İSTANBUL (İHA) - Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, AB ile müzakerelerin başlamasında yapılacak değerlendirmede Alman hükümetine önem rol düştüğünü söyledi.
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Classis Resort Hotel'de Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) tarafından düzenlenen ve Alman Federal Agency for Civic Education (FACU) Enstitüsü'nün destek verdiği "Türkiye-AB İlişkileri ve Almanya'nın Rolü" başlıklı sempozyuma katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, bütün adayların birlikte değerlendirildiği strateji belgesinin Türkiye-AB ilişkilerinin bu aşamada hem Türkiye, hem de Avrupa'da yoğun tartışmalara neden olduğunu belirtti. Komisyon tarafından açıklanan bu belgenin Türkiye için bir süpriz olmadığını vurgulayan Yılmaz, raporun Türkiye'nin beklentilerini de karşılamadığını kaydetti.
TÜRKİYE'NİN 40 YILLIK AB SÜRECİ Türkiye'nin AB ile yaklaşık 40 yıllık bir ilişkisi olduğunu ifade eden Yılmaz, "Modern Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa değerleri ile oluşmuştur ve gelişmesini bu temellerle sürdürmüştür. Türkiye Avrupa Konseyi'nin kurucuları arasında bulunmuş, başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın savunmasına özverili katkılarda bulunmuştur. Bütün bunlar ortadayken bazı Alman gazetelerde Türkiye'nin Avrupalı olmadığı açıklamaları aşırılık örneğidir" dedi.
Türkiye'nin 1987'de yaptığı tam üyelik başvurusuna rağmen Türkiye'nin adaylık müzakerelerinin Aralık 1999'da belirlendiğini hatırlatan Yılmaz, "Bu karardan 2 yıl önce Türkiye'nin hangi nedenlerden dolayı kabul edilmediğini biliyoruz. Lüksemburg Zirvesi'ndeki tarihi hata Helsinki Zirvesi'nde telafi edilmiştir" ifadelerini kullandı.
Aynı görüşleri paylaşmayan bir koalisyon hükümeti olmalarına rağmen çok kapsamlı bir ulusal programı hayata geçirdiklerini dile getiren Yılmaz, 19 Mart'ta hayata geçirilen ulusal programla Türkiye'de olağanüstü değişimlerin yaşandığını belirtti.
57. HÜKÜMET DÖNEMİNDEKİ REFORMLAR Değişikliklerin Kopenhag Kriterleri'ni karşılaması için yoğun ve kapsamlı çalışmaların yapıldığını vurgulayan Yılmaz, "Düşünce ve ifade kurma özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, yargı reformu gibi temel alanlarda yargı sistemimizin AB normlarına uyarlanmasında önemli adımlar atmıştır. TBMM, Türkiye bakımından devrimsel nitelikte kararlar almıştır. Bu çerçevede idam cezası müebbet hapis cezasına çevrilmiş, televizyon yayını ile ilgili yeni düzenlemeler yapılmış, dini azınlıklarımızın gayrimenkulleri ile ilgili sorunlarını çözmüştür" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, şöyle devam etti:
"Belirli bir suç iddiası ile tutuklanan vatandaşlarımızın gözaltı suresi kısaltılmış. 18 ay önce sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri daha kısıtlı iken şimdi daha rahat hareket etmektedirler. 18 ay içinde uzun yıllardan beri Türkiye'nin Güneydoğusu'nda uygulanan OHAL'in kaldırılması planlanmaktadır. Diğer iki ildeki OHAL kasım ayı sonunda kaldırılacaktır."
Siyasi reformlara paralel olarak Kopenhag Kriterleri'ne uyum yolunda önemli yol aldıklarını belirten Yılmaz, "Merkez Bankası'nın bağımsızlığını sağladık. Bankacılığı düzenlemek için bağımsız bir kurul oluşturduk" dedi.
ALMAN HÜKÜMETİNDEN BEKLENTİLER Bu büyük atılımları gerçekleştirdikleri dönemde AB Komisyonu'nun bazı eksiklikleri göstererek Kopenhag'da tarih verilmesini teşvik edici bir tutum izlemediğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Yılmaz, bu noktada Almanya'ya özel bir sorumluluk düştüğünün altını çizdi. Türkiye'nin AB'ye üye olmakta bazı kuşkuların olduğuna dikkat çeken Yılmaz, "İnanıyorum ki soğukkanlı bir analiz, Türkiye'nin AB'ye bir yük olmayacağını, tam tersine birliğin güvenlik ve siyasi alanlarının geliştirilmesine katkısı olacaktır.
Alman kamuoyundaki Türkiye korkusunu yenmek gerek. Bunu ancak geniş bir şekilde kamuoyuna duyurmakla yapabiliriz" diye konuştu.
AB'yi Almanya'nın da istediği gibi güçlü ve global bir halde dünya sahnesine getirmenin Türkiye'nin dışında olamayacağını vurgulayan Yılmaz, konuşmasını "Müzakerelere başlanması kararı sadece bu belgeler doğrultusunda değil, daha kapsamlı bir değerlendirme ile yapılacaktır. Bu hususta Almanya'nın öncü rol oynamasını diliyorum" sözleriyle tamamladı.
Uluslararası sempozyuma; Başbakan Yardımcısı Yılmaz ve Alman bakan Ludger Volmer'in yanı sıra, yurt içi ve yurt dışından çeşitli kuruluşların üst seviye yöneticileri katıldı.