Almanya Meclisi'nde Türkiye tartışması

Federal Almanya Koalisyon hükümetinin küçük ortağı Birlik 90/Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth, ana muhalefetteki Birlik partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti'nin (FDP), dün Federal Meclis'te Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili tartışmada AB üyeliğine karşı çıkarak gerçek yüzlerini gösterdiklerini söyledi.

Roth, başkent Berlin'de Meclis Genel Kurulu'nda Türk gazetecilere yaptığı açıklamada, "Muhalefet partileri dün gerçek yüzlerini gösterdiler. Merkel, Schaeuble, Gloss, Westerwelle ve Gerhardt açık bir şekilde Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıktılar. Bu benim için, Türkiye'ye, bugüne kadar Alman politikasında hiç görülmediği gibi gösterilen bir kırmızı karttı" diye konuştu.

Türkiye'deki çok önemli bir seçime 4 gün kala Avrupa karşıtı güçlerin böyle açık bir şekilde seçim mücadelesi yaparak Türkiye içindeki AB karşıtı olanlara doğrudan destek vermelerinin düşündürücü olduğunu ifade eden Roth, "Benim bunu anlamam mümkün değil. Birlik Partileri ve FDP tarafından yapılan açıklamalar, bence Türkiye'de Avrupa karşıtı bir politika izleyen milliyetçilerin ve aşırı dincilerin ekmeğine yağ sürmek demektir. Türkiye'ye AB üyeliği konusunda yalan söylenilmemesi gerektiği şeklindeki açıklamalarıyla çifte standart tavır takındılar. Salı günü Meclis'teki hükümet açıklaması esnasında kürsüden sarfettikleri açıklamaları ise Türkiye'deki Avrupa karşıtı güçleri desteklemeye yöneliktir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

CDU eski Genel Başkanı Wolfgang Schaeuble'nin Türkiye'yi Rusya'yla kıyaslamasını da saçma bulduğunu kaydeden Roth, "Türkiye, Avrupa'nın entegrasyon düşüncesine en erken zamanda dahil olan bir ülke. Türkiye 1963 yılından bu yana Avrupa entegrasyonuna bağlıdır. Türkiye tüm zorluklara, askeri darbelere rağmen bu yolda ilerlemeyi sürdürmüştür. Rusya ile aynı düzeyde tutulması, AB'ye dahil olmaması gerektiği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Bence bu tamamen kasıtlı düşüncedir, çünkü Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır" dedi.

Birlik partilerinin (CDU/CSU), AB'nin Hıristiyan temeline dayalı olması gerektiğini savunduklarını da belirten Roth, "Merkel ve Gloss bu konuya çok ağırlık verdiler. Ben buna kesinlikle karşıyım. AB'nin bir kimliği var, ama bu kimlik hukuk devleti, insan hakları ve demokrasidir. Kimlik, bir insanın inancına göre belirlenemez. AB'deki 2. büyük dini topluluk günümüzde Müslümanlardır. Müslümanlara 2. sınıf vatandaş gibi davranılmasına ve AB sınırları dışında bırakılmalarına benim gibi tüm demokratlar kesinlikle karşı. Bir ülkenin dini, AB'ye üye olup olmaması kararında etken olamaz. Ayrıca Türkiye laik bir devlettir. Aşırı derecede İslamiyet'e bağlı olduğu şeklindeki iddialar da doğru değil" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

"VAKIFLARA YÖNELİK TUTUM TEHLİKELİ" Türkiye'deki insan hakları ihlallerini eleştirdiği şeklindeki haberlerin de doğru olduğunu ifade eden Roth, "Şu sıralar Türkiye'deki Alman vakıflarına yönelik tutumun da tehlikeli olduğuna inanıyorum. Bunun Türk-Alman dostluğu için de tehlikeli olduğunu düşünüyorum, çünkü özellikle bu vakıflar Türkiye'deki insanlarla Almanlar arasındaki ilişkilerin yakınlaştırılmasına büyük katkı sağlamışlardır. Bu vakıfların suç örgütleri gibi gösterilmelerinin dostluğumuza zarar vereceğini düşünüyorum. Ancak, ben bu durumun, Almanya'daki muhalefet partileri tarafından, 'böyle bir ülkeyi AB'ye alamazsınız' şeklinde bir gerekçe olarak gösterilmesine karşı çıkıyorum" dedi.
Roth, "Muhalefet partileri, vakıflara böyle davranılmasının kabul edilemeyeceğini, bu nedenle Türkiye'nin AB'ye alınmasının mümkün olmadığını söylüyorlar. Bu inandırıcı değil, çünkü aynı zamanda Türkiye'ye NATO içerisinde ihtiyaçları olduklarını söylüyorlar. Türkiye'yi askeri ve stratejik bir müttefik olarak istiyorlar, ekonomik ortak olarak da. Ama başka nedenlerden dolayı AB'ye almak istemiyorlar. Bizim Yeşiller olarak bu konudaki görüşlerimiz farklı" hatırlatmasını yaptı.
Tartışmaların, Göç Yasası kapsamında Almanya'ya gelen yabancıların, bu ülkede istenmedikleri şeklinde bir duyguyu körüklediğine işaret eden Roth, "Bu çok tehlikeli ve uyumun sağlanmasına ters bir durum. Yıllardan bu yana Türkiye politikası yapmak istemem de Almanya'daki iç politikayı şekillendirmek istememden kaynaklanıyor. Burada yaşayan bir çok insanın yakınları Türkiye'den geliyor. Meclis'teki tartışma ülkemizdeki uyuma da yönelik bir saldırıydı. Ülkemizdeki gerçeklere ve burada tüm insanlar için eşit haklar yaratılmasına da yönelik bir saldırıydı" şeklinde konuştu.
Roth, Almanya'ya bir çok farklı ülkeden insanların geldiğini kaydederek, "Bu nedenle Almanya, tüm AB ülkelerinden çok daha yoğun şekilde Türkiye'nin entegrasyonu yönünde çaba harcamalı. Yeniden tekrarlamak istiyorum. Bu Türkiye, demokrasiye, insan haklarına ve hukuk devleti kurallarına saygı gösteren bir Türkiye olmalı. Milli Güvenlik Kurulu'nun rolü konusunda da Türkiye'nin reforma ihtiyacı var. Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in de dediği gibi, AB üyeliği için egemenlik haklarından da vazgeçmeli. Ama biz bunu destekliyoruz ve kırmızı kart vermiyoruz, çünkü bu ülkede de Müslümanlar yaşıyor" dedi.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: