Güzellik ürünlerinizi organik cilt bakımı ile değiştirip takas etmeniz gerekip gerekmediğini merak ediyorsanız, bu seçimlerin ardında tam olarak neyin saklı olduğunu bilmelisiniz.
Temel bilgilerle başlayalım: Etikette "doğal" kelimesini görürseniz, bu, kimyasal içermediği anlamına gelmez ve "kimyasal" kelimesi gereksiz yere tehdit edici gelir. Sonuçta su da bir kimyasaldır. Ayrıca dermatologlar, "doğal" ürünlerin, uygun şekilde düzenlenmiş ürünler kadar iyi araştırılmadığını açıklıyor. Sonuç olarak, ön etiketin söylediğine güvenmek yerine arkadaki içerik listesini okumaya başlayın.
Şimdi, bu nokta bazıları için anlaşmayı bozmasa da, doğal ürününüzün ne zaman sona erdiğini, özellikle de kendiniz yaptıysanız, yine de dikkatli olmanız gerekir. Organik içerikler ortalama 3 ay dayanır, bu nedenle önceliğiniz yeniden stoklamak olacaktır. Özellikle su içeriyorlarsa küf ve maya üretebilecekleri için son kullanma tarihi geçmiş doğal ürünleri kullanmayın.
Malzemeler, sentetik veya doğal olup olmadıklarına bakılmaksızın bir laboratuvarda formüle edildiğinde, yalnızca en iyi özelliklerini koruyacak ve geri kalanını filtreleyecek şekilde işlenirler. Aslında işe yarayan pek çok kremde çok popüler olan rahatlatıcı bir bileşen olan aloe veraya bir göz atalım. Bununla birlikte, çiğ aloe vera suyu kansere neden olabilecek kanserojen maddeler içerir. İşte tam da bu yüzden işlenmesi kötü anlamına gelmez.
Çoğu zaman doğal cilt bakımına başvuran kişiler cilt hassasiyetinden muzdariptir ve kırılmalarının kimyasal bileşenlere bir reaksiyon olduğunu varsayarlar. Bununla birlikte, doğal olduğunu düşündüğümüz pek çok şey, örneğin okaliptüs, biberiye, çay ağacı yağı ve özellikle narenciye bazlı herhangi bir şey gibi alerjiye neden olabilir. Aynı zamanda, laboratuvarda formüle edilen bazı ürünler çok daha stabildir, daha az asidiktir ve hassas ciltler için özel olarak üretilmiştir.
"Parabenler", cilt bakımındaki nihai öcü kelimesi gibidir. Bununla birlikte, ürünlerimizi sabit tutan ve cildimizin onları emmesine yardımcı olan şey parabenler ve koruyuculardır. Bize zarar verdiklerine dair kesin çalışmalar yok, bu yüzden içeriklerin% 0,1'inden daha azını oluşturdukları sürece genellikle güvenli olarak kabul ediliyorlar.