Batı kaynaklı dev şirketlerin Musevileri ve vejetaryenleri düşündüğü kadar Müslümanları düşünmediğini dile getiren GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, bunun en önemli sebebinin, "Müslüman tüketicilerin sessiz kalması, Müslüman alimlerin yüz yıldır zaruret kavramına sığınması, Müslüman bilim adamlarının helal alternatifler oluşturmaması" olarak ifade etti.
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, 20’nci asırda helal ve tayyib ürün arayışları ile ilgili açıklamalarda bulundu.
"Daha çok ilaç satmak için hastalıklar icat ettiler"
Dev ilaç firmalarının 30 yıl önce planladıkları projelerden bahseden Büyüközer, "Projelerini 2000’li yıllarda gerçekleştirme imkânı buldular. Bu projelerinin en büyük tüketici pazar kitlesi ise Müslüman tüketicilerdir. Müslüman doktor ve eczacılarımız başta olmak üzere bilim adamlarının konuya acilen sahip çıkmaları gerekmektedir. Ne yapmalı? Nasıl helal ilaç bulmalı? Müslümanlar olarak düşünmek zorundayız" dedi.
"Yurtdışında yaşayanlar helal ürün konusunda daha bilinçliler"
Helal ve tayyib ürün arayışları, Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerden ziyade, Müslümanların azınlıkta bulunduğu ülkelerde etkin bir şekilde başladığını dile getiren Büyüközer, "Yurtdışında yaşayan kardeşlerimiz helal ürün konusunda daha bilinçlidirler. Az maliyetle daha çok para kazanma hırsı, üretimde domuz ürünlerini yaygın bir şekilde kullanma, ölü hayvanların her şeyini üretimde değerlendirme, gıda katkı maddelerinin alabildiğince yaygınlaşması, hormonlar ve genetiği değiştirilmiş organizmalar bu yaşam tarzıyla birlikte insanların hayatlarında normal bir şekilde yer etmeye başladı. İnsanların yeme/içme tarzları değişti, eski gelenekler unutturuldu, fast food ve abur cubur yeme şekilleri yaygınlaştı. Doğal hayat tarzından uzaklaşma sonucunda yaygın ve yeni hastalıklar, insanlığı yok etmeye başladı. Gerek Müslümanlar gerek diğer din mensupları, bu kötü gidişata karşı arayışlarını hızlandırarak, çözüm yolları bulmaya çalışmaktadırlar" ifadelerine yer verdi.
"Helal standartları ilk olarak ABD’de ilan edildi"
Büyüközer, "Bu gayrimüslim ülkelerde yaşayan Müslümanlar, kendilerine ve çocuklarıa helal yiyecek ve içecek bulmak için büyük gayret sarf etmek zorunda kalmışlardır. Müslümanlar bu arayışlarını sürdürürken, Yahudilerin uygulamakta oldukları Kosher sistemi onların da dikkatini çekmiştir. ABD’de önceleri Müslümanlar, çoğu helal diyetine uygun olmadığı halde bilgi yetersizliğinden Kosher damgalı yiyecekleri tercih etmişlerdi. Çünkü yiyecek ve içeceklerle ilgili geniş ve ikna edici bilgilere sahip değillerdi. İslamî çalışmalar daha sonra meyvesini vermeye başlamış, 1963 yılında Müslümanlar ABD’de ilk olarak helal standartları tespit ve ilan ederek bu alanda çalışmalar yapmak üzere faaliyete geçmişlerdir" şeklinde konuştu.
"Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde ilgi arttı"
Son dönemde helal gıda sertifikası alabilmek için başvuru yapan Alman firmalarının sayısının hızla arttığına dikkat çeken Büyüközer, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde de durumun farklı olmadığını söyleyerek, "Avrupa’da hızla artan Müslüman nüfusu, helal gıda sektörünün de büyümesine vesile oldu. Araştırma merkezlerinin verilerine göre, hâlihazırda Avrupa genelinde yaşayan Müslüman nüfus 50 milyona yaklaştı. Müslümanların nüfus artış hızı dikkate alındığında, bu rakamın 2023’de 58 milyona ulaşacağı tahmin edilebilir. Bu durum yerli-yabancı çok sayıda firmanın helal gıda sektörüne girmesine sebep oluyor. Bununla birlikte diğer bütün sektörlerde olduğu gibi helal gıda sektöründe yaşanan hızlı büyüme de beraberinde çeşitli sorunları getiriyor" dedi.
"Helal sertifikalı ürünler tüm insanlık için elzemdir"
Ham madde ve katkı maddelerinin gayrimüslim güçlere bağımlı olarak yürütülmesinden yakınan Büyüközer, "Modernite ile adeta yaşantımıza farkında olmadan adapte edilen jelatin, MSG, sodyum nitrit, aspartam, sistein vs. gibi yüzlerce zararlı ve haram olma riski olan katkı maddeleri başta olmak üzere tehlikeler içeren gıda üretim sisteminin tek alternatifi helal ve tayyib olma özelliklerini barındıran helal sertifikalı ürünlerin tüm insanlık için, gerekli olduğuna inandığımız, tek çözümdür. Uzmanlar, genel kanaatin aksine helal ürünlerin sadece içecek ve gıda maddeleriyle sınırlı olmadığını, artık tüketicilerin daha da bilinçlenerek ikram sektörü, sağlık ve ilaç endüstrileri, kozmetik, finans ve bankacılık sektörlerinde de helal hizmet aradıklarını ifade ediyor" ifadelerine yer verdi.
"İfrat ve tefritten kaçınmalıyız"
Büyüközer son olarak, "Yiyip içtiklerimizden giydiklerimize kadar sahip olduğumuz her şeyde hassasiyet göstermek elimizdedir. Bu mühim mevzuda ifrat ve tefritten kaçınmalıyız. Her önümüze geleni satın almak kadar, her şeyden el etek çekmek de doğru değildir. Evet dikkatli olmak zorundayız. Zira haram yiyenin yaptığı duanın kabule şayan olmadığını bildiren naslar bulunuyor. Bu açıdan temkinli davranmak bir mümin tavrıdır. Etiket okumak, et ve tavuk ürünlerini her yerden satın almamak, işlenmiş ürünlerin katkı maddeleriyle ilgili dikkatli olmak, hijyen malzemelerinde alkol kullanılmadığından emin olmak ve en önemlisi helal bir yoldan kazanç sağlamak gözümüzde büyüteceğimiz şeyler değildir" şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz