Sanmayın ki sadece günümüz doktorları hastalarına bir kadeh şarap veya viskiyi tedavi için önerirler. Alkollü içecekler antik çağlardan beri astım ve diğer solunum yolları hastalıklarının tedavisinde kullanıla gelmiştir. Alkolün bronşlar üzerine olan bu olumlu etkileri etanol'e bağlanmış ve etanolün diğer astım ilaçlarına dirençli olan hastalarda sınırlı da olsa, tedavi amacıyla kullanılabileceği ileri sürülmüştür.
Buna karşılık alkollü içkiler birçok insanda çeşitli istenmeyen reaksiyonlara da neden olabilmektedir. Özellikle de şarap ve bira içenlerde görülen bu yakınmalar, kurdeşen, egzama gibi deride meydana gelen reaksiyonlardan, saman nezlesi ve astım krizlerine kadar değişen tepkilerdir. Alkoliklerde derideki damarların genişlemesiyle ortaya çıkan kızarmaların alerjiyle bir ilgisi olmadığını hemen hatırlatalım.
Asya kökenliler alkole daha duyarlıdırlar; bunun da nedeni Asyalılarda genetik bir enzim varyasyonu nedeniyle alkol parçalanma ürünü olan asetaldehit' in daha fazla oluşmasıdır. Asetaldehit, histamin salgısını artırarak astım krizlerine ve diğer alerjik tepkilere yol açabilen bir maddedir. Asyalılarda daha fazla görülen, alkole bağlı yüz kızarmasının nedeni de bu enzim eksikliğidir.
Avustralya'da yaşları 18-83 arasında değişen besinlere bağlı astımı olan 366 hasta üzerinde yapılan bir araştırmada, bunların %33'ünün alkollü içecek nedeniyle en azından bir kere astım krizine girdikleri, %43'ünün ise alerjik bir reaksiyona karşılaştıkları belirlenmiştir. Belirtiler, hastaların çoğunda bir saat içinde gelişmiş ve krizlerin hafif veya orta derecede ağır olduğu bildirilmiştir. En çok suçlanan içki şarap, özellikle de kırmızı şarap olmuş ve kadınların erkeklere göre daha fazla etkilendikleri de ortaya çıkmıştır. Şampanya şaraba göre çok daha masum bulunmuştur. Kortizon kullananlar, ilk astım belirtilerini genç yaşlarda gösterenler, aspirin, ağrı kesiciler ve sülfitlere duyarlı olanlarda şaraba bağlı astım krizlerine daha fazla rastlanmıştır. Meraklıları için, bu araştırmada en az suçlanan içkilerin brendi, viski, votka olduğunu da belirtelim.
Şarapta 400'den fazla molekül olduğu bilinmektedir ve bunların herhangi birisinin alerjik reaksiyonlarda rolü olabilir. Şaraptaki ana koruyucu, sülfür dioksit veya sülfitler de denilen maddedir. Bu, doğal olarak üzüm de dahil pek çok büyüyen bitkide bulunan bir bileşiktir. Şarap yapanlar ta Romalılar zamanından beri şaraplarına sülfür dioksit de eklemişlerdir. Çünkü, sülfür dioksit çok kuvvetli bir anti-bakteriyeldir, şarapta mikropların üremesini önler. Ayrıca, şarabın sirkeleşmesine engel olur, şarabın raf ömrünü uzatır ve yıllanmış bir şarabın lezzetinin oluşumuna da katkıda bulunur.
Sülfür dioksit, sadece şarapta değil, bira, meyve suları ve kurutulmuş meyvelerde de bulunur. Şarap ne kadar tatlı ise, özellikle de beyaz şarap, içinde o kadar fazla sülfür dioksit var demektir. Bu nedenle sülfür dioksite duyarlı olanlar kırmızı şaraptan daha az etkilenirler. Şarap etiketlerinde ne miktarda sülfür dioksit bulunduğu belirtilmelidir. Bazı kişiler şarap veya birada bulunan mayalara karşı duyarlı olabilirler. Mayalar, astım krizlerinden ziyade kurdeşene neden olur.
Beyaz şaraba göre kırmızıda daha fazla olan bir madde de histamindir. Histamin, alerjik olaylar sırasında vücudumuzdaki bazı hücreler tarafından da salgılanır. Bu, daha çok burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı… gibi saman nezlesi belirtilerini ortaya çıkarır, ama astım krizleri de egzama da baş ağrısı gibi şikayetler de görülebilir. Eğer şarapla ilgili reaksiyonlar histamine bağlı ise, daha az histamin içeren diğer meyve şarapları, mesela elma şarabı sorunsuz içilebilir.
Şarabın kristal berraklığında olması için şarap ya filtre edilir ya da yumurta akı veya bentonit gibi bazı maddelerle berraklaştırılır. İşte, bazı kişiler şarapta kalmış olabilecek yumurtaya karşı alerjik tepki gösterebilirler.
Astımlılar, alkollü içkilerden, özellikle de şarap ve biradan kesinlikle uzak durmalıdır. İlla içmek isteyenler ise, hiç değilse viski ve votkayı tercih etmelidir.