Hıristiyan Demokratlar döneminde Başbakan Helmut Kohl'ün baş danışmanlarından olan Köhler, 2 Almanya'nın birleşmesi sürecinde de mali stratejileri belirleyen kişilerdendi. Ancak IMF'nin başına reformcu birinin gelmesini isteyen Amerika'nın gözünde Köhler eski ekoldendi.
Almanya ise IMF'nin tarihinde ilk kez bir Alman'ın başkanlık görevine gelmesinde ısrar ediyordu. İki taraf arasındaki görüşme trafiğinin ardından dönemin ABD Başkanı Bill Clinton ikna oldu, Köhler 2000 yılında 182 ülkenin üye bulunduğu bu nüfuzlu kurumun başına geçti.
Köhler'in başında bulunduğu IMF'te 123 ülkeden 2 bin 700 kişi çalışıyor. Adil bir küreselleşme hayali kuran 59 yaşındaki Köhler, kuruma yönelik eleştirilere, "IMF'nin çokuluslu şirketlerin oyuncağı olduğu, dünyadaki yoksulluğu anlamadığı gibi toptan suçlamaların devri geçti ve insanlar da bunu genelde kavradı bence" şeklinde yanıt veriyor.
"İyi şeyler yap, bunları konuş, o zaman ilerleme gelir" diyen Köhler, IMF'in daha da şeffaflaşması gerektiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Uygulamada hemen her şey kamuoyuna açıklanıyor. IMF'in kendisi ve politikalarını insanlara daha iyi anlatabilmek için daha da fazla diyaloğa ihtiyaç var diye düşünüyorum. Bu, küreselleşmenin de gereğidir. Küreselleşme karşıtlarının söylediği her şey yanlış değil. Bu sorulara cevaplar bulunmalı. Ancak şu anki durumdan oldukça memnunum ama tabii her şey de pembe değil."
Köhler, küreselleşme karşıtlarının görüşlerine de açık olduğunu söylüyor, ancak körü körüne küreselleşme fobisini kabul etmiyor. Köhler, hedeflerinden birinin de dünya çapında ticareti arttırmak olduğunu belirtiyor:
"Ticaret özellikle de yoksul ülkeler için çok önemli. Ticareti engellemek isteyenler, temelde yoksul ülkelerin, yoksul insanların hayat standartlarının yükselmesini istemiyor demektir."