Türkiye'nin başkenti olan Ankara, 4.5 milyon nüfusa sahip. Bu kesinlikle turizm kazanç formülü gibi düşünülebilir. Fakat Ankara, Türkiye'ye her yıl gelen toplam turist sayısının sadece bir kısmına sahip. İstatistiklerin sıkıcı olduğunu biliyoruz ama eğer bir başkent toplamda 40 milyon turistin geldiği bir ülkede, sadece bunun 1 milyonuna sahip ise (%2.5), bir şeyler yanlış olmalı. Bunu % 30'luk dilime sahip başkentin dışında görülecek pek çok yere sahip bir ülke olan Fransa'daki Paris ile kıyaslayın. Ama konuyu saptırmayalım. Bu durum muhtemelen Ankara'nın, İstanbul'un tarihi yüzü ile kıyaslanamamasıdır. Mesela bir diğer tarihi gerçeği ele alalım; 1924'te Ankara Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni başkenti oldu ve bu dönemde İstanbul'un nüfusu 1 milyon iken, Ankara'nın 35.000 nüfusu vardı. Aslında Ankara'nın tarihi çok daha gerilere gidiyor, fakat sadece 20. yüzyılda gerçek bir şehir olmaya başladı. Dolayısıyla Ankara daha modern bir şehir. Gri binalar ve geniş sokaklar şehirle bağdaşan tipik şeyler. Aslında burada Mustafa Kemal Atatürk'ün anıt mezarı olan Anıtkabir gibi görülebilecek çok fazla şey var. Ankara Kalesi'ne ev sahipliği yapan ve şehrin kırmızı çatılarına bakan Orta Çağ Kalesi ya da onun yanı başında bulunan, parke taşlı sokakları olan Eski Meydana ne demeli, ya da Kocatepe ve Hacı Bayram Camileri, Augustus Tapınağı, Roma Hamamı vs. ya da birçok dükkanı, restoranıı, barı ve parti noktası olan Kızılay bile olabilir. Yalnız bu şehri, çok az kişinin uyabildiği ve hakkını vererek eğlenebildiği İstanbul'la kıyaslamayın. Çünkü Ankara'da yapılacak çok fazla şey var.