İSTANBUL (AA) -ÖMER ASLAN- ABD ile Afgan Taliban’ı arasında çoğunlukla Doha’da devam eden görüşmelerin iki hafta önce yapılan dokuzuncu turu sonrası prensipte uzlaşıya varıldığı söylenmişti. Resmileşmesi Trump’ın onayına ve Afgan hükümetiyle Taliban arasında gerçekleşmesi umulan görüşmelerden çıkacak sonuca bağlı olsa da, ABD ile Taliban arasında varıldığı iddia edilen anlaşmanın bazı maddeleri açığa çıkmıştı. Müzakerelerin devam ettiği sırada Kabil’de meydana gelen, bir Amerikan askerinin öldüğü ve Taliban’ın üstlendiği saldırı sonrası, Trump’ın ani bir manevrayla durdurulduğunu açıkladığı müzakerelerde varılan uzlaşının maddeleri ise şöyleydi: İlk olarak, Taliban El-Kaide gibi uluslararası terör örgütleriyle olan bağını tamamen koparma ve bundan böyle Afganistan’ın ABD’ye veya müttefiklerine yönelik terör saldırılarının üssü olmasına müsaade etmeme sözünü vermiş bulunuyor. Trump yönetimi bu sayede, Afganistan işgalinin ana amacı olan, El-Kaide’nin Afganistan topraklarından tamamen temizlendiğini söyleyebilecek. Ayrıca anlaşma hükümlerine bağlı kalınırsa, yani Taliban ile Afgan hükümeti arasında doğrudan görüşmeler başlar, başarılı olur ve ateşkes durumu oluşursa, ABD şu anda bulunduğu beş askeri üsse konuşlanmış yaklaşık 5 bin askerini 135 gün içinde ülkeden çekecek. Kalan askerlerin de sonraki aşamada çekilmesi, topyekûn çekilmenin ise on altı ayı bulabileceği konuşuluyor.
Diğer yandan, nihai siyasi güç paylaşımının nasıl olacağı, Taliban militanlarının ve ellerindeki silahların kaderi, Eylül ayı sonuna planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılıp yapılmayacağı, uyuşturucu üretimine yönelik politika, siyasi sistemin nasıl şekilleneceği, dolayısıyla olası anayasa değişiklikleri ve daha birçok soru Taliban-Afgan hükümeti arasındaki görüşmelerde belirlenecek. Buna ek olarak, Trump’ın müdahalesi öncesi varılan uzlaşıya göre, ABD ülkede ne Afgan hükümetine terörizmle mücadele amaçlı operasyonlarda doğrudan destek verme ne de ABD büyükelçiliğini koruma adı altında büyük bir askeri güç bulunduramayacak. Ama tahminlere göre, ABD başta Taliban’ın şartlara uyup uymaması olmak üzere, Afganistan’daki gelişmeleri takip etmek için ciddi bir istihbarat varlığını Orta Asya’daki üslerinde bulunduracak.
- Anlaşmanın yankıları
Anlaşmanın bazı detaylarının ortaya çıkmasıyla birlikte, 2001’deki işgalden bu yana Afganistan’da görev yapmış Amerikan diplomatlarından dokuzu açık bir mektup yayımlayarak varılan uzlaşıyı eleştirmişti. Bu diplomatlar ABD’nin çekilmeyi aceleye getirerek Afgan hükümetini bu süreçte yalnız bırakmaması gerektiğini; (Sovyetlerin çekilmesi ve Necibullah’ın 1992’de devrilmesinden sonra olduğu gibi) birçok farklı bölgesel aktörün katılımıyla yeni bir yıkıcı, topyekûn sivil savaşın ortaya çıkabileceğini; ABD’nin Afganistan’da demokrasi, kadın hakları, eğitim gibi değerleri savunmakla yükümlü olduğunu ve topyekûn çekilmenin Taliban’ın anlaşma şartlarına tamamen uyması şartına bağlanması gerektiğini söyledi.
ABD-Taliban görüşmeleri boyunca, Taliban’ın isteği üzerine, Afgan hükümetinin hiçbir resmi görüşmeye alınmaması ve anlaşma taslağını metnin kamuya sızmasından sonra gördükleri iddiası da tartışma meydana getirdi. Hatırlanacağı üzere, ABD-Taliban görüşmelerinin ciddiyet kazandığı 2013 sonrasında da Afganistan’da Hamit Karzai hükümetinin en büyük korkusu, ABD’nin kendilerini müzakere süreçlerinden izole etmesi ve ülkeden ansızın çekip gitmesiydi. Karzai Amerikalıları kendisini ve Afganistan’ı satmakla suçlamış, görüşmeleri sabote etmek için elinden geleni yapmıştı. Son ABD-Taliban uzlaşısı ABD ile Afgan hükümeti arasındaki artıracaktır. Devlet Başkanı Eşref Gani’nin Taliban’la müzakere edecek ekibini oluşturmayı aylardır geciktirdiği söyleniyor. Hatta ABD adına Taliban’la müzakereleri yürüten Zalmay Halilzad’ın Gani’yi nitelikli ve kapsayıcı bir müzakere ekibi oluşturmakta başarısız olmakla eleştirdiği yazıldı.
Müzakereler devam ederken ve uzlaşı ilanından sonra bile Taliban’ın başkent Kabil dahil ülkenin farklı noktalarında terör saldırılarına ara vermemesi şaşırtıcı değil. ABD ile Taliban arasındaki anlaşmanın önümüzdeki süreçte şiddetin “kesilmesi” değil, “azaltılması” fikrine dayandığı söyleniyor. Taliban bu uzlaşıya zayıf konumda olduğu için değil, eli güçlü taraf olarak yaptığını göstermek ve Afgan hükümeti üzerinde baskı kurmak için saldırılarını sürdürecektir. Afgan hükümetinden beklenmesi gereken de Taliban’la savaşa en etkin şekilde devam etmek olur. Kalıcı ateşkesin ise Taliban ile Afgan hükümeti arasındaki görüşmelerden sonra mümkün olabileceği konuşuluyor.
ABD bu anlaşmayla, Taliban içinde barışı istemeyen (veya bu şartlarla istemeyen) grupların seslerini yükseltmeleri ve sonuçta olası bir bölünmeyle Taliban’ın zayıflaması ihtimalini de hedeflemiş olabilir. Fakat anlaşma metin taslağına dair sızan haberlere bakıldığında, Taliban’ın içinde bölünme doğurabilecek herhangi bir radikal vaat veya taviz görünmüyor. Taliban’ın eli pazarlık masasında açık şekilde güçlü.
- Cevapsız sorular
Kalıcı bir barışın önünde ise cevaplanması gereken daha çok sayıda soru var: 1. Taliban ABD ile anlaştıktan sonra, Afgan hükümetini gerçekten meşru muhatap kabul edip görüşecek mi? 2. Afganistan seçimleri Eylül sonunda yapılacak mı? Taliban ABD ile müzakere süreci boyunca seçimlerin yapılmamasını, ilk olarak “ara hükümet” kurulmasını istemişti. Diğer yandan, uzlaşının şartları arasında, böyle bir hükümet kurulmasını gösteren bir emare yok. Seçimler yapılırsa, adaylar Taliban ile barış görüşmeleri yapma sözüyle mi seçime girecek? Seçimler her şeye rağmen yapılırsa, sonuçlanana ve yeni hükümet göreve başlayana dek uzun süre geçebilir. Bu durum o ana dek Afgan hükümeti ile Taliban’ın görüşmeyeceği anlamına mı gelecek? Seçimler yapılırsa, Taliban’ın daha önce de yaptığı gibi, seçim süresince özellikle seçim merkezlerini hedef alan terör saldırılarını arttıracağına şüphe yok. Seçim sonucunda Afgan hükümetinin değişme ihtimali varken, Taliban mevcut Başkan Gani’nin belirlediği müzakere ekibiyle görüşür mü? Gani hükümeti Taliban’ın gerçekten değiştiğine inanmak için ne gibi sözler, işaretler bekleyecek ve bunları elde edecek mi?
Taliban’ın bu süreçte birkaç adımı eşgüdümlü olarak attığını da görüyoruz. Taliban sosyal medyada da yaydığı “intikam peşinde değiliz” sloganıyla, kendilerine karşı savaşan Afgan milli güvenlik güçlerini, teslim olmak ve kendilerine katılmak şartıyla affetmeye hazır olduğu mesajını veriyor. Taliban böyle bir adım atarak, ABD tası tarağı toplayıp bir an önce Afganistan’ı terk etmeye hazır görünürken, moralleri bozularak gelecekleri hakkında endişeye düşecek Afgan asker ve polisleri kendi safına katıp, karşı tarafı müzakere masasında zayıf bırakmak isteyecek. Buna ek olarak, Taliban’ın Kabil’i yönettiği yıllarda kullandığı ve önceki yıllarda yapılan ABD-Taliban görüşmeleri sırasında Doha’da siyasi ofislerini ilk açtıklarında kriz çıkaran “Afganistan İslam Emirliği” bayrağını son paylaşımlarında sürekli vurgulaması önemli. Bu tür bir yaklaşımın her Afgan hükümetini Taliban’la müzakereden uzaklaştırması da muhtemel.
Nihayetinde, varıldığı söylenen uzlaşı konusunda Trump yönetiminde de tam bir fikir birliği yok. Bir yandan ABD Kongresi ABD-Taliban müzakereleri konusunda yeterince bilgilendirilmemekten uzun süredir şikayetçi. Milli Güvenlik Danışmanı Bolton’ın varılan (Trump’ın durdurduğu) uzlaşıyı onaylamadığı, özellikle Pentagon’un Afganistan’da asker bulundurmaya devam etmek üzerine kurulu politikasına daha yakın durduğu iddialar arasında. Ayrıca bu uzlaşı Taliban’ın gerçekten değiştiği varsayımı üzerine kurulu. Taliban’ın 1990’larda Kabil’i ele geçirip hükümet kurduğunda acemiliğine yenildiği, artık aynı hataları yapmayacağını söylediği, bu süreç boyunca Batılı medyada sıkça yer aldı. Bununla birlikte, Taliban’a yönelik güvenin başta Kabil olmak üzere Afganistan’da birçok farklı etnik kesimde epey az olduğu da bir gerçek. Kadınların sosyal hayata katılması, demokrasi, seçme ve seçilmeye yönelik konularda Taliban’ın tavrının ne olacağını kimse kestiremiyor.
Tüm bu sorunlar bir şekilde aşılırsa, müzakerelerin en zorlu kısmı, güç paylaşımı düzenlemelerine gelinecek. Siyasi güç nasıl paylaşılacak? Ülkenin farklı bölgeleri farklı etnik grupların ve hatta o etnik gruplara denk düşen bölgesel hamilerinin (İran, Pakistan, Hindistan gibi) eline mi bırakılacak? Taliban’ın elindeki silahlar ne olacak? Taliban üyeleri Afgan ordusuna mı entegre edilecek? Taliban siyasi hayata katılacak mı? Nasıl katılacak? Trump, Taliban’ın anlaşmaya bu kadar yakın olunduğu ve hükümetinin Afgan Hükümeti ile Taliban’ı Camp David tarzında bir zirvede bir araya getirmeyi planladığı bir anda bile saldırılardan vazgeçmemesinden yakındı ve Taliban’ın daha ne kadar savaşmaya devam edebileceğini sordu. Ancak soru aslında ABD’nin kaç yıl daha Afganistan’da savaşmaya devam edebileceğidir.
Bu tür barış süreçlerini bekleyen en büyük tehlikelerden diğeri de “oyunbozanlar” meselesi. Çatışmanın devamını arzulayan olası örgüt içi, ülke içi, bölgesel ve uluslararası o kadar çok aktör olabilir ki süreç bu aktörlerin farklı taktikleriyle kolaylıkla sabote edilebilir. Sonuç olarak, ABD ile Taliban arasında varıldığı söylenen uzlaşı, cevapladığından daha çok soruyu ortaya çıkarır nitelikle. Anlaşmanın Afganistan’da şiddet ortamının kısa sürede çözüleceğine ve en azından negatif barışı getireceğine dair verdiği umut da pek yok.
[Dr. Ömer Aslan Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir]