Fransız Le Figaro gazetesi, "Almanya Başbakanı Schröder Türkiye'nin AB üyeliğini savunuyor" dedi. Val)ry Giscard d'Estaing'in geçtiğimiz günlerde, "Hayır,Türkiye Avrupalı değil" dediğini hatırlatan gazete, "Gerhard Schröder, 21 Kasım'da NATO'nun Prag Zirvesi'nde, Türkiye'nin AB'ye katılım müzakereleri için bir tarih saptanmasını önerdiğinde Avrupa Konvansiyonu Başkanı'ndan bir kontrpiye yemişti. Almanya Başbakanı Schröder, dün Berlin'de milletvekillerinin önünde, 'Laik bir Türkiye isteyen güçleri desteklemek için' AB'nin Türkiye'ye katılımla ilgili bir perspektif vermesini savundu" dedi.
Gazete, "Val)ry Giscard d'Estaing'in, Le Monde gazetesine 'Türkiye, bir Avrupa ülkesi değildir' şeklinde açıklamada bulunduğu 9 Kasım 2002 tarihinde, birden, sanki 'bastırılmış' olan duygular su yüzüne çıktı. Meclis koridorlarında veya televizyon önlerinde konu ateşli bir şekilde ele alınmaya başlandı. Şurası bir gerçek ki, 11 Eylül 2001 olayı oradan geçti, ılımlı denilen İslamcı parti AK Parti'nin İstanbul'daki son zaferi, Türkiye'yi daha fazla geciktirilemez bir konuma getirdi" yorumunu yaptı.
Le Monde gazetesi ise "Giscard, Chirac ve Avrupa" başlıklı yazısında "Giscard ve Chirac, Türkiye konusunda birbirlerine ters düşüyorlarsa da AB kurumlarına ilişkin olarak şimdilik belirgin bir farklılık göstermiyorlar" ifadelerine yer verdi..
Le Figaro Magazine dergisinin haberinde, Patrick Deveciyan'ın, Avrupa Konvansiyonu Başkanı Val)ry Giscard d'Estaign'i, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girişine karşı takındığı tutumdan dolayı kutladığı ifade edildi.
Haftalık Le Point dergisinin 6 Aralık 2002 tarihli sayısında, köşe yazarı Catherine Pegard'ın "Notlar" adlı köşesinde yer alan haftanın 4 büyük olayından biri olarak Avrupa Konvansiyonu Başkanı Val)ry Giscard d'Estaign'in Türkiye karşısında takındığı tavra yer verildi. Köşe yazısında, "Avrupa Konvansiyonu Başkanı Val)ry Giscard d'Estaign, 9 Kasım'da 'Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi olmadığını' beyan ederek ateşli bir tartışma başlattıktan sonra sessiz kalırken, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, fikrini değiştirmedi: Türkiye, Avrupa'ya girmeye ehildir, girişi sadece kırk yıl önce başlayan uzun bir yolun sona ermesi olacaktır. Jacques Chirac, Paris'e ziyarette bulunan Türk lider Recep Tayyip Erdoğan'a da, Türkiye'nin vakti gelince Avrupa'daki yerini alması gerektiğini dile getirdi" denildi.
Le Monde gazetesinin serbest tribün köşesinde, AB'nin ortak güvenlik ve dış politikadan sorumlu yüksek temsilcisi Javier Solana'nın, "Türkiye, bugün tartışma konusu oldu. Bunlar; Ankara'daki siyasi çoğunluğun değişimi ve yarattığı beklentiler; Kıbrıs'a bir çözüm bulmak için Kofi Annan tarafından sunulan tarihi fırsat; aralık ayı ortasında Kopenhag'da yapılacak AB Zirvesi'nin belirleyeceği genişleme sürecinin gelecek etapları. Ancak Türkiye'nin yeri Avrupa'dır. Aralık 1999'da AB zirvesi, bu ülkenin adaylık statüsünü tanımıştır. Avrupa Birliği'nin on beş devlet ve hükümet başkanı, buna böyle karar vermişlerdir. Oy birliğiyle. Kimse buna karşı çıkmadı ve bugün kimse bunu coğrafya adına dahil olmak üzere tartışma konusu yapamaz. Aksi takdirde, Avrupalıların inandığı ve bu inançtan hareketle çeşitli adayların bel bağladığı tüm bir genişleme süreci yarın tehlikeye girebilir. Oysa Avrupa'nın doğuşuna öncülük eden ve artık geleceğini belirleyen tarihi tutku genişlemedir" sözlerine yer verildi.