Mynet Yemek Facebook sayfasını beğenin!
Anlatılana göre tarhana çorbasının hikayesi Yavuz Sultan Selim’in Anadolu gezintisinden geliyor. Yavuz Sultan Selim bir gün sivil görünümlü olarak Anadolu'da bir eve gider. Ev sahibi yoksul köylü kadın misafirlere çorba ikram eder. Sultan çorbayı beğenip kadına “Ne çorbasıdır bu?” diye sorunca "Sultanım kusura bakmayın, darhane çorbasıdır bu" cevabını alır. Sultan kadını ödüllendirirken çorbanın adı da söylene söylene tarhana olur.
Lahmacunun ismi öyle efsanelere dayanan bir hikayeden gelmiyor, kendisinin oldukça mantıklı bir açıklaması var. Lahmacun ismi Arapça etli hamur anlamına gelen” Lahm bi ajin”den gelmektedir. Bizim dilimizde zaman içinde lahmacun halini almıştır.
Yavuz Sultan Selim, bir gün sofradaki yemeklerinden birini çok beğenir. Bunun üzerine sofradakilere dönerek "Hangi eli nazik yaptı bunu?" diye sorar ve aşçıyı över. Ancak bu güzide yemeğin adı zamanla eli nazik’ten Ali Nazik’e dönüşmüştür.
Anlatılana göre hünkar beğendi isminin hikayesi III. Napolyon’un eşi Eugénie de Montijo’dan geliyor. Dönemin padişahı Abdülaziz, Napolyon ve eşini saraya davet eder. Ancak davete tek başına icap edebilen Eugenie yanında aşçısını da getirir. Fransız aşçı mutfakta Türk aşçılarla birlikte çalışırken bir gün beşamel sos yapar. Türk aşçılardan biri beşamel sosunu közlenmiş patlıcan ve kuzu etiyle birleştirerek padişaha sunar. Abdülaziz yeni yemeği pek beğenir. O günden sonra bu yemeğin adı “Hünkâr Beğendi” olarak kalır.
Bir rivayete göre; eski zamanlarda bir imam, karısının ilk kez yaptığı bu yemeği yediğinde lezzetinden bayılmıştır. Diğer rivayete göre ise; imam lezzetinden değil kıtlık döneminde yemeğe katılan malzemenin maliyetini duyunca bayılmıştır.
Bazı yörelerde kuymak olarak da bilinen, mısır unu, tereyağı ve özel peyniri ile yapılan güzel yemeğimizin bir kalori bombası olduğunu hepimiz biliyoruz. Mıh kelimesi aslında büyük çivi anlamına gelir, mıhlama ise birini bulunduğu yere sabitleme, kımıldayamaz hale getirme anlamındadır. Mıhlama yedikten sonra üzerimize çöken rehaveti mıhlama ismiyle açıklamak mümkün gibi duruyor.
Adana'nın en ünlü yemeklerinden biri olarak bilinen bu lezzetli çorbada içi kıyma doldurulan büyük köfteler ana, küçük köfteler ve nohutlar ise kız olarak kabul edildiği için çorbanın ismi analı kızlı çorbasıdır.
1980 darbesi döneminde belediyeler, bir paşanın baklavayı çok pahalı bulması üzerine baklava fiyatların bir üst sınır getirmişlerdi. Fakat bu düzenleme, baklavacıların maliyetini kurtarmadığı için kepenk kapatmalarına sebep olmuştu. Bir baklava ustası da fıstık yerine fındıkla yapılan, ağırlaşsın diye süt konulan düşük maliyetli sütlü nuriyeyi piyasaya sürmüştür. Sütlü nuriyenin hikayesi böyle, ancak tatlıyı bulan usta tatlının isminin herhangi bir anlamı olmadığını söylüyor.
Bu tatlının ismi şöyle bir hikayeden geliyor. Bir padişah, sık sık veziriyle birlikte ava gidiyor. Bir seferinde vezir yanlışlıkla padişahın baş parmağını kesiyor ve "her işte bir hayır vardır padişahım" diyor. Başka bir av gününde padişah, insan yiyen bir kabile tarafından rehin alınıyor. Ancak bu kabilenin bir kuralı var; vücudunda eksiklik olan insanları yemiyorlar. Padişahın etrafındaki herkes kabilenin kurbanı olurken kendisi eksik parmağı sayesinde kurtuluyor.