Kullanılan iğnenin 2 milimetre ucunda oluşmuş olan ve cildin altındaki ısıyı 50-60 dereceye çıkaran radyofrekans enerjisi ısıya dönüşüyor. Cilt altında, kolojenin üretildiği bölgede ciddi bir şekilde hasar oluşturuluyor. Bu sistem çok güvenli bir sistemdir. Bu işlemi yaparken cildin epidermis dediğimiz üst tabakasında herhangi bir hasar meydana gelmiyor. Sadece hafif bir kızarıklık ve ödem oluşuyor.
Esas istenilen fibroblastları uyarmaktır. Cildi sıkılaştıran, gözenekleri küçülten, oluşmuş yara izi deliklerini küçülten bu etkiyi oluşturduğumuz ısı ve mikro travma ile yaratıyoruz.
Epilepsi hastaları, kalp pili olanlar, kanının pıhtılaşma ile ilgili problemi olan kişiler ve hamilelerde altın iğne yöntemi uygulanmamaktadır. Altın iğne uygulaması; cildinde gençleşme isteyen, cildinde lekeler olan, küçük akne izleri kalan ve cildi gençleştirip sıkılaştırmak isteyen bütün kişiler için iyi bir uygulamadır. Etkileri 1-1,5 ay sonra başlamakta, cilt kalitesi artmakta, parlamakta, gerginleşmekte ve pürüssüzleşmektedir.
Altın iğneyi yapmadan önce cilde yarım saat kadar anestezik bir krem sürülür. Yarım saat bekledikten sonra anestezik krem silinir ve cilt dezenfektan bir maddeyle silinir. Herkese özel olmak üzere 49 tane mikro altın iğne içeren başlıkla cildin tabakaları tomografi gibi kat kat taranıyor ve ciltte tamir edilebilir bir hasar oluşturuluyor. Epidermisi yani yüzey tabakayı koruyarak bir hasar meydana getiriliyor.
Yüz ve boyun dahil olmak üzere bu işlem 20-25 dakika kadar sürmektedir. Bu işlemin sonunda yoğun kızarıklık meydana gelmekte, hafif bir ödem oluşmaktadır. Fakat bu yoğun kızarıklık yaklaşık 5-6 saatte yerini pembeliğe bırakmaktadır ve sonrasında güneş koruyucu bir krem ve kuruması kolay su bazlı bir nemlendirici dışında herhangi bir krem sürülmemektedir.
Ertesi gün su bazlı ve hafif kapatıcı bir fondötenle hasta sosyal hayatından geri kalmadan işine dahi gidebiliyor. Kalıcı bir hasar meydana getirmeyen, derin etkileri olup yan etkisi daha yüzeysel olan ve sosyal hayata engel olmayan bir işlem diyebilirim.
Uygulamanın getirdiği bir takım lokal yan etkiler olabilir. Tabaka tabaka çalışırken herhangi bir damara rastlanıp morluklar (ekimoz) meydana gelebilir. Cilt altında 50-60 derece ısı oluşturulduğu ve mikro travmalar yaratıldığı için hafif bir ödem meydana gelebilir. Sık sık uçuk çıkaran insanlarda ciltte travma yaratıldığından dolayı bazen tekrar uçuk çıkabilir. İşlemden 3 gün önce verilen bir ilaçla bunun da önüne geçiyoruz. Her üç etki de geçici etkilerdir, hiç bir kalıcı etkisi söz konusu değildir.
Aspirin vb. kan sulandırıcı ilaçları 3 gün önceden kesmek gerekiyor, bu da morluğa karşılık bir reaksiyondur. Uçuk çıkma ihtimali olan insanlara ağızdan antiviral bir hap veriliyor. Sonrasında ilk 3 gün yüz yıkanmıyor, kaynatılmış su ve pamukla temizleniyor. Sadece su bazlı bir nemlendirici krem, dışarı çıkarken de içinde nemlendiricisi olan ve koruma faktörü 30 üstü olan bir fondöten veriliyor. Havuz, deniz ve spor üç gün boyunca yasaktır, ondan sonra herhangi bir sakıncası yoktur. Hasta kendi kullandığı kremlere dönebiliyor, bizim verdiğimiz ilaçları sadece ilk üç gün boyunca kullanması gerekiyor.
Bu hangi nedenle yapıldığıyla alakalıdır. Genelde bir ay arayla iki seans yapıyorum, gerekirse bir ay sonra üçüncü bir seansı yapmak gerekebiliyor. Yapılan iki seansta dahi ciltteki canlandırıcı, gerginleştirici, gözenekleri küçültücü, aydınlatıcı etkisi ciddi derecede görülmeye başlanıyor. İlk günlerdeki gerginlik hissi ödeme bağlıdır, daha sonra kollajen lifler tetiklendiği için genelde 6 ile 8. haftadan itibaren etkileri başlıyor. Her ay daha güzel olarak etkileri 6. ayda tepe noktasına varıyor.