İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, eşi tarafından aldatıldığını düşünen öfkeli kadın Ş.Y., kocasına ait işyerini basarak, golf sopasıyla camları kırdı. Bir süredir ayrı yaşadığı eşinin uzun süredir aşırı kıskançlık, uyumsuz davranış ve kavgacı kişilik sergilediğini öne süren F.Y., dükkanının camlarını kıran eşine boşanma davası açtı. Davacı koca F.Y., eşi Ş.Y.’nin sürekli ailesine bela okuduğunu, ağza alınmayacak hakaretler ettiğini, davacıyı sosyal çevresi, arkadaş ve akrabaları önünde hakaret ve olmadık sözlerle küçük düşürdüğünü, geçimsiz kişiliği nedeniyle kızıyla bile kavgalar ettiğini dile getirdi. Eşinin güpegündüz iş yerine gelerek golf sopasıyla işyerinin camlarını kırdığını, hakaret ve küfürlerini yüze karşı yaptığı gibi mesaj yoluyla da devam ettiğini, kendisini evden kovduğunu iddia etti. Bir süre iş yerinde kaldığını, akabinde ayrı ev tuttuğunu anlatan davacı koca F.Y., davalı kadın Ş.Y.’nin bu süreçte de hakaret ve küfürlerine devam ettiğini, davalının aşırı savurgan olduğunu, davacının ayrı yaşanan dönemde tüm maddi ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi. Araçlarından birini davalıya bıraktığını buna rağmen iş yerinin önünde bulunan ikinci aracı davalının gelip kaçırdığını ve saklayarak vermediğini, kendisinin yeni bir araç aldığını belirterek boşanmalarına, müşterek küçük kızları A.Y.’in velayetinin davalı anneye verilmesine karar verilmesini talep etti.
Davalı kadın Ş.Y. ise davacı erkeğin sadakatsizliği, alkol kullanması şeklinde kusurlarından bahsedilerek davanın reddine, A.Y.’nin velayetinin yargılama süresince tedbiren ve devamında kendisine verilmesini istedi. Mahkeme, davacı erkeği kusurlu bularak boşanma talebini reddetti. Davacı erkek istinafa başvurunca devreye İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi girdi. Kadının tam kusurlu olduğuna hükmeden Bölge Adliye Mahkemesi, davanın kabulüne hükmetti. Kararda; “Davalı kadının davacının işlettiği dükkanın camlarını golf sopasıyla kırdığına ilişkin beyanı dikkate alındığında kadının dava dilekçesinde de vakıa olarak dayanılan bu eylemler nedeniyle tam kusurlu olduğu ortadadır. Davalı kadının tam kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar, toplum ve çocuklar için bir fayda kalmadığı anlaşıldığından erkeğin davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının tümden kaldırılmasına karar verilmiştir” denildi. Kararı davalı kadın temyiz edince bu kez devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karara imza attı, Davacı erkeğin evin giderleri ve çocukların bakımı ile ilgilenmediğine dikkat çekilen kararda şöyle denildi: “Evin giderlerin davalı tarafça karşılandığı, davalının davranışlarının, davacının güven sarsıcı eylemlerinin sonucu tepki niteliğinde yapılmış davranışlar olduğunun anlaşılmıştır. Bölge adliye mahkemesi yaptığı istinaf incelemesinde; davalı kadının sinkaflı küfür ettiği ve davacı erkeğin işlettiği dükkanın camlarını golf sopasıyla kırdığı vakıalarının gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak kadına kusur olarak yüklenen bu vakıaların davacı erkeğin davranışlarına tepki niteliğinde olduğu, bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, davalı kadına yüklenebilecek başkaca da kusurlu davranışın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin açmış olduğu boşanma davasının reddi gerekirken, bölge adliye mahkemesince davacı erkeğin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”
İHA