Sinan Onuş
Ankara
Anayasa Mahkemesi (AYM), Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Yasası'nda yapılan değişiklik ile Adalet Bakanı'na verilen ek yetkileri iptal etti. Muhalefetin yerinde bulduğu karar, hükümetin tepkisine neden oldu.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yaptıkları düzenlemenin Anayasa'ya uygun olduğunu söyledi. Bozdağ, ''İptal kararı, bu yöndeki kanaatimi değiştirmemiştir. Ancak elbetteki iptal kararına uyacağız'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da AYM'nin daha önce Twitter'a erişim engelinin kaldırılmasına yönelik kararına tepki göstermiş ve karara "saygı duymadığını” söylemişti.
AYM'nin Twitter da dahil son dönemde verdiği kararlar yoğun olarak tartışılıyor. Acaba AYM, siyasi kriz ortamında hakemlik mi yapıyor? Ve eğer öyleyse durum AYM'nin gerçek işlevini ortadan kaldırır mı?
Hukukçuların bu sorulara yanıtları farklı.
"Yanlışlardan doğru çıkarmaya çalışıyoruz”Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Yargıç Mustafa Karadağ, Türkiye'de bir siyasi bunalımın olduğunu belirtiyor. Karadağ, 17 Aralık'ta yolsuzluk iddialarıyla başlayan operasyonlar sonrası yargının üzerine gidildiğine dikkat çekiyor.
Mustafa Karadağ, "Türkiye'de 2005 yılından sonra her şey yargı eliyle çözülmeye başladı. Anayasa Mahkemesi de ilk derece mahkemesi haline getirildi. Ne yazık ki AYM şu an siyasi grupların hesaplaşma ringi gibi. 2010 yılında yasa ile hatta yönetmelik ile yapılabilecek şeyleri bir Anayasa değişikliği haline getirdiler” diyor.
Karadağ, amacın ise AYM'nin ve HSYK'nın yapılandırılmasını gizlemek olduğunu ileri sürüyor. Yapılandırmayı da "O zaman, şu an Başbakan'ın çete olarak nitelediği bir cemaat yapısıyla ortaklık vardı. Bu ortaklık bozulunca tabii ki mahkemenin yapılanması da kararları etkiledi” diye açıklıyor ve ekliyor:
"Bu kaotik ortam aslında 2010 referandumuyla başladı. Türkiye'deki durum aslında şu: Yanlışlardan bir doğru çıkarmaya çalışıyoruz.”
"AYM görevini yapınca siyasal algılanıyor”Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Orhan Şimşek ise Anayasa Mahkemesi'nin siyasal güdüler ile hareket etmediğini, aksine yapması gerekeni yaptığını söylüyor.
Orhan Şimşek, Cumhurbaşkanlığının ve Anayasa Mahkemesi'nin, yürütme organının önerisi ile yasama organınca kabul edilen bu tür kanunların Anayasa'ya ve parlamenter rejime uygunluğunu denetleme ve engelleme görevi bulunduğunu belirtiyor.
Şimşek, "Tüm kurumlarda hükümete yakın tavırlar gördüğümüz için AYM görevini yapınca siyasal gibi algılanıyor. Bununla birlikte bu kanunun iptal edilen maddeleri, yürütme tarafından kanun kabul edildikten sonra uygulanmış ve HSYK'ya yeni bir yapı kazandırılmıştır” diyor.
Şimşek'e göre, bu iptal geriye yürümeyeceği için pratikte de çok büyük bir faydası olmayacak.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Ergül de AYM'nin yapması gerekeni yaptığını söylüyor.
Ergül, "YSK kararına fazla bir anlam yüklemenin gereği yok. AYM hukuk devleti ilkesi, kuvvetler ayrılığı ilkesi ve anayasanın üstünlüğü ilkesini yani bir anayasal düzeni tehdit eden düzenlemeleri zaten iptal etmeli” diyor.
"AYM, hukuku esas almalı”Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Anayasa Hukuku Profesörü Yusuf Şevki Hakyemez de AYM'lerin, siyasetin hukuku ile ilgili olan konularda hakem rollerinin olabileceğini vurguluyor.
Yusuf Şevki Hakyemez, "Fakat bu hakemin de uyması gereken kurallar var” diyor. Bu kuralları da "kendi yargılama usulüyle ilgili olan kanun ve anayasayı esas alarak hareket etmek" olarak özetliyor.
Hakyemez, "Bunların ötesine geçmemesi lazım. HSYK ile olan da geçti diye söylemiyorum ama Twitter kararıyla ilgili olarak yapılan bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi'nin hakemlik rolü eleştirildi. Bu eleştirileriler de aktivist tavrı nedeniyle oldu. Çünkü iç hukuk yolları tüketilmemişti ve yetkisini zorlayarak bir hakemlik yaptı. Kararın içeriyle ilgili söylemiyorum ama bu hakemlik de haklı olarak eleştirildi” diyor.
Prof. Dr. Hakyemez, bu nedenle AYM'nin hakemlik rolünü yaparken, hukuku esas alması gerektiğini belirtiyor.
Hakyemez, "Eğer hukuku esas almadan hakemlik rolü yapacaksa biz buna, yerindelik denetimi ve yargıçlar hükümeti tartışmaları diyoruz. O zaman bu hakem, demokratik hukuk devletinde hiç de tasvip edilen bir hakem değildir. Bunun da bir şekilde frenlenmesi gerekiyor. Yetki zorlaması da eleştirileri beraberinde getiriyor” diyor.
AYM'nin "özelleştirme,siyasi partilerin kapatma davaları” gibi geçmişte verdiği kararları anımsatan Hakyemez, siyasi endişelerle karar verilmesi durumunda hukuk devletinin zarar göreceğini ileri sürüyor ve "Bu nedenle AYM yeri geldiği zaman benim yetkim burada biter diyebilmeli” diye konuşuyor.