Aldatıldığını Öğrenen Herkesin Yaşadığı 6 An

Düşmanımızın başına bile gelmesini istemediğimiz bir felaket. Belki sadece duygusal bir aldatma belki de fiziksel, her şekilde insanın hayata dair tüm bildiklerinin geçersiz kaldığı "o an" da yaşananlar.

Zaman donar

Bir kaç saniye önce herkesle aynı zamanı yaşar, aynı saniyeleri sayarken, birden zaman donar. Karşılaştığınız manzara karşısında saniyeler geçmek bilmez, zihninizden geçenler ışık hızında olsa da sizden ve zihninizden başka her şey donmuş gibidir. Öyle bir acıyı bir saniye bile düşünmek zorken, içinde olduğunuzda ömrünüzden ömürler geçer de o anlar geçmez.

Nefes almakta zorlanırsınız

İsterseniz milli yüzücü olun, dünyaları içine çekebilecek kadar geniş ciğerleriniz olsun, isterseniz meditasyonda uzman olun da nefes egzersizleri köpeğiniz olsun, "o an" geldiğinde nefes almayı unutun, nefes almanın nasıl yapıldığını bile unutuyorsunuz. Daha annenizin karnında nefes alabilirken, ömrünüzün her anı o nefese bağlı yaşarken öyle bir an geliyor ki nasıl nefes alındığını unutuyorsunuz. Burnunuz işlevini yitiriyor, ağzınız bir karış açılıyor da bir türlü içinize o nefesi çekemiyorsunuz. Kalbinizin deli gibi atma nedeni gördükleriniz duyduklarınız mı yoksa nefessiz kalmanız mı çözemiyorsunuz.

Reklam
Reklam

Gözlerinizden kulaklarınızdan şüphe edersiniz.

Ölümün beş aşamasından ilki olan "inkar" ı yaşarsınız o anlarda ki gerçek anlamda olmasa da psikolojik olarak içinizde bir ölümün gerçekleştiği inkar edilemez. Ölen, sizmişsiniz gibi gelse de aslında ölen aşkınız, sevginiz ve sevgiliniz/eşiniz için gözünüzde yarattığınız o iyilik timsali hayaldir.

Gördüklerinizi duyduklarınızı inkar edersiniz, gözünüzün önünde olsa bile gözünüze değil de kalbinize, içinizdeki sese inanmak istersiniz. Kulaklarınız uğuldar, çınlar ya kesin ondan yanlış duyduğunuzu düşünürsünüz. O kadar yakın olmalarının da kesin bir sebebi vardır, siz yanlış anlıyorsunuzdur diye kendinizi kandırmaya çalışırsınız.

Gözüne bir şey batmıştır ya yoksa o kadar dip dibe göz göze olmazlardı.

Boğazına bir şey kaçmıştır belki, sunni teneffüs yapıyordur.

Gibi gerçeklikten uzak, çocukların bile inanmayacağı senaryolara inandırmak için kendinizi uğraşır durursunuz.

Konuşmak istersiniz de sesiniz çıkmaz

İlk şoku atlattığınızı düşünüp konuşmak istersiniz, belki de bağırmak çağırmak ama sesiniz çıkmaz. Daha az önce deli gibi içinize çektiğiniz, ciğerlerinize depoladığınız o lanet olası hava bu sefer de ağzınızdan, dudaklarınızın arasından bir türlü çıkmaz. Çıktığında da kulağınıza gelenler sadece anlamsız seslerden ibarettir. Siz beyninizin içinde balkon konuşması yaparken, alengirli, yanar dönerli, bol acılı cümleler kurarken, dudaklarınızdan dökülenler konuşmayı sökememiş bebeklerin çıkardığı seslerden ibarettir. Hem konuşup da ne diyeceksiniz ki zaten, Olan olmuş, biten bitmiş, yiten yitmişken durup konuşmanın ne alemi var ki.

Reklam
Reklam

Öfke nöbeti geçirirsiniz.

İşte bu da ölümün ikinci aşaması. İnkarı geçtiniz, olayın, durumun farkındasınız. Konuşamıyor, duygularınızı istediğiniz gibi ifade edemiyorsunuz ama içinizdekileri bir şekilde dışa vurmak zorundasınız ve daha siz farketmeden, eliniz sizden habersiz, bulduğu ilk nesneyi kapmış da bir yerlere fırlatmıştır. "Bu ben miyim?" bu benim elim mi? dersiniz kendinize ki uzuvlarınız sanki kendilerine birer benlik kazanmış da sizden habersiz hareket ediyorlar gibidir.

Belki de o an o el, o kol sizden daha çok sizdir. Sizin yapamadığınızı, sizin yerinize yapar. Cerahatın bir kısmını dahi olsa içinizden atabildiyseniz, içinizde bir parça dahi bir rahatlama olduysa elleriniz de tutmamaya başlar, o andan sonra.

Yüzünüz ıslanır

O anda bedeninizi kontrol edemezken siz, yalnızca elleriniz değildir tek başına harekete geçen. Gözleriniz de sizden habersiz eyleme dökmüştür duygularınızı. Yüzünüzde bir ıslaklık hissedersiniz de ne olduğunu bilmezsiniz. İnsan kendinden habersiz ağlayabilir mi? Ağladığından bi haber olabilir mi? Sorularının cevabının "evet" olduğunu öğrenirsiniz. Üzüntüden mi, sinirden mi olduğunu kestiremeseniz de, duygularınızı karşı tarafa göstermek istemeseniz de önüne geçemezsiniz gözyaşlarınızın.

Reklam
Reklam