SAMSUN (İHA) - Türk Kızılay Derneği Samsun Tıp Merkezi Başhekimi Dr. Aytaç Akın, ani hava değişiklikleri nedeniyle ortaya çıkacak solunum yolu enfeksiyonlarına karşı uyarıda bulundu.
Havaların soğumaya başlamasıyla, özellikle sonbahar mevsiminde üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış olduğunun görüldüğünü söyleyen Dr. Aytaç Akın, soğuk algınlığı sonucu oluşan enfeksiyonlarda etkenin büyük oranda virüsler olduğunu belirtti. "Grip virüsüne karşı hemen harekete geçmeli ve aşı yaptırmalıyız" diyen Dr. Akın, grip virüsünün bulaşmasının, hastalık belirtilerinden 1-2 gün önce başladığını ve hastalık başladıktan 3-7 gün sonrasına kadar devam ettiğini hatırlattı. Yüzlerce çeşit grip virüsü olduğu bilgisinin aksine A, B ve C olmak üzere 3 tip grip virüsü olduğunu kaydeden Dr. Akın, "Ancak bu virüsler zaman zaman yapılarını değiştirebildikleri için alt tipleri oluşabilir. Grip virüslerinde görülebilen bu yapı değişiklikleri, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından içinde Türkiye'nin de bulunduğu değişik ülkelerde izlenmektedir. WHO, belirlediği ve salgın yapma olasılığı yüksek olan virüs tiplerini aşı üreticilerine bildirmekte ve aşı tiplerinin içinde bu virüslerin bulunmasını sağlamaktadır" dedi.
Grip hastalığına neden olan influenza virüsüne karşı antibiyotiklerin etkisiz olduğunu, hastalık sırasında antibiyotik kullanımının hastalığın süresini kısaltmadığını da dile getiren Dr. Akın, "Kısaca, grip virüsleri sürekli değişmektedir. Genellikle her yıl dolaşan virüs suçları değişmekte ve buna bağlı olarak ta aşıların içeriği de değişmektedir. Sonuç olarak her yıl aşılanmak gereklidir" uyarısında bulundu.
"Grip iş verimini düşürüyor"
Gribal enfeksiyonların sonbahar-kış dönemlerinde iş verimini yüksek oranda düşürdüğüne işaret eden Akın, şu bilgileri verdi:
"Grip ani olarak başlayıp yüksek ateşle seyreden, aşırı halsizlik, bitkinlik, kuru öksürük kas, eklem ve baş ağrısıyla kendini gösteren bir hastalıktır. Gribe yakalanan kişi en az 3-5 gün yatak istirahatiyle kendini toparlayabilir. Ayrıca vücudun bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle zatürree gibi ikincil hastalıkların da tabloya eklenmesiyle hastalık daha da ağırlaşabilir ve özellikle çocuklar, yaşlılar, diyabetliler, astımlılar, kalp ve kanser hastalarında ölüme neden olabilir. Hastalık, kapalı ve kalabalık yerlerde daha hızla yayılmaktadır. Dolayısıyla açık havada ve havalandırması iyi olan yerlerde bulunmak enfeksiyon riskini azaltır. Virüsler, mikropların bulaştığı kapı tokmağı, telefon gibi yerlerde canlı kalabildikleri için bu yüzeylere temastan sonra virüsleri rahatlıkla burnumuza veya gözlerimize bulaştırabiliriz."
Sonbahar döneminde ani hava değişimi nedeniyle ortaya çıkan gribal enfeksiyonlara yakalanmamak için C vitamini içeren kuşburnu çayının bol bol tüketilmesinin önemini vurgulayan Dr. Akın, "Grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı bol C vitamini tüketilmesi çok etkili. C vitamini de kuşburnunda bol miktarda mevcuttur. C vitamini herkesin tahmin ettiğinin tersine, gribi önlemez. Sistemi güçlendirir, hastalıklara karşı vücut direncini hafifçe artırabilir ama gribi kapmamızı ve hasta olmamızı kesinlikle engellemez. Hatta aşırı derecede C vitamini, özellikle çocuklar ve yaşlılarda ishale sebep olabilir. Bu da hastalığın ağırlaşmasına, iyileşmenin gecikmesine yol açabilir. Gripten korumaya yönelik bir beslenme biçimi yoktur. Korunmak için bilinen en etkili yol grip aşısıdır" şeklinde konuştu.
"Grip aşısı yaptırmanın tam zamanı"
Grip virüslerinin neden olduğu akut bir solunum sistemi hastalığı olan gribin, alt ve üst solunum yollarını tutarak, genellikle ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterdiğini de ifade eden Dr. Akın, "Bu hastalıkla, geçmişte çeşitli yollarla savaşılmasına rağmen gribin henüz tam anlamıyla tedavi edilmediği bilinen bir gerçek. Halen gripten korunma yollarının başında ve en etkili yöntem olarak aşılanma geliyor. Grip aşıları inaktive veya ölü grip virüslerinden üretilir. Gribe kesinlikle yol açamaz ve grip hastalığı oluşturmaz. Yapılan araştırmalar grip aşısının yüzde 80 etkili olduğunu göstermektedir. Ancak aşı olduktan sonra dahi grip hastalığına yakalanan bir hasta, hastalığı aşı olmamış bir hastadan çok daha hafif geçirecektir ve grip nedeniyle hastaneye yatış önlenecektir" diye konuştu.
Aşının yararlı olması için salgın başlamadan önce yapılması gerektiğini, uygun başlangıç zamanının ise eylül-ekim-kasım ayları olduğunu açıklayan Dr. Akın, "Grip hastalığında risk gruplarının başında küçük çocuklar ve 65 yaş üstü kişiler gelmektedir ve mutlaka bunlara aşı yaptırılmalıdır. Bunların dışında; şeker hastaları, astım ve kronik akciğer hastalığı olanlar, transplantasyonlu organ nakli yapılmış hastalar, böbrek hastaları, bakımevlerinde ve huzurevlerinde kalanlar, bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi gören kişiler, anne adayları (gebeliğin 3. ayından sonra), 6 aylık veya daha büyük bebeklere de grip aşısı yaptırılması gereklidir. Yapılan analizler sonucunda Türkiye'de bu gruptaki hasta sayısının 10 milyon olduğu belirlenmiştir" dedi.
Gribin belirtilerinin ateş, titreme, baş, sırt, kol ve bacaklarda ağrı, boğaz ağrısı ve kuru öksürük, halsizlik, iştah kaybı, kas ve eklem ağrısı, bulantı, gözlerde yanma, burun akıntısı olduğuna dikkat çeken Akın, grip virüslerinin farenjit, larenjit, sinüzit ve orta kulak iltihabı yapabileceğini de sözlerine ekledi.