Altına büyük hesap!

Türkiye’de iş dünyasından evlere herkesin yakından izlediği altın fiyatları, ihracatı ve ithalatı üzerine sektörün ünlü ismi M. Ali Yıldırımtürk, ince bir hesap çıkardı.

Altın, fiyatı kadar dış ticaretimizde de gündemden düşmüyor. Türkiye’nin cari açığı gündeme geldiğinde, petrol ve doğalgaz ithalatımız zorunlu ithalat olarak algılanırken, ekonomi çevrelerinde altın ithalatı veya ihracatı sürekli eleştiriliyor.

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, İran’ın nükleer çalışmalarını engellemek amacıyla bu ülkeden petrol ve doğalgaz ithalatıyla birlikte birçok emtia ticaretine ambargo koydu. Müttefiklerinin, İran ile ticari ilişkilerinde para transferini de yasakladı. Bu süreçte İran ile Türkiye arasında yapılan ticaret mal muadili olarak yapılmaya başlandı. Özel sektörün İran’dan yaptığı ithalat karşılığı para olarak değil, ‘tutarı kadar külçe altın gönderildiği’ söylendi. Bu işlemler yasal yollarla yapıldığından Türkiye’nin külçe altın ihracatı cari açığın düşürülmesinde önemli bir yer tuttu. Türkiye’nin madenden altın üretimi oldukça sınırlı olduğundan, İran’a yapılan külçe altın ihracatını, ithal ettiği altın ve bir kısmını da hurda altının rafinajıyla elde edilen külçe altından karşıladı. Bu şekildeki altın ihracatının sürdürülebilir olmadığı biliniyordu. Ancak Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 10,5’ine ulaşan cari açığın düşürülmesi açısından da bu bir çözüm yolu olmuştu.

Reklam
Reklam

O günlerde Türkiye’nin cari açığını, ‘külçe altın hariç’ olarak değerlendirerek, cari açık artışının sürdüğünü savunanlar oldu. Türkiye’nin kuyumculuk sektörünün gelişimiyle global finansal kriz öncesi iyi performans yakaladığı yıllar oldu. Ancak altın fiyatlarının hızla yükselmesi ve global piyasaların daralmasıyla 2008 yılından bu yana altın takı ihracatı geriledi. Türkiye’nin külçe altın ihracatı yerine, bunun katma değeri yüksek takı haline getirilerek ihracatı, Türkiye ekonomisine çok daha fazla katkı sağlayabilir. Bu da dünya ticaretinin durgunluktan çıkmasına bağlı.
Türkiye’nin o günkü koşullarda fırsatları değerlendirerek külçe altın ihracatıyla rakamsal göstergeler itibarıyla da olsa cari açığının düşürülmesinde önemli rol oynadığı yadsınamaz.

Türkiye’de halk global finansal krize borçlu yakalanınca, kendi altınını veya eşinden dostundan ödünç aldığı altınını satarak borcunu ödedi. Bu şekilde yastık altından gelen altınlar rafine edilip uluslararası standartta külçe haline getirilerek İstanbul Altın Borsası’ndaki işlemlerle yurtdışına satıldı. 2008 yılının son çeyreği ile 2009 yılının ilk çeyreği arasındaki 6 aylık süreçte Türkiye yurtdışı piyasalara 400 ton altın sattı. Bu miktar altın Türkiye’nin 2007 yılı öncesindeki iki yıllık altın ithalatına karşılık geliyor.

Reklam
Reklam

Bu yılın başından beri global finansal krizin etkisinin azalmasıyla altın fiyatı gerileme eğilimine girdi. Nisan-mayıs aylarında altın 1.180 dolar/ons’a kadar gerilerken, dolar 1.8000 TL’de yatay seyrederken 24 ayar altın fiyatı da yaklaşık 78 TL/gr’a kadar geriledi. Bu süreçte halk daha önce sattığı altınları geri almaya başladı. Bu sırada içeride altın talebinde artış oldu. Yılın ilk çeyreğinde İran’a yapılan külçe altın ihracatıyla birlikte yılın ilk 8 ayında toplam külçe altın ithalatı 235 tonu buldu. Altın fiyatı geriledikçe altın ithalatı daha da artabilir.
Türkiye, geçen yıl adeta net altın ihracatçısı haline gelmişti. Bu yıl ise yeniden ithalatçı konuma geldi. Hafta içinde yayınlanan dış ticaret verilerine göre ihracat geçen yıla göre yüzde 70 azalırken, ithalat yüzde 87 arttı. Geçen yıl net 3 milyar dolar olan ihracat, bu yıl net 9 milyar dolar ithalata döndü.

Altın ithalatının cari açığı artırdığı yönünde bazı çevrelerce eleştirilse de altın diğer emtialar gibi değil. Ülkenin gerek kayıtlı gerekse yastıkaltı altın rezervlerinin artmasının ülke ekonomisinin güçlenmesine katkı sağladığı göz ardı edilmemeli. Bu da altın ithalatına farklı bir bakış diye düşünüyorum.(ZAMAN)

Reklam
Reklam

Altın fiyatları için tıklayın,Çeyrek altın , Cumhuriyet altını

Altın fiyatları için tıklayın