İşte dar sokaklarından uzun caddelerine, ABD'de yaşayanların haftasonu yapabilecekleri keyifli kaçamak yerleri. Haftaiçleri gün içinde bu 7 ilham verici şehri hayal ederek haftasonu planınızı yapın.
İspanyol stili bu yosunlu cadde, Kevin Spacey'nin Midnight in the Garden of Good and Evil'daki sahnesinde konuşuyormuşsunuz gibi hissettirecek. Bir şeyler atıştırdıktan sonra eski bir yurt olan, ev dekorasyonuna sahip ve 68 senedir güney yemekleri sunan Mrs. Wilkes Dining Room'da bir yemek yiyin. Yemekten sonra yürüyemeyecek kadar şiştiyseniz burada bir otel bile tutabilirsiniz.
Burası 300 yıllık tarihiyle Amerika'daki en eski yerleşime sahip cadde. Philadelphia’nın Old City mahallesindeki bölge, Ulusal Tarihi Simge ve ziyaret edildiğinde mutlaka görülmesi gereken bir yer. Kim bilir belki 2008'de garip şekilde evlenen Betsy Ross ve Ben Franklin'i kaldırım taşlarında dolaşırken bile görebilirsiniz.
Ah rengarenk insanlar. Bu resmi yapılası, şeker renkli Viktorya stili Alamo Square Parkı, Bizim Ev'in (Full House) çekildiği yer olarak nam saldı. Bu kartpostalımsı güzellik, adeta önünde selfie çekmeniz için size yalvarıyor.
Massachusetts'deki bu sahil kasabası, muhteşem tarihi tuğla binalarla dolu. 1764 yılında kurulan Newburyport kasabası, Merrimack Nehri'nin Atlantik Okyanusu'yla birleştiği yerde bulunuyor ve kaldırımtaşlı caddeleri, büyüleyici mağazaları ve geleneksel dondurmacı dükkanları sayesinde eski dünya büyüsünün her bir parçasını koruyor.
New Orleans'ın Garden Bölgesi'ndeki bu üç şeritli bulvar, çoğu ziyaretçinin arabayla yanından geçerken hayranlıkla süzdüğü 'Eski Güney Konakları' ile meşhur. Aralarında en dikkat çekenlerden biri de, seksi bir vampir sahnesi için gayet uygun şekilde gotik görünen Anne Rice'ın yazarının eski evi.
State Caddesi, şehrin en büyük caddesi. Restoranlar, barlar ve lüks butiklerin dizili olduğu cadde, turistlerin ve üniversite öğrencilerinin favori yerlerinden. Burada aynı zamanda İspanyol Uyanma mimarisinin mükemmel şekilde korunmuş örneklerini de bulacak ve neden daha önce buraya taşınmadığınızı sorgulayacaksınız.
Doğudan güney kıyı tarafına giderken bu caddenin ilk kilometresin, 1911 yılında ananas baronu Walter McBryde tarafından bölgeye armağan edilen ve ağzı açık bırakan okaliptüs ağaçlarıyla dolu.