Ana dilde savunma için talimat verildi

Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıklamalarda bulundu.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili, ''Bugün açlık grevlerinin eğer dayanıklarından birisi olarak ana dilde savunma yapma imkanının getirilmesi düşünülüyorsa bu konu CMK'nın 202. maddesinde yapılacak bir eklemeyle önümüzdeki günlerde esasen gerçekleştirilecektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın anadilde savunma ile ilgili gerekli talimatı verdiğini kaydeden Arınç, Öcalan'a uygulandığı ileri sürülen tecriltle ilgili olarak da ''Abdullah Öcalan avukatlarıyla görüşmeler yapıyordu. Ancak iki sebeple görüşmeleri kesildi. Bunlardan bir tanesi avukatlarının bir kısmının başka davalar sebebiyle tutuklu veya hükümlü bulunmasıdır. İkincisi, kendi sözlerini dışarıya yanlış aksettirdiği iddiasıyla bizzat kendisi tarafından avukatlarıyla görüşmemek isteğidir'' dedi.
İşte Arınç'ın Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamalar
**NOTUMUZUN YÜKSELMESİ SEVİNDİRİCİ**
Türk lirası kredi notumuz Fitch tarafından da yatırım seviyesinde derecelendirilmiştir. Konu sevindiricidir. Konuyla ilgili olarak Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bilgi sunmuştur. Bu derecelendirmenin arkasından Türkiye ile ilgili olumlu gelişmeler yaşanabileceği belirtilmiştir. 10 yıllık hükümetimiz döneminde ardı arkası kesilmeden yapılan yapısal reformlar bu kararda etkili olmuştur. Bu ekonomi yönetimimizin ve hükümetimizin bir başarısıdır. İç ve siyasi gelişmeler üzerinde duruldu. İç gelişmede öncelikli konu cezaevlerinde devam eden açlık grevleriyle ilgili olmuştur.
**SALDIRGANIN PSİKOLOJİK PROBLEMİ VAR**
Biz de bu silah sesini duyduk. İlgili arkadaşlar ilgilendiler. Bize sayın müsteşarın getirdiği bilgiler, bu kırı sıkı tabancayla havaya 3 el ateş edildiği ve saldırgana müdahale edildiği konusunda. Saldırganın kimliği belirlenmiştir. Şahsıyla ilgili bütün dökümanlar incelendiğinde şahsi sorunları olduğu, sabıkası bulunduğu ve yetkili gördüğü herkese zaman zaman mektup yazdığı, müracaat ettiği makamlar kendisine yardımcı olmasına rağmen dengesiz bir şahıs olduğu belirlendi. Üzerinde bulunan mektupta özür dilediği, yaşadığı sorular nedeniyle bunalıma giren bir mektup olmuştur. Basit bir olay olarak bir zabıta vakası olarak görüyoruz. Problemli insan olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun dışında yorumlanabilecek herhangi bir husus görmüyoruz.
**AÇLIK GREVİNDEKİ TALEPLER SİYASİ**
Türkiye'de kamuoyunun dikkatinin bunun üzerinde olduğunu biliyorum. Açlık grevinde bulunan tutuklu veya hükümlü şahısların bugün itibarıyla 54. günü olduğunu biliyoruz. Genel itibarıyla bulundukları 3 talep kendi konumlarıyla ilgili değil. Daha önceki eylemlerde cezaevi şartların olumsuzluğundan bahsedilir ve talepler sıralanırdı. Bu taleplerin tamamını siyasi ve ideolojik talepler olduğunu görmek mümkün. Yaşanan olayda gördüğümüz kadarıyla bu taleplerin örgütle ve siyasi düşünceyle yapıldığını görüyoruz.
**ÖCALAN İSTERSE AİLESİYLE GÖRÜŞEBİLİR**
Taleplerden bir tanesi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit. Kürtçe eğitim hakkının sağlanması ve psikolojik baskılara son verilmesi diye özetlenebilir. Bu açlık grevinin hiçbir mantıksal ve hukuk dayanağı yoktur. Öncelikle Abdullah Öcalan kişi İmralı'da ağırlaştırılmış mebbet hapse mahkum bir kişidir. Bununla ilgili bir tecritten bahsedilemez. Öcalan aynı konumda bulunan 5 ayrı hükümlüyle cezasını çekmektedir. Dolayısıyla zaman zaman onlarla görüşebilmekte ve birlikte bu hükümlülük süresini geçirmektedirler. Öcalan bir ara istemediği için, ama şimdi ne zaman talep ederse yakınlarıyla görüşme imkanına sahiptir. Ya kendisi isteyecek ya da yakınları talepte bulunacak.
**ÖCALAN HÜKÜMLÜDÜR VE BİR İNSANDIR**
Avukatlarıyla görüşmeler yapıyordu. Ancak iki sebepte avukatlarıyla ilgili görüşmeleri kesildi. Avukatlardan bir kısmının başka davalar sebebiyle tutuklu veya hükümlü bulunmasıdır. Bir diğeri kendi sözlerini dışarıya yanlış aksettirdiği iddiasıyla bizzat kendisinin görüşmek istemediğidir. Öcalan bir hükümlüdür, ama bir insandır. Hem kendi hukukumuzun hem de uluslararası hukukun koruması altındadır. Dolayısıyla bunu hergün bir propaganda malzemesi haline getirmek doğru değildir. Öcalan avukatlarıyla görüşmeyi arzu ederse bu imkanın Adalet Bakanlığı tarafından sağlanması mümkün olabilir. Bu hukuk çerçevesinde kararlaştırılacak bir konudur. Bunu ya biliyorlar ya da bilmezden geliyorlar.
Kardeşi Mehmet Öcalan belki ablası ve belki başka yakınları görüşmek derlerse ve Öcalan tarafından uygun görülürse görüşme mümkün olabilecektir. Olağanüstü hali sona erdirmiş bir hükümetiz. Gerek dil, gerek kültür gerek insan hakları konusunda Anayasa, hukuk ve idari tedbirlerle red ve inkar politikalarını ortadan kaldırmışızdır. Bu konuda radyo ve tv'ler yayın yapmaya başlamıştır. Yasaklar kalkmıştır. Bildiğiniz gibi kongreden bir gün önce MHP benim de içinde bulunduğum bazı bakanlar hakkında 6 tane gensoru önergesi verdi. Bunlardan benimle ilgili verilen gensoru önergesinde bizim red ve inkar politikalarını ortadan kaldırmamız sebebiyle gensoru önergesinin verildiğini söylemek istiyorum.
**ANA DİLDE SAVUNMA YAPILABİLECEKTİR**
Biz yıllardır devam eden red ve inkar politikalarını ortadan kaldırmakla Türkiye'nin demokratikleşmesine ve özgürleşmesine en büyük katkıyı sağlamış bulunuyoruz. Bundan 20 gün kadar evvel Diyarbakır'ı ziyaret etmiştim. Orada konuşmam AK Parti Büyük Kongresi'nde konuşulan konulardır. Kongrede dağıtılan kitapta ana dilde savunma yasağının kaldırılacağı da ifade edilmiştir. Ana dilde kamu hizmetlerine erişimin sağlanacağı ifade edilmiştir. Son KCK davalarında yaşanılan olayların da ortadan kaldırılması amacıyla biz gerekeni yapıyoruz. Bir insan ana diliyle savunmasını yapabilecektir.
**BAŞBAKANIMIZ GEREKLİ TALİMATI VERDİ**
Bu çalışma Bakanlar Kurulu'nda görülmüştür. Bu çalışma CMK'nın 202. maddesine eklenecek bir çalışmadır. Bu maddede sanık veya mağdur Türkçe bilmiyorsa mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunma kendisine tercüme edecektir. Kendisini başka bir dilde savunma yapabileceği hakkında teklif hazırlanmıştır. Adalet Bakanımıza bunu geliştirmesi ve süratle yasalaşmak üzere Meclis'e sevkedilmek üzere sayın Başbakanımız talimat vermiştir.
**ÇOĞUNUN KÜRTÇE BİLMEDİĞİ ANLAŞILACAK**
Açlık grevindeki taleplerde ana dilde savunma yapılması ise bu konuda 202. maddeye yapılacak eklemeyle gerçekleştirilecektir. Bugün okullarımızda Kürtçe seçmeli dil olarak okutulmaktadır. Bütün bu demokratikleşmeler örgütün talebi olarak değil, red ve inkar politikalarını kabul etmeyen AK Parti hükümetinin bunu bir insan hakları olarak görmesiyle bağlantılıdır. Anadilde veya başka bir dilde savunma yapılması konusu savunma hakkının kutsallığı ile ilgilidir. Pek çoğunun bunu siyasi amaçla istismar etmesine rağmen göreceksiniz 'ben Kürtçe savunma yapmak istiyorum' diyenlerin çoğunun Kürtçe bilmediği ortaya çıkacaktır.
**HER VATANDAŞIN HAYAT HAKKI KUTSALDIR**
Hükümete düşen görev bu konudaki talepleri Anayasal boyutu içerisinde ne varsa yerine getirmektir. Bunun için açlık grevi yapmaya gerek yoktur. Bunu isterlerse STK'larla isterlerse siyasi partiyle isterlerse mektup yazarak bütün Türkiye'ye ilan edebilirler. Mesele bir insanlık hakkıdır, Anayasa'da yazılı olan hakların tanınmasıdır. 10 yıldır puanı hayli yüksek olan Türkiye'nin demokratikleşme konusunda attığı adımları bundan sonra da devam ettireceğine göre açlık grevi yapanların hayatlarını sona erdirmesini anlamak mümkün değildir. Dışarıda da olsa içeride de olsa herkesin hayat hakkının kutsal olduğunu biliyoruz.
**NE OLUR ANNE BABA VE EŞLERİNİZİ ÜZMEYİN**
Bu grevi sürdürenleri yurttaşlarımız olarak görüyoruz. Sizin taleplerinizi duyduk, taleplerinizin farkındayız, taleplerinizi daha demokratik usüllerle mümkündür. Ama hükümet olarak vermemiz mümkün olmayan konuları parlamentoya götürürüz. Yeni anayasa içerisinde yer alabilecek belki sizin de gönlünüzden geçen pek çok şey olabilir. Süreci takip etmek yerine analarınızı, eşlerinizi, komşularınızı üzecek bir sonuçla bizi karşılaştırmayın.
**DOĞACAK SONUÇLARDAN SİZ SORUMLUSUNUZ**
Söylediğiniz konuları bütün Türkiye biliyor. Yerine gelir veya gelmez. Konuşulur, tartışılır. Ama bu konular Türkiye'nin gündeminde olduğu müddetçe herkes adım atmak zorundadır. Sizin bizi, ailenizi, milletvekillerinizi üzmemenizi bekliyoruz. Doğabilecek olumsuz sonuçlardan sadece siz sorumlu olursunuz. Buna gönlümüz razı değil. BDP'li milletvekillerimiz başta olmak üzere sokaktaki vatandaşın, milyonlarca insanın bu greve son vermeniz isteniyor. Lütfen bu çağrıya kulak verin. Konuştuğunuz bütün konuları ve daha fazlasını milli iradenin temsil edildiği Meclis'te konuşma imkanımız var.
**VİCDANİ SORUMLULUK BİZİM ÜZERİMZDE DEĞİL**
Atılan tüm bu adımlara karşı anlamsız bir grevi devam ettirmek niyetinde olursanız, biz herşeyi yapmış ve vicdanen sorumlu olmayacağımızı bilmenizi isteriz. İnşallah ümit ediyorum ki, yarın bütün bu farkındalıkları kazanmış kişiler olarak inşallah bu grevi sona erdirin. Bunu bekliyor ve ümit ediyoruz.

Anahtar Kelimeler: