Alevilerin eşit yurtaşlık hakkı, gasp edilmez

Alevi kültür dernekleri Adana şube başkan adayı Yusuf Kahraman yapmış olduğu yazılı basın açıklamasında,Ülkemizde Alevilere karşı yapılan haksızlıklar,her geçen gün daha’da artmakta ve Eşit yurtaşlık hakkı yok sayılmakta,Alevi toplumu üzerinde oynanan sinsi oyunlar ve asimile politikaları hızla devam etmektedir dedi.

Kahraman açıklamasına daha sonra şöyle devam etti;Alevi toplumu tarih boyunca yasaklardan ve baskılardan dolayı çok çekmişdir,bu nedenle mümkün olduğu kadar daha önceleri,kentlerden uzak feodal bir yapı içerisinde,kendi içlerine kapalı bir toplum yaşamı sürmüşlerdir.

Ulusal kurtuluş mücadelesiyle başlayan süreç ve Mustafa Kemal’e olan güven nedeniyle Alevi toplumu maddi manevi büyük kurtarıcının arkasında olmuştur.Cumhuriyet’in kuruluşunu bir umut olarak değerlendiren Aleviler ne yazık Atatürk’ün son dönemleri ve sonrası baskı,zulüm,katliam ve haksız suçlama ve sürgünlere maruz kalmışlardır.Böl parçala mantık sonucu,sistem tarafından ülkenin bir çok yöresine dağılan Aleviler,dolayısıyla kırsal kesimlerden kentlere yönelişlerin’de,çekmiş oldukları zorluk ve yaşamdan çileler,günümüzde’de sistem tarafından yeni sorunlarla uğraşmak zorunda bırakılmıştır.

Baskıcı sistemlerden kaynaklı olarak kırsal alanlarda yaşayan ve yaşadığı alanda kapalı toplum özellikleriyle baş başa olan Aleviler sosyal yaşamda,inançsal ve kültürel şekillenişleri ve dolayısıyla buna uygun olarak,kendi öz kültür örf adet ve geleneklerini yaşatarak,adalet,eğitim,sosyal sorunlarını kendi içlerinde çözmeye çalışmışlardır.Bu toplum fertleri her hangi bir suç nedeniyle mahkeme yüzü görmemiştir.Kanaat önderleri tarafından sorunların çözüm yolu,yapılan cem törenlerinde çözülmeye çalışılmıştır.Kişi hata yapmamak ve toplum’dan aforoz edilmemek için,her türlü kötülüklerden kendini korumaya çalışmakta ve bu öğretiler doğrultusunda hareket etmek zorunda olmuştur.

1950′lerde ağırlıkla kentlere göç eden veya yurtdışına çıkmak zorunda kalan Alevilerden sonra Alevilik hızlı bir değişim içerisine girmiş oldu. Daha çok ekonomik sebepler ile kırdan kente göç eden Aleviler, feodal ilişki biçiminden kentlerin yabancı kültürüne alışarak,kentsel yaşama geçmiş oldu.

Tarih boyunca egemen güçlerin baskı ve sindirme politikalarıyla karşı karşıya kalan Aleviler her türlü zoluğa rağmen inanç ve kültürlerinden asla taviz vermemiş haksızlık ve zulme karşı onurluca direnmesini bilmiştir.

Fakat yüzyıllardır emevi saltanat ve zulmü dün nasıl yapıldıysa,bu gün’de aynı baskı ve sindirmeler devam etmektedir.Aleviler üzerinde oynanan oyunlar ve katliamlar hala güncelliğini koruduğunu,bunun kanıtı olarak Maraş,Çorum,Sivas ,Dersim katliamları ve son süreçte yaşanmakta olan Sürgü rezaletini,Adıyamanda ,Aydında kapıların işaretlenmesini gösterebiliriz.

Aleviler ülkemizde inanç ve kültürler boyutta gerçek anlamda kendilerini ifade edememektedir.Devlet çözümü arama yerine baskı ve sindirmelerine devam etmektedir.Dolayısıyla bu tutum ve davranış Alevileri rahatsız etmektedir.Bu toplumun sabrınında bir sınırı olduğunu ifade eden Kahraman,Çocuklarımızın zorunlu din dersi manifostusu ile adeta okullarda beyinler yıkanmaya çalışılarak Alevilerin bulunduğu yerleşik alan ve köylere cami yapılarak adeta asimile yapılmaya çalışılıyor,bu dayatma ve zorlama afedilir bir durum değil ve temel insan hakları beyannamesi ihlallerine aykırı olduğunu açıkladı.

Alevilerin ibadet merkezi cemevleri’dir.Cemevlerini kabullenmek ve bunların oluşmasına olanaklar sağlanmak yerine, istek ve taleplere duyarsız kalan bir anlayış, görüyoruz’ki bilim yuvası olarak kabul ettiğimiz üniversitelerde,hastanelerde hemen hemen her yerde mescit veya cami yapımına her türlü olanakları sunabilmektedir.

Aleviler olarak,biz hiçbir inaç ve mezhebin karşısında olmadığımızı ifade ediyoruz.Fakat AKP iktidarı ve daha önceki gelen iktidarlar,belirli bir inanç ve mezhebe toleranslı ve taraflı davranmaları elbette Alevi toplumunu rahatsız etmiş ve etmektedir.

Oysa devlet vatandaşına eşit olmak zorundadır.Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan her vatandaşın yasal sorumluluk ve yükümlülüklerini yerine getirdiği gibi Alevi toplumu’da bu ülkenin gerçek vatandaşı ve sahibidir.Yapılan hizmet adil ve eşit olmak zorundadır.Tek taraflı hizmet anlayışını Aleviler olarak kabul etmediğimizi,yasal hak ve sorumluluğumuzun bilinci içerisinde,bu toplumu ve ülkeyi yönetenler anlayana kadar mücadelemiz devam edecektir diyerek açıklamasını bitirdi.