BERLİN (İHA) - Alman hükümetinin Göç Yasası'nı sertleştirmesine büyük tepki gösteren Türk toplumunun temsilcileri bugün gerçekleştirilecek 2. Uyum Zirvesi'ni boykot ediyor.
Türk İslam Diyanet İşleri Birliği (DİTİB), Almanya Türk Toplumu (ATT) gibi önde gelen Türk örgütleri, ev sahipliğini Başbakan Angela Merkel'in yaptığı zirveye katılmama kararı aldı. Yasanın bu haliyle insan haklarını ihlal ettiğini belirten Türk dernekleri, Cumhurbaşkanı Horst Köhler'den yasayı imzalamaması çağrısında bulunmuştu. Ancak bu taleplerinin yerine gelmediğini belirten Türk örgütleri, bunun üzerine boykot kararı aldıklarını belirtti. ATT Genel Başkanı Kenan Kolat yaptığı açıklamada, Türk
toplumunun ciddiye alınmadığını belirterek, "Bize Anayasa hakkında hiçbir bilgisi olmayan çocuklar gibi muamele ediliyor" dedi.
Almanya'nın yabancılar politikasından sorumlu bakanı Maria Boehmer, boykot kararının bir hata olduğunu savundu. Die Welt gazetesine konuşan Boehmer, boykotun aşırı bir karar olduğunu ifade ederek, bunun yakın ilişkilerde bir kopmaya neden olabileceğini kaydetti.
DİTİB Başkanı Bekir Alboğa ise, yasaya karşı çıktıklarını söyleyerek, bunun ülkedeki yabancıları ikinci sınıf vatandaş haline getireceğini belirtti. Alboğa, "İsmi Hans olan biri eşini Türkiye'den veya Hindistan'dan sorunsuz şekilde ülkeye getirebiliyor. Ancak isminiz Ali ise ve Türk kökenliyseniz, bu çok daha zor hale geliyor" diye konuştu.
Hür-Türk Başkan Vekili Ahmet Ünalan da, salı günü düzenlenen basın toplantısında Almanya'da Türk toplumunun aleyhine gelişen bir yasal süreç olduğunu savundu. Ünalan, "Almanya'da yasal süreç Türk toplumunun aleyhine gelişiyor. Bir sene evvel uyum zirvelerinde öngörülmeyen bir süreç başladı. Bu süreç Türk toplumunun tepkisini çekti ve sivil toplum örgütleri de bu tepkiyi dillendirmeliydi. Bunu Alman basını bir ültimatom olarak algıladı. Biz bunun böyle olmadığını, işbirliğine açık olduğumuzu açıklamaya çalıştık. Diyaloga açık olduğumuzu ama mevcut hukuki, sosyal ve psikolojik rahatsızlıklarımızı da ifade ettiğimizi dile getirdik. Yasanın bu haliyle kabul edilmesini hukuken yanlış, psikolojik açıdan da toplumu rencide edici ve dışlayıcı olarak görüyoruz" dedi.
Aksi durumda uyum zirvesine katılmanın bir anlamı olmadığını aktaran Ünalan, Türkler'in bu ve benzeri birimlerde figüran rolü oynamasını anlamsız bulduğunun altını çizdi.
Alman Sol Parti milletvekili Hakkı Keskin ise, geçen hafta yaptığı açıklamada yasa değişikliğini Almanya'nın yüz karası olarak nitelendirdi. Keskin, yasayla Almanya'ya aile birleşimi yoluyla gelmek isteyenlere set çekilmek istendiğini belirterek, "Bu kişilerin önceden Almanca öğrenmeleri isteniyor. Bu, Türkiye'nin 2-3 büyük kenti dışında mümkün değil" şeklinde konuştu. Keskin, yasada Almanca'yı Almanya'da belirli süre içinde öğrenmeyenlerin, oturma izinlerinin iptaline yönelik maddelerin de yer aldığını hatırlattı.
Göç yasası uzun süredir Almanya'da yaşayan ve resmi oturma izni ya da çalışma izni olmayan bazı göçmenleri de ilgilendiriyor. Konumlarına göre 6 ya da 8 yıldır Almanya'da yaşayan ve geçimlerini sağlayabilen göçmenlere oturma izni verilebilecek. Hukuki statüleri güvencede olmayan 180 bin göçmenden kaçının bu haktan yararlanacağı ise bilinmiyor.
AB ülkeleri dışından aile birleşimi yolu ile eş getireceklerin 18 yaşın üstünde olması ve Almanca bilmesi şartı ise yasada en fazla eleştirilen nokta. Ayrıca yasayla uyum kurslarına katılmayanlara ceza uygulanması da mümkün hale geliyor.
Almanya, Almanca ön bilgisini şart koşan yasanın engel değil uyuma temel oluşturacağını ileri sürüyor.