Alpaslan Kavaklıoğlu’ndan Tarihi Konuşma

AK Parti Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu, TBMM’nin Suriye tezkeresini görüştüğü kapalı oturumda AK Parti adına bir konuşma yaptı.

Suriye’den gelebilecek tehditlere karşı gerektiğinde kullanılmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekât ve müdahalelerde bulunabilmesi için hükümet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderilen tezkere lehine konuşan Kavaklıoğlu, şu görüşleri savundu:

“Şanlıurfa’ya bağlı Akçakale ilçemizde 5 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 9 vatandaşımızın da yaralandığı Suriye rejim güçlerince gerçekleştirilen saldırıyı kınıyoruz. Bu menfur saldırıya, sınır bölgesindeki silahlı kuvvetlerimiz tarafından angajman kuralları doğrultusunda anında gereken karşılık verilmiştir. Radarla tespit edilen Suriye’deki noktalara top atışı yapılarak hedefler vurulmuştur. Türkiye, angajman kuralları ve uluslararası hukuk çerçevesinde, Suriye rejiminin ulusal güvenliğimize yönelik bu tür provokasyonlarını asla karşılıksız bırakmayacaktır. Olayda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır ve metanet; yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Suriye’de sürmekte olan kriz, Suriye halkının gördüğü acı ve zulmün her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Suriye güvenlik birimleri savaşta bile suç sayılabilecek şekilde hava unsurlarıyla, topçu birlikleriyle, tanklarla kentlerde saldırılar gerçekleştirmektedir. Suriye’de yaşananlar bir insanlık trajedisi olarak devam etmektedir. AK Parti Hükümeti Suriye’de yaşananlara, başından beri bir kardeş diğer kardeşinin yaşadığı trajediye nasıl bakıyorsa öyle bakmaktadır. Hemen yanı başımızda acı çeken, zulme uğrayan kardeşlerimizin biran önce huzur ve sükuna kavuşması için Türkiye olarak vicdan sahibi bir ülke duyarlılığı sergilenmiştir."

Büyük devlet olmanın sorumluluğuyla hareket ediyoruz

“Türkiye, Suriye halkının meşru taleplerinin barışçıl yollardan dile getirilmesinin yararına ve gerekliliğine inanmaktadır. Suriye’nin ulusal birliğinin ve toprak bütünlüğünün muhafazası, güvenlik ve istikrarının sağlanması, barış, istikrar ve refaha kavuşması en temel dileğimizdir. Ancak Suriye’nin PKK konusundaki tavrı kamuoyunca bilinmektedir. Şu anlaşılmalıdır ki, Türkiye’nin Suriye halkıyla hiçbir sorunu, hiçbir meselesi yoktur. Suriye rejiminin kendi halkına yönelik tutumuyla meselesi vardır. Çünkü Türkiye büyük devlet olmanın sorumluluğuyla hareket etmektedir. Büyük devletler, kader birliği yaptığı milletlerin, devletlerin sıkıntılarının, kendi derdi ve sıkıntısı olduğunu bilir, bu sıkıntının çözümünde sorumluluğu olduğunun da farkındadır. Büyük devletlerin, vatandaşlarının geleceğini etkileme potansiyeli taşıyan, sorunları ortaya çıkmadan öngörüp, kendi lehine yönlendirmesi ve çözmesi de gereklidir. Eğer ortada potansiyel risk varsa ve siz bunu kendi halkınız ve kardeş halkların çıkarı ekseninde çözmek için irade koymuyor, risk almıyorsanız görevinizi yerine getirmiyorsunuz demektir. Suriye’de yaşanan bu kriz, bir taraftan da bölgesel istikrar ve güvenlik için bir tehdit olmaya devam etmektedir. Şanlıurfa Akçakale’de gerçekleşen menfur saldırı ise Suriye’deki krizin ulusal güvenliğimize yönelik olumsuz etkisinin giderek arttığını göstermektedir. Hükümetimiz, Suriye’yle ilgili angajman kurallarını 22 Haziran’da Malatya’dan kalkan savaş uçağının düşürülmesi üzerine değiştirmiş ve ilk ihlalde misliyle karşılık vereceğini açıklamıştı. Suriye Arap Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerince yürütülen askeri harekatlar kapsamında, 20 Eylül 2012 tarihinden itibaren ülkemiz topraklarına da saldırgan eylemlerin yönelmiş olduğu görülmüştür. Resmi makamlarımızca uyarılar ve diplomatik girişimlere rağmen bu eylemler devam etmiştir."

Milletimize müteşekkiriz

“Ülkemiz topraklarına yönelik söz konusu saldırgan eylemler, dün 16:30 sularında Suriye rejim güçlerince gerçekleştirilen Şanlıurfa Akçakale’deki son olay ile had safhaya ulaşmıştır. Bu saldırı Türkiye’nin sınır angajmanlarının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Suriye’nin son dönemde ülkemize ciddi bir güvenlik tehlikesi oluşturduğunun açık bir göstergesi olan Akçakale’de vuku bulan bu saldırı, Türkiye’nin nefsi müdafaa ve sınırları koruma haklarının olduğu gerçeğini gündeme getirmektedir. Gerçekleşen menfur saldırı sonrası uluslararası tepkiler Türkiye’nin bu konudaki haklılığını ortaya koymaktadır. Sınırlarımıza ve egemenliğimize yönelik saldırılar; güvenlik güçlerimizce sınır ötesine askeri harekat düzenlenmesini, ülkemizin ve milletimizin güvenliği adına meşru müdafaa hakkının kullanılmasını zorunlu kılar. Suriye’de yaşanan krizin ülkemize yansımasının ulusal güvenliğimize ciddi tehdit ve riskler oluşturan bir aşamaya ulaştığı görülmektedir. Bu itibarla, ülkemize yönelebilecek ilave risk ve tehditlere karşı zamanında ve süratle hareket etmek ve gerekli tedbirleri almak ihtiyacını beraberinde getirmiştir."

“Ülkemizin sınırları dışından gelebilecek saldırı tehlikesine karşı gerekli gördüğü tedbirlere başvurma hakkının saklı olduğunun herkes tarafından bilinmesi, bunun kabul edilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve buralarda görevlendirilmesine ilişkin gerekli düzenlemeler için Hükümete yetki verilmesini talep eden tezkere, bu hakkın doğal bir sonucu olarak görülmelidir. Buradan büyük milletimize müteşekkir olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Onca tahriklere, provokasyonlara rağmen milletimiz, sağduyusuyla, ferasetiyle, birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozacak davranışlardan azami ölçüde kaçınmıştır. İşte bu tavır sayesinde ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hükümetimiz, milletimizden aldığı bu destekle, egemenliğine yönelik saldırılara müsaade etmeksizin, demokrasi ve hukukun üstünlüğünden asla taviz vermeden, her türlü haksızlığın üzerine kararlılıkla gitmeye devam edecektir."