Genetik yatkınlığın yanı sıra, çevresel faktörlerin de ülser oluşumunda etkisi olduğunu belirten Doç. Dr. Orhan Özgür, sağlıksız beslenme, sigara ve alkol kullanımı, romatizma ilaçları ve aspirin ve stresli bir hayatın hastalığın oluşumunu hızlandıran etkenler olduğunu ifade etti. Doç. Dr. Özgür, ülserin pek çok belirtisi olduğunu söyleyerek, "Hastaların yüzde 80-90'ında, göbek üzerinde genellikle açken ve geceleri uykudan uyandıran ağrı görülür. Ayrıca, yüzde 70 kadarında iştahsızlık, bulantı, kusma, şişkinlik ve erken doyma gibi veriler ortaya çıkar" dedi.
Sigara içenlerde ülser hastalığının sık görüldüğüne dikkat çeken Dr. Orhan Özgür, "Sigara içenlerde ülser iyileşmesi daha uzun sürer ve tedavi sürecinde yüksek ilaç dozlarına ihtiyaç duyulur. Öte yandan, sigara içenlerde ülser hastalığının daha fazla nüksettiği de bilinen bir gerçektir" diyerek sigara tiryakilerini uyardı.
Kahvenin, içerdiği kafeinden bağımsız olarak mide asit salgısını artırdığını ve bu nedenle mideye zararı olabileceğini ifade eden İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Orhan Özgür, "Romatizma ilaçları gelişigüzel alınmamalı, mutlaka doktor önerisi ile alınmalıdır. Süt ile alınmasının pek yararı olmaz. Bu ilaçların mutlaka kullanılması gerekiyorsa koruyucu olarak mide ilaçları almalıdır" diye konuştu.
Doç. Dr. Orhan Özgür, halk arasında sütün ülser hastalarında çok yararlı olduğu inanışının doğru olmadığını belirterek, "Ancak bugün sütün içindeki aminoasitler ve kalsiyumun asit sekresyonunu artırmalarından dolayı faydasından çok zararı olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden ülser hastalarına sütün tedavi amacıyla içilmesini önermiyoruz. Ancak beslenme amacıyla içilebilir tabi ki" ifadelerini kullandı.
Ülserin tedavi edilmediği takdirde kanama, mide delinmesi, midenin çıkışında tıkanma ve ülserin diğer organlara yapışması gibi riskleri olduğuna dikkat çeken Dr. Orhan Özgür, "Ülser hastaları için herhangi bir perhiz söz konusu değil. Sadece doğru teşhis ve doğru tedavi bu hastalığı ortadan kaldırabilir" dedi.