NAZLI YÜZBAŞIOĞLU - Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Başkanı Abdullah Eren, "Mesut Özil'in (Almanya Milli Futbol Takımı'ndan) ayrılma kararıyla ilgili yaptığı açıklamaların akabinde, Alman medyasının aynı tavrı sürdürüp, olayı daha ileri boyutlara taşıma niyeti, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının Almanya'da geniş ve fonksiyonel bir zemine oturtulmak istendiğinin de açık bir işaretidir." dedi.
YTB Başkanı Eren, Almanya Milli Futbol Takımı'ndan uğradığı ırkçılık ve baskı yüzünden ayrılan Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil'e ilişkin gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.
Eren, Almanya'da yüzyılın davası olarak nitelendirilen Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) davasının karar duruşması sürecinde dahi Alman medyasının Almanya bürokrasisinin ve siyaset kurumunun olanlardan ders çıkarmadığını vurguladı.
YTB Başkanı Eren, "Mesut Özil üzerinden yeni ve tehlikeli bir ırkçı söylem damarının ortaya çıkmasında hiçbir sakınca görmemişlerdir." dedi.
Türkiye itidal beklerken ve hatta Alman toplumunun bir kısmı Mesut Özil'e sahip çıkarken sorumluluk makamlarında oturanların yangını körüklemeyi tercih ettiğini söyleyen Eren, "Başarılı ve model oluşturan bir figür olarak Mesut Özil'in Alman Milli Takımı'ndaki varlığının sorgulanır hale gelmesi, çok kültürlülük ve kimliklere saygı konusunda Almanya'nın bir göçmen toplumundan beklenen seviyenin ne kadar altında kaldığını ortaya koymaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Eren, Özil'e yapılanların Almanya'daki Türk ve Müslüman göçmen toplumların, özellikle de gençlerin toplumsal kabul görme konusundaki ümitsizliklerini pekiştirdiğini vurguladı.
Başarılı figürlerin kamuoyu önündeki görünürlükleri arttıkça maruz kaldığı ayrımcılık ve ırkçı tutumun da artmasının, göçmen toplulukların kabiliyet ve potansiyellerini ortaya koymalarını zorlaştırdığına dikkati çeken Eren, bu durumun göçmenlerin genel olarak Almanya'ya sağlayacağı katkının kaybına da yol açtığını söyledi.
Eren, şunları kaydetti:
"Mesut Özil'in ayrılma kararıyla ilgili yaptığı açıklamaların akabinde, Alman medyasının aynı tavrı sürdürüp, olayı daha ileri boyutlara taşıma niyeti, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının Almanya'da geniş ve fonksiyonel bir zemine oturtulmak istendiğinin de açık bir işaretidir. Avrupa ülkelerinde, bilhassa Almanya’da kullanılan sert, ayrıştırıcı ve yabancılaşmaya yol açan dil ve tutumların terk edilmesi, buna karşın, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, barışçıl ve birleştirici bir üslubun geliştirilmesi hiç olmadığı kadar gereklidir."