Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Selahaddin Menteş, düzenlenen törenle yemin etti. Yemin töreninde konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan, bireysel başvurunun işleyişindeki eksikliklere ilişkin, "Eksiklik bildirim sisteminin gözden geçirilmesi, hatta kaldırılması gerekiyor" dedi.
Anayasa Mahkemesinde düzenlenen yemin törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan ve Yüksek Mahkeme üyeleri katıldı. Tören öncesi bir konuşma yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, yemin törenlerinin mesleki zorunlulukları hatırlamak, hatırlatmak ve mesleki sözleri yenilemek bakımından eşsiz fırsatlar sunduğunu aktardı. Anayasa Mahkemesi üyeleri olarak göreve başlamadan önce milletin önünde söz verdiklerini hatırlatan Arslan, "Bu kısa yemin metni bile aslında anayasa yargıcının yüklendiği sorumluluğun ne kadar ağır olduğunu görmek bakımından yeterlidir. Belki de bu sorumluluğun en ağır kısmı, temel hak ve hürriyetlerin korunmasıdır. Temel hak ve özgürlükler anayasanın çok önemli bir kısmını oluşturduğu halde yemin metninde anayasadan ayrı özel olarak zikredilmiştir. Bu çok ayrı ve anlamlıdır" ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesinin anayasal adaleti sağlama görevini norm denetimi ve bireysel başvuru olmak üzere iki alanda yerine getirdiğini aktaran Arslan, "Bu iki alanda mahkememiz uzun süredir hak eksenli yaklaşımla karar vermeye devam etmektedir" diye konuştu.
Hukuk sistemine 2010 yılında giren bireysel başvurunun en büyük reform olduğunu ifade eden Arslan, "Bireysel başvuru, temel hak ve hürriyetler alanında standartların belirlenmesi ve yükseltilmesinde çok önemli bir işlev görmüştür ve görmeye devam etmektedir. Mahkememiz yaklaşık 7 yıllık bireysel başvuru tecrübesiyle yaşama hakkından ifade özgürlüğüne, özel hayata saygı hakkından mülkiyet hakkına kadar bireysel başvuru kapsamındaki tüm hak ve özgürlüklerle temel ilke ve esasları belirlemiştir. Bu ilke ve esasları somut olarak uygulayarakta binlerce insanın başvurusunda hak ihlali tespiti yapmış, bu kişilerin adalet talebini karşılamıştır" şeklinde konuştu.
Bireysel başvurunun anlamına değinen Arslan, "Bireysel başvurunun objektif amacı ve etkisi, hak ihlallerinin engellenmesine yönelik tedbirlerin alınmasını sağlamak, böylece hukuk düzeninin hak ihlali üretmeyecek bir forma kavuşturulmasını sağlamaktır" ifadelerini kullandı.
Bireysel başvuruların başladığı tarihten bu yana 236 bin başvurunun 190 bin kadarını sonuçlandırdıklarını kaydeden Arslan, "Bireysel başvurunun başladığı 23 Eylül 2012’den bu yana mahkememize toplam 236 bin başvuru yapılmış, bu başvurulardan 190 binini mahkememiz sonuca bağlamıştır. Şu anda derdest başvuru sayısı 46 bin kadardır. 46 bin rakamının ne kadar büyük olduğunu anlamak için, 47 ülkeden Avrupa İnsan Haklar Mahkemesine yapılan başvuru sayısını da söylemek gerekiyor. Sadece 56 bin. Bununla karşılaştırıldığında Anayasa Mahkemesinin önündeki iş yükünün hangi boyutlara ulaştığını daha rahat anlayabiliriz" dedi.
Bireysel başvurunun işleyişiyle ilgili bir takım eksikliklerin olduğundan bahseden Arslan, "Bu kapsamda öncelikle ’eksiklik bildirim sistemi’nin gözden geçirilmesi, hatta kaldırılması gerekiyor. Belki istisnalar öngörülebilir. Ama eksiklik bildirimi mahkememize inanılmaz bir şekilde zaman ve emek kaybettiriyor" diye konuştu.
Kurulan filtrajın yeteli gelmediğini, bunun göstergesinin de derdest sayısı olduğunun altını çizen Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Arslan, "Anayasal önem konusunda da bir kanun değişikliğine ihtiyaç duyduğumuzu ifade etmek isterim. Bu bağlamda yapılması gereken bir diğer değişiklikte, uzun yargılama süreçlerinin Adalet Bakanlığı bünyesinde oluşturulan komisyona devredilmeye yönelik bir değişikliğin yapılması. Geçen yıl Temmuz ayında Meclis bu konuda bir değişiklik yaptı ama Temmuz ayına kadar yapılan uzun yargılama şikayetleriyle ilgiliydi bu düzenleme. Bunun daimi olarak düzenlenmesi gerekiyor. Bunlar yapıldığında mahkememizin iş yükü hafifleyecektir" diye konuştu.
Yapılan ihlallerin kanun kaynaklı olduğunda yeniden yargılamanın bir faydası olmadığından bahseden Arslan, "Bu durumda yapılması gereken ihlalin kaynağını kurutmak için o kanunun kaldırılması ya da ihlali önleyecek şekilde değiştirilmesidir. Mahkememiz bir süredir bu konuda kararlar vermekte ve kararların bir örneğini Meclisimize göndermektedir. Bir süredir Meclise de kuralla ilgili olarak bildirimde bulunmaya başladık" şeklinde konuştu.
Yapılması gereken şeylerin basit olduğunu vurgulayan Arslan, "Eğer ihlalin kanundan kaynaklandığını tespit ediyorsak, o kanunu değiştirmek ya da kaldırmak gerekiyor. Aksi takdirde her geçen gün yeni bir ihlale neden olacak aynı kanunun uygulanması, bu anlamda pilot kararın uygulanması, bireysel başvuruda hem iş yükünün hafifletilmesi bakımından hem de hukuk düzeninin temel haklara daha riayet eden bir yöne doğru evrilmesi bakımından önemlidir" dedi.
Temel hak ve özgürlüklerin korunmasında kuvvetler ayrılığının büyük bir yeri olduğunu söyleyen Arslan, "Anayasamızın başlangıç kısmında kuvvetler ayrılığı hepimizin bildiği gibi medeni bir iş bölümü ve iş birliği olarak tanımlanıyor. Buradaki iş bölümünün ne olduğunu hepimiz biliyoruz; devlet yetkilerinin farklı organlar eliyle kullanılması, denetleme ve dengeleme sisteminin oluşturulmasını ifade ediyor. Bu suretle temel hakların ihlalini engelleme yönünde önemli bir işlev görüyor. Ama iş birliği üzerinde fazla durmuyoruz. İkisi de aynı amaca yönelik, iş birliği de devletin ülkenin ortak hedefleri doğrultusunda
kurumların birlikte çalışmasını ifade ediyor. Bu hedeflerin başında hiç kuşkusuz temel hak ve hürriyetlerin korunması ortak hedefi geliyor" ifadelerini kullandı.
Temel hakların korunmasının devletin ortak hedefi ve varlık sebebi olduğunu anlatan Arslan, "Devletin varlık sebebi olan bu önemli ideali gerçekleştirmek, bu hedefe doğru evrilmek için kurumlar arası iş birliği anayasal bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor" dedi.
Konuşma sonrasında Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Selahaddin Menteş ant içtikten sonra cübbe giydi.