Alpay; Millet Tamam Dediğinde Çeker Gideriz

Ak Parti Elazığ Milletvekili Av. Şuay Alpay, TBMM'de gündem dışı söz alarak bir konuşma yaptı.

Ak Parti Elazığ Millet vekili Av.Şuay Alpay yaptığı konuşmada şunları ifade etti; Türkiye, kendi tarihinin en derin, köklü değişimini yaşamaktadır. Büyük ve yeni Türkiye, çevresine örneklik teşkil edecek tecrübe, duruş ve mücadelesiyle, vizyonuyla ön aldığı zorlu bir süreçten geçmektedir. Toplum ve siyaset mühendisliği yapan ve bu nedenle hukuku araç olarak gören ve istediği zaman askıya alan derin yapılar için 1960'lı yıllara kadar hüküm süren bir Mahmut Esat Bozkurt dönemi vardı ve anlayışı vardı. Bu anlayış temsilcilerine göre, hâkim ve hukuk kuralı da onun için ideolojiyi hayata geçirecek bir kuraldan başka bir şey değildi, araçtan başka bir şey değildi. Ankara Hukuk Fakültesinin ilk mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada Türk adliyesinin yegâne övünç duyacağı şeyin devrim için hazır olmak ve onu savunmak olduğunu dile getirdi. Bu anlayış 2000'li yıllara kadar geçerli olacak bir anayasa düzeninin inşasını sağladı. Bu anlayışta 27 Mayısın kukla mahkemeleri emir ve talimatla çalıştı, bu mekanizmalar Başbakan Menderes ve 2 bakanı idam ettirdi. Yargı yeniden dizayn edilerek yargı vesayetinin iktidarları gölgelemesi sağlandı. 12 Eylül darbesinde Yüksek Hâkimler ve Yüksek Savcılar Kurulu üyeleri Kenan Evren'i ziyaret ederek bağlılıklarını ilettiler ve emir ve talimatlarla mahkemeler idam fermanları verdi. 28 Şubat döneminde de durum çok farklı değildi. Otobüslerle Genelkurmaya taşınan hâkim ve savcılarımız verilen brifingin ardından ayakta dakikalarca sürecek alkışlarla utanç tabloları oluşturdular.

Reklam
Reklam

Darbe kolektif bir yapının ürünüdür. Askerî bürokrat, akademisyen, STK, işveren ve medya organlarının kolektif olarak hareket ettiği bir süreçtir. Bu kolektif yapının en büyük ortaklarından biri de yargıdır. Yargının günahıyla yargının sorunları arasında büyük benzerlikler vardır. Siyasetteki iklim değişimlerine paralel olarak pozisyon üstlenmek, hakem olma vasfını yitirip taraf olmak, siyasetin ve siyasetçinin alanını daraltarak darbe ve darbecileri görmezden gelmek, bireyi devlete, özgürlüğü güvenliğe ve adaleti statükoya feda etmek, birilerinin ya da bazı yapıların ön ya da arka bahçesi olmak.

Aslında bu saydıklarım varlık nedenini ihmal eden ve çokça tartışılır hâle gelen yargının toplum nezdinde güven kaybının ve pek çok sorunun da ana kaynağı ve nedenidir.

İşte, biz, iktidara geldiğimiz 2002 yılından itibaren bu durumu tespit etik ve bu sorunları çözmek için ciddi adımlar atmaya başladık. Bu konuda başta yargı kurumu olmak üzere önümüze engeller çıkaranlar oldu ve bizi etkisiz kılmak isteyenler oldu. Yüksek hâkimler ve anayasa hukukçularınca üretilen ve darbe tehdidi altında yargısal bir karara dönüştürülen 367 hokkabazlığı ve yüzde 50 oy almış bir siyasi partiyi kapatma darbeleri yaşandı. 2010 tarihine gelinceye kadar bu ve benzeri ağır problemlerle kararlılıkla mücadele ettik. Elbette gönlümüzden geçen ve arzu ettiğimiz şey bu ülkenin hak ettiği sivil, özgürlükçü, adil, hakkaniyete uygun bir anayasayla, bu milletin var ettiği adil, kısa bir anayasayla bu düzeltmeleri yapmaktı. Ve yapmak istediğimiz başta yargı reformu olmak üzere HSYK'nın da bu manada bir sivil anayasayla yeniden yapılandırılmasıydı. Ancak Türkiye'nin yaşadığı şartlar ve diğer siyasi partilerin bildik tutumları bir sivil anayasa yapma imkânı bırakmadı. Bu nedenle 2010 tarihinde sadece kısmi bir anayasa değişikliğiyle yetinmek zorunda kaldık.

Reklam
Reklam

Bu değişikliğin öncesinde HSYK, çoğulculuğu dışlayan, homojen ve tekçi yapısıyla öne çıkıyor, çoğulculuğu ve çeşitliliği temsil etmiyor, bürokratik ve vesayetçi reflekslerle davranıyordu. Bunları hatırlayınız, hepimiz bunları yaşadık.

Bu nedenle de yargı ve adalet kurumu sürekli tartışılır haldeydi. Ancak bu değişiklik sonrasında CHP Anayasa Mahkemesine iptal davası açtı ve buna bağlı olarak üyelerin oy kullanma yöntemi değişti ve bugün yaşadığımız problemlerin büyük oranda oluşmasına neden olan süreçler başlamış oldu ve bu değişiklik HSYK bünyesinde çoğulcu değil, çoğunlukçu bir yapının oluşmasına neden oldu ve bugün yaşadığımız sıkıntıların temelini oluşturdu. Bu Anayasa değişikliği sonrasında yürürlüğe konulan HSYK yapısıyla birlikte uygulama da maalesef yine bürokratik yönü ve özelliği ağır basan idari bir yapı ortaya çıkmış oldu.

Kamuoyunda yeni HSYK da eskisi gibi bürokratik nitelikli bir vesayet organı olarak algılandı ve bu algı bu şekilde devam etti. Eski HSYK'nın çoğulculuğu dışlayan, homojen ve tekçi yapısını değiştirmek amacıyla gerçekleştirilen Anayasa değişikliği maalesef yeni HSYK'da karşılığını bulamadığından dolayı yeni HSYK karşısında böyle bir kamuoyu algısının oluşmasına neden oldu ve son gelişmelerle birlikte bu algı daha da pekişmiş oldu. Bunu hep birlikte müşahede ettik.

Reklam
Reklam

Anayasa'da değişiklik yapılmasının itici saikini oluşturan toplumla ve toplumsal gerçeklikle bağını koparmış yargıdan kurtulma düşüncesi yeni HSYK pratiğiyle boşa çıkmış oldu.

Devletin en temel yapı taşlarından birinin yargı erki oluğu şüphesizdir ve adalet hava gibi, su gibi, ekmek gibi ihtiyaç olan bir şeydir.

Ancak, adaleti sağlayacak mekanizmaların herhangi bir zümre, yapı, grup ya da bir ideolojik grup tarafından ele geçirilmesi, araçsallaştırılması asla kabul edilemez, hiçbir hukuk devleti ve hiçbir demokratik yapı buna izin vermez.

Arkadaşlar, hükûmetler gelip geçicidir. AK PARTİ ve hükûmetleri de hizmet ettiği sürece var olur ve millet var ettiği sürece de var olur. Millet "Tamam." dediği zaman da "Eyvallah." der ve çeker gider.

Ancak, buna da "Yürekten eyvallah der." ancak, adalet mekanizmalarının yapılar, ideolojik gruplar, zümre -adına ne derseniz deyin- bu gruplar tarafından, bu yapılar tarafından araçsallaştırılması ve ele geçirilmeye çalışılması asla kabul edilemez. Bu tehdit niteliklidir, kalıcıdır yıkıcı ve yok edicidir, herkesi yakar bu ateş. Hangi hükûmet olursa olsun, bu tehdit, o hükûmete karşı yıkıcılığını devam ettirerek var olmaya çalışır.

Reklam
Reklam

Bu da asla kabul edilecek bir durum değildir. Nitekim, şu andaki durum yargı makamlarının kullanılması suretiyle Hükûmete karşı hukuk darbesi yapılması olgusudur. Bunu da görmeniz lazım. HSYK, herkesin gözü önünde Anayasa'nın 138 ve 159'uncu maddesini açıkça ihlal etti, yetki gaspı yaptı.

Devam eden davalara yön verdi ve hukuksuz işlerin kaynağı hâline geldi, bunu hep birlikte müşahede ettik arkadaşlar.

Bu sebeple de, hukuki meşruiyetini çok tartışılır bir hâle getirdi. Demokrasimizin ve sivil siyasetimizin bekası, hukukun üstünlüğü, bağımsız ve tarafsız bir yargı mekanizmasının çalıştırılarak adaletin tecellisi için HSYK'nın yeniden yapılandırılmasına büyük ihtiyaç vardır ve bu pratik, kaçınılmaz bir sonuçtur.

HSYK Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifi Anayasa'nın 159'uncu maddesinin son fıkrası çerçevesinde yapılan Anayasa'ya uygun bir değişiklik ve düzenlemelidir. Gerçekleştirilmek istenen kanun değişikliğiyle, yürürlükteki Anayasa ilke ve kurallarına ters düşmeden HSYK Kanunu'nda değişiklik yapılmak istenmektedir. Komisyon görüşmeleri sırasında birlikte müşahede ettik. Teklifleriniz oldu, bu teklifler ve itirazlar dikkate alındı ve değerlendirilmeye alındı. Muhalefet partili arkadaşların teklifleri de değerlendirildi.

Reklam
Reklam

Dolayısıyla, metindeki değişiklikler gerçekleştirildi. Şimdi değerli arkadaşlar, Sayın Başkan; Sayın Başbakanımız, bu konuda, muhalefet partilerine 3 defa çağrıda bulundu. Özellikle bu çağrılarla birlikte Anayasa değişikliği yapmak suretiyle HSYK'da birlikte değişiklik yapılması çağrısını yineledi. Ancak, bu çağrılar da sırf bir uzlaşma zemini aramak niyetiyle yapıldı. Ancak, gerekçelerini anlayamadığımız ve izah edemediğimiz şekilde bu çağrılar muhalefet tarafından karşılık görmedi ve bu sebeple biz görüşülmekte olan kanun teklifinin görüşmelerine ara verdik.

Şimdi, değerli arkadaşlar, yargı ve hukuk başta olmak üzere sorunların ana nedenlerinden biri darbe anayasasıdır ve özellikle edilgen darbeci ve vesayetçi zihniyetin devamıdır. Sorunların büyük oranda bu milletin var ettiği özgürlükçü, adil, kısa, hakkaniyete uygun bir sivil anayasayla giderilmesi gerektiğidir. Hem bu olacak aynı zamanda da milletin değerlerine yaslanan, milletin değerlerinden beslenen, erdemli her türlü vesayeti reddeden bir zihniyetle bunlar yapılacaktır.

Reklam
Reklam

Ben bu teklifin sonuç itibarıyla Genel Kurulun onayını alıp yasalaşacağını ümit ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Ajans23 / Busra KESKİN

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: