğci ile görüşülen döneme ait günlük görev dönüş raporlarının mülkiye müfettişlerinin Trabzon'da olduğu dönemde görev olarak Pelitli'ye gidilmiş olduğu anlaşılmasın diye bizzat Öz ve Yıldız tarafından emir verilerek değiştirildiğini gördüm. Çünkü görüşme detayları bu tutanaklarda vardı. Hatta Okan Şimşek, bana Öz'ün yeni görev sonuç belgelerini, yani sahtelerini alıp kasasına koyduğunu, eskilerinin Yıldız tarafından imha ettirildiğini söyledi.
‘BİZE KİMSE BİR ŞEY SORMADI'
- Araştırma için gelen müfettişler ve Jandarma Genel Komutanlığı'ndan gelen müfettiş, şahsıma herhangi bir soru sormadılar. Bu zamana kadar hiç kimse ifademi almamıştı. Asayiş Müdürü Yarbay Çağlar, il jandarmanın 2., ben 4. kıdemli rütbelisiydim. Bize kimse bir şey sormadı, sebebini bilmiyorum.