ANKARA (ANKA) – BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bütçenin son gün konuşmalarında “Bu ülkeye ameliyat yaptırmam” diyen Başbakan’a, 2’nci Cumhuriyet Tartışmaları isimli kitapta yer alan 1993 tarihli görüşlerinden alıntı yaparak yanıt verdi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin 2010 yılının son grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Demirtaş, konuşmasına İstanbul’da bir cemevine yönelik saldırıyı kınayarak başlarken, saldırının BDP ile ilişkilendirilmesine tepki gösterdi. Demirtaş, “BDP ile böyle bir saldırıyı irtibatlandırmak hakaret. Saldırının sorumlularının hızla ortaya çıkarılmasını bekliyoruz” dedi. DİSK’li yöneticilere yönelik polisin tavrını da kınayan Demirtaş, iktidarın elindeki kolluk gücünü kendine yönelik muhalefete karşı kullandığını söyledi. Silikozis hastalarıyla ilgili Torba Yasa’da yer alan düzenlemeyi eleştiren Demirtaş, Silikozis hastalarının yoksul ve özürlü grubuna dahil ederek 100-200 TL gibi bir rakama mahkum edilmesini onaylamadıklarını belirtti.
-“BU ŞARTLARDA İKİ DİLDE EĞİTİM OLSA NE OLUR BEŞ DİLDE OLSA NE OLUR”-
2011 bütçesinde bölgelerarası gelişmiş farkını giderecek düzenlemeler öngörülmediğini kaydeden Demirtaş, halen okullarda 80-90 kişilik sınıflar olduğunu belirterek “Bu şartlarda iki dilde eğitim olsa ne olur beş dilde olsa ne olur. Her bir okulu yapmanız için uçurduğunuz bir F-16’yı uçurmaktan vazgeçseniz yeterli. Bırakın bombayı silahı. Uçağın benzinine harcadığınız parayı okula harcasanız sorun çözülür. Mesele kaynak sorunu değil, paylaşılması değerlendirilmesi sorunudur” diye konuştu.
-“ZENGİN EKONOMİK ÖZERKLİĞİNİ İLAN ETMİŞ İTİRAZ YOK”-
Türkiye’de nüfusun yüzde 20’sinin gelirin yüzde 47’sini aldığını, en yoksul dilimin ise yüzde 5.8’ini aldığını söyleyen Demirtaş, “Ekonomik özerkliğe kimsenin itirazı yok, bir çoraba servet ödeyebilirsin, lüks ciplerle Cuma namazına gidebilirsin, halktan ayrı özerk bir yaşam sürebilirsin, itiraz yok. Halk yoksul-zengin diye bölünmüş zaten, buna da ses çıkaran yok. Sermaye kesimi hükümeti kendi emrine almış özerkliği ilan etmiş, niye kıyamet kopmuyor, asıl bölünme budur” diye konuştu. Hükümetin hayvancılığı, tarımı bitme noktasına getirdiğini Başbakan’ın ‘çiftçinin evine misafir olmakla’ övündüğünü ancak çiftçiye giden tek misafirin icra memurları olduğunu kaydeden Demirtaş, “Çiftçinin elinde bir tavuk var onu da icra memuruna kesip vermek dışında bir şeyi kalmadı” dedi.
-“DEMOKRATİK ÖZERKLİK TÜRKİYE’NİN BİRLİK MODELİ”-
Demokratik Özerklik modelinin aynı zamanda işsizliğe, yoksulluğa çare olduğunu belirten Demirtaş, “Demokratik özerklik projesini tartışmaktan kimse kaçamaz, kaçamayacak. Böyle bir yönetim modeli eğitimde dil sorunlarını da çözer. Her bölge kendi içinde kültürel eğitim ihtiyacını karşılayacak düzenlemeyi kendisi yapar. Neyse o bölgenin ihtiyacı, hangi dillerde eğitime ihtiyaç varsa o kadar kitap basar, okul açar. Hangi bölge kendi bütçesini nasıl yatırımına dönüştürmek istiyorsa, belediyeler kendi meclislerinde karar verir. Hükümet, Ankara bunları koordine eder sadece. Böylece yönetime ortak olurlar: O zaman herkse kendini gerçek vatandaş olarak hisseder, devletine ülkesine bağlı hale gelir. Bu nedenle özerklik bir Türkiye’nin birlik modelidir” diye konuştu.
-“BEN BU ÜLKE İÇİN CANIMI VERİRİM SEN NEYİNİ VERİRSİN SAYIN BAŞBAKAN”-
İki dil tartışmalarında hükümetten gelen tepkileri “Bir muhalefetin partisinin eş genel başkanı olarak hükümetin bu duruma düşmesini istemezdim. Maskesinin bu şekilde düşmesini istemezdim” sözleriyle eleştiren Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın açılımla ilgili Dolmabahçe’de yaptığı toplantıları hatırlattı. Demirtaş, Başbakan Erdoğan’a “Sorunun ismi Kürt Sorunu. Kürdün kendisi öneri yapıyor, buna provokasyon diyor. Böyle bir anlayışla nasıl sorun çözülecek? Bu vahim tabloya bakıp üzülüyoruz. Bir ülkenin başbakanı alacağı oyu ülkesinden daha değerli görebilir mi? Ben açıkça söylüyorum, Ben bu ülke için canımı veririm, sen neyini verirsin Sayın Başbakan” diye seslendi.
-“HÜKÜMETİN NE PROJESİ VARDI DA BALTALADIK”-
Kürt sorununun Türkiye’nin 87 yıldır gündemini en çok meşgul eden sorun olduğunu, çözümü için samimiyet ve ciddiyet gerektiğini dile getiren Demirtaş, BDP’nin demokratik özerklik projesinin beğenilmeyebileceğini ancak bunun karşısında öneri ve proje konulması gerektiğini söyledi. Demirtaş “Çözüm dediğimiz zaman bu yalancılar, hep birlikte BDP’ye saldırmaya başladılar. Peşinizden yalvaran, diz çözen bir BDP mi bekliyor muydunuz? Demokratikleşme sürecini baltaladınız diyorlar. Nasıl bir süreç yürüyordu da baltalamış oldu.
Mesela hükümet Kürt sorunu konusunda ne yapıyordu da biz engelledik. 10 yıl ya da 100 yıl içinde ne yapacaktı da biz baltaladık? Ortada süreç yok ki baltalansın. BDP çözüm önerisi ortaya koydu. Onların torbaları boş. Tezgah, provokasyon nitelemeleri bu yüzden…” diye konuştu.
-“ANADİL BÖLMEZ IRKÇI ŞOVEN DİL BÖLER”-
Hükümetin, Genelkurmay’ın iki dil ve özerklik tartışmalarında BDP’ye karşı bildiri yayınladığında ‘gıkı çıkmadığı’nı da belirten Demirtaş, “Başbakan neden bu konuda tek cümle söylemiyor. Çünkü suç ortağı. Çünkü el ele verip de üzerimize saldıranların hepsi suç ortağı” dedi. Anadilde eğitimin Türkiye’yi böleceğine ilişkin görüşleri de değerlendiren Demirtaş “Anadilde eğitim bölmez, ırkçı, saldırgan, şoven dil böler. Ama ısrarla oya tahvil etmek için bölündü bölünüyor paranoyası yaratıyorlar. Bir şeyi 40 kez söylersen gerçekleşir. Bu halk bölünmek istemiyor. ‘Anadilimle ülkemde eşitçe, özgürce yaşayacağım’ diyor. Ama bunlar illa da bölünecek diyor. Çünkü sorun çözülürse, bunların yalanları ortaya çıkacak. Bakın bunlar Kürt sorununda ne hatalar yapmışlar, bunlar yazıldığında Türkiye halkı bunlara oy değil, günahını vermeyecek” diye konuştu.
-“O GÜN MAZLUMDU BUGÜN ZALİMLERİN KOLTUĞUNDA”-
Hükümetten gelen “Özerklik projesi çirkin bir tezgah” şeklindeki açıklamaları da hatırlatan Demirtaş, Başbakan’ın 1993 yılında, 2’nci Cumhuriyet Tartışmaları isimli kitapta yer alan görüşlerinden alıntılar yaptı. Kitabı kürsüden gösteren Demirtaş şöyle konuştu:
“1993 yılında 2’nci Cumhuriyet Tartışmaları kitabında siyasetçilerle röportaj yapmışlar. Soruyorlar; Kürtler milli yapı içinde olmak istemezlerse ne olacak diye. Recep Tayyip Erdoğan diyor ki; Onun kararını halk verecek. Kürtler ayrı yaşamak istiyoruz derlerse diye soruyorlar. Cevap; ‘Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir’ oluyor. Nereden nereye… Tezgah ha…Özerklik tezgah demek. Vatan memleket toprakları üzerinde ameliyat ha… Bu ne peki? Basbayağı çözüm önerisi. Bu çözüm önerisini 1993’te söylemişsin. Kimse de sana tezgahçı, provokatör bölücü dememiş, demişse de yanlış yapmış. Yine aynı röportajda Türkiye Türklerindir yanlıştır demiş. Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesin demiş. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. 1993 ’te bunları biz söylesek kıyamet kopardı. 1993’teki Recep Tayyip Erdoğan’ı kutluyoruz, cesaret etmiş söylemiş. Ne değişti o günden bu güne. Tabi o gün başbakan değildi. İktidar sahibi, muktedir değildi mazlumdu. Bugün zalimlerin koltuğunda, bu değişti. Yoksa Kürtler aynı Kürtler, Türkiye aynı Türkiye. Değişen; Recep Tayyip Erdoğan’ın başına sadece Başbakan sıfatı geldi.”
-“BAŞBAKAN KENAN EVREN’İN BİLE GERİSİNDE”-
Başbakan Erdoğan’ın yakın dönemde Kürt sorunuyla ilgili ‘Kimin teklifi varsa dinleriz’ dediğini de hatırlatan Demirtaş, "Şimdi insan bunları okuyunca hangi kısmı rüya hangi kısmı gerçekti. Kaç tane Recep Tayyip Erdoğan var? Bunları anlamak mümkün değil. 1993’te başbakan olsaymışsınız sorun çözülecekmiş. Ama iktidara gelince, statükoya siz teslim oldunuz. Ameliyat yaptırmam diyen Başbakan, Kenan Evren’in bile gerisine düşmüş” dedi. Kenan Evren’in 2007 yılında söylediği ‘Kürtçeye katı yasaklar hataydı’ şeklindeki sözlerini hatırlatan Demirtaş, “Bunu bir darbeci general diyor. Peki Genel Kurul’da konuşma yapan Başbakan Erdoğan mı demokrat darbeci general mi? Bakın şimdi Evren, Recep Tayyip Erdoğan’dan daha ilerici konuma geldi. Kürt sorunu böyle bir şey. Siz onu çözmezseniz, o sizi çözer. Kim çözerse ülkesinin sevgilisi olur, halkının sevdalısı olur. Bu bir fırsattır. AKP’nin elinde de böyle bir fırsat vardır. Bunu değerlendirmeme konusunda ısrarcı davranan da yine hükümettir” diye konuştu.
-“AMELİYAT ETMİŞSİN ORGANLARINI BİLE SATMIŞSIN”-
Başbakan Erdoğan’ın yüzde 10’luk seçim barajıyla ilgili “Barajı biz mi koyduk” dediğini ifade eden Selahattin Demirtaş, “İyi o zaman siz koymadınız sonsuza kadar devam etsin. Tamam seçimlerde Evren’i genel başkan, başbakan yapın, o kaldırsın barajı. O koydu barajı o kaldırsın. Başbakan sarılmış Evren’in ipine sarılmış onunla iktidarda kalmaya çalışıyor. Biz de diyoruz ki barajı kaldır, barajlar dayanmayacak, o psikolojik sınırı düşür bak bakalım ne olacak? Türkiye ’de 20’den fazla parti baraj mağdurudur. Barajla seçimden karlı çıkacak olan AKP’nin kendisidir” diye konuştu.
Demirtaş, ‘Ameliyat yaptırmam’ diyen Başbakan’ın ülkenin 54 milyon metrekarenin üzerinde arazisinin yabancılara satıldığını, Petkim, Tüpraş, Erdemir’in özelleştirildiğini belirterek “Parayla satmışsın, hem de yabancılara satmışsın. Ameliyat budur işte. Sen ameliyatı yapmışsın, üstelik organları satmışsın. Sen işi bitirmişsin” dedi.