Anayasa Mahkemesi'nin 50. kuruluş yıl dönümü töreni

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Anayasa Mahkememiz, bugün yarım asrı bulan geçmişiyle artık örtülü vesayetlerin tahakkümünden kurtulmuştur" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Anayasa Mahkememiz, bugün yarım asrı bulan geçmişiyle artık örtülü vesayetlerin tahakkümünden kurtulmuştur" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Anayasa Mahkemesi'nin 50. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla ATO Kongre Merkezi'nde düzenlenen uluslararası sempozyumda, insan hak ve özgürlükleriyle ilgili konuların artık devletlerin iç meselesi olmaktan çıkarak, uluslararası camianın ortak vicdanına ve mesuliyetine hitap eder hale geldiğini belirtti.

İnsan haklarının korunmasında dünyadaki en başarılı bölgesel insan hakları mekanizmasının, Türkiye'nin de kurucusu olduğu Avrupa Konseyi ve bünyesinde oluşturulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olduğunu vurgulayan Gül, 10 yıl boyunca üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nde bu gerçeği bizzat gördüğünü kaydetti.

Reklam
Reklam

Avrupa Konseyi'nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Türkiye'de hak ve hukukun korunmasında, özgürlüklerin genişletilmesinde büyük katkısı olduğunu dile getiren Gül, "Bu itibarla, gerek konseyin, gerekse mahkemenin çalışmalarında ülkemizin son yıllarda sergilediği aktif tutumu takdirle karşılıyorum" dedi.

-"Değerleri koruyamamak dünyayı yaşanamaz hale getirir"-

Modern anlamda demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı gibi kavramların Avrupa'da doğduğuna ve küresel anlamda yayıldığına işaret eden Gül, bu nedenle, halkın demokratik dönüşüm talebiyle başlayan Arap Baharı'ndan en büyük memnuniyeti Avrupa'nın duyması ve destek vermesi gerektiğini söyledi.

Gül, şöyle devam etti:

"Aslında, demokratik halk hareketlerinin önemli bir kısmı, Avrupa medeniyetinin de beşiği olan Akdeniz havzasının güneyi ve doğusunda yaşanmaktadır. Bu itibarla, burada olup bitenler Türkiye'yi olduğu kadar, Avrupa ülkelerini de her açıdan etkileyecek tarihi gelişmelerdir. Böylesine önemli bir dönüşüm yaşanırken ve insanlığın ortak kültür anlayışı genişlerken, ayırımcı görüşlerin kulvarının da daralması umut edilir.

Reklam
Reklam

Ne var ki, bugün maalesef belirli bölgelerde farklılıkları, çatışma sebebi olarak gören aşırı görüşlerin hala zemin kazanabildiğini müşahede ediyoruz. Bu toleranstan yoksun aşırı akımların, insanlığa demokrasi ve insan haklarına saygı temelli devlet anlayışını hediye etmiş olan Avrupa kıtasındaki tezahür etmesi ise ayrıca üzüntü vericidir.

Avrupa'yı etkisine alan ekonomik krizle birlikte daha da artan ırkçılık, İslam-karşıtlığı ve yabancı düşmanlığından ciddi endişe duyuyoruz. Avrupa'da, göçmenleri, güvenlik, işsizlik, suç, fakirlik ve diğer sosyal sorunların ana sebebi olarak gösteren partiler oy oranları artmaktadır. Avrupa'daki ana siyasi akımlar ise oy kaygısıyla, bu radikal gruplara yaranmak için tavizler vermektedir.

Eğer ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi karşısında Avrupa değerlerini ve ortak vicdanımızı koruyamazsak, bu tehditler sadece Avrupa'yı değil, tüm dünyayı yaşanamaz bir hale getirir."

-"Irkçı ve yabancı düşmanı eğilimleri sorgulama cesareti göstermeliyiz"-

Norveç'in başkenti Oslo ve Ütoya Adası'nda 77 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik'in saldırılarının dikkatle incelenmesi gerektiğini kaydeden Gül, sözlerine şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

"Breivik'in mahkemede soğukkanlılıkla anlattığı vahşet, yabancıları 'ötekileştirme', 'şeytanlaştırma' ve 'insan görmeme' yolunda aşırı sağ gruplar arasında ciddi bir endoktrinasyon kampanyası yürütüldüğüne delalet etmektedir. Unutmayalım ki, Holocaust sırasında milyonlarca insanın toplama kamplarında imha edilmesine giden yolu da bu tür endoktrinasyon kampanyaları döşemiştir.

Burada tekrar hatırlatmak isterim ki, Batı'nın ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi nükseden hastalıklarını tedavi etmek, Doğu'nun çoğu kez az gelişmişlikten kaynaklanan sorunlarıyla başa çıkmaktan daha çetin bir mücadele gerektirmektedir.

Dolayısıyla, Avrupa değerlerini muhafaza etmek için ırkçı ve yabancı düşmanı eğilimleri sorgulama cesareti göstermeliyiz. Özellikle hukukçuların bu tehditlere daha ciddi olarak eğilmesi elzemdir."

-"Arap Uyanışı ilham kaynağı oldu"-

Türkiye'nin politikalarının, "insan haklarının ve demokrasinin gelişmesinin, barış, kalkınma ve sosyal adaletin tesisinde önemli rol oynayacağı" ekseninde yürütüldüğünü ifade eden Gül, bu nedenle, geçen yıl Kuzey Afrika'da başlayan ve hızla diğer Orta doğu ülkelerine yayılan değişim ve demokratik dönüşüm hareketlerinin büyük bir heyecanla izlendiğini ve desteklendiğini dile getirdi.

Reklam
Reklam

Cumhurbaşkanı Gül, "Arap Uyanışı, başta İslam dünyası olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerinde hak ve adalet özlemi çeken pek çok halk için bir ilham kaynağı olmuştur. Korku duvarlarının yıkılmasına sebep olan bu demokrasi dalgasının, önümüzdeki yıllarda dünyayı dönüştürmeye devam etmesi kuvvetle muhtemeldir" dedi.

Arap Baharı'nın daha özgür, barışçıl ve müreffeh bir dünyaya ulaşma umudunun artmasına yol açtığını kaydeden Gül, "Ancak bütün iyimser beklentilerimize rağmen, Orta doğudaki bu tarihi dönüşümün, barış, istikrar, demokrasi ve refaha tahvil edilmesi uluslararası camianın bugünden atacağı adımlara bağlı olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Arap Baharı'nın kazanımlarını konsolide edecek bölgesel düzenlemeler kapsamında, ilk aşamada gönüllülük esasına dayanacak Avrupa Konseyi benzeri bir "bölgesel insan hakları mekanizması" kurulması fikrini de yineleyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin ve Avrupa Konseyi'nin deneyimlerinin bölge ülkeleriyle paylaşmasının yararına dikkati çekti.

-Anayasal denetimi sağlayan yüksek mahkemeler-

Reklam
Reklam

Demokrasinin, bir ülkeyi huzurlu ve muktedir kılan en önemli güç vektörü olduğuna işaret eden Gül, dünyanın daha parlak bir geleceğe sahip olmasının, demokrasinin daha çok ülkede benimsenmesiyle gerçekleşebileceğini dile getirdi.

Demokrasiyi kurumsallaştıracak, adalet talebinin bütün boyutlarıyla karşılanmasını sağlayacak sağlam anayasaların yürürlükte olmasının önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül, bu çerçevede millet adına anayasal denetimi sağlayan yüksek mahkemelerin rolüne dikkati çekti.

Gül, "Anayasa Mahkememiz, bugün yarım asrı bulan geçmişiyle, artık örtülü vesayetlerin tahakkümünden kurtulmuştur. Yüce Mahkeme'nin, demokrasimizin ilerlemesi, adaletin layıkıyla tecellisi, kurumlarımız arasında uyumun sağlanması ve her şeyden önemlisi kişi hak ve özgürlüklerinin korunması ve genişletilmesine dair ulvi vazifelerini, daha nice yıllar layıkıyla yerine getireceğine yürekten inanıyorum" diye konuştu.

Konuşmasının sonunda, sempozyumu düzenleyenlere ve katılımcılara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Gül, Anayasa Mahkemesi'nin yemin eden yeni üyeleri Zühtü Arslan ve Muammer Topal'ı da kutladı ve başarılar diledi.

Reklam
Reklam

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve davetliler sahnede anı fotoğrafı çektirdiler. Gül, Erdoğan, Kılıç ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kısa bir süre dinlendikten sonra ATO kongre merkezinden ayrıldılar.

(Bitti)

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: