Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesinin akademik yıl açılışı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: - "Avrupa merkezli kültür tasavvurundan hala kurtulabilmiş değiliz. Bunu sorguluyoruz, bunu Batı'da sorgulayan önemli çalışmalar da var. Dünya tarihi perspektifini geliştirmeye çalışan birçok akademisyen de bunu zorladı ama hala tortuları zihnimizde devam ediyor" - "İslam, Hint, Çin düşüncesi Batı düşüncesine düşülmüş birer şerhten ibaret gibi görülüyor. Düşünebiliyor musunuz, 1300 yıllık İslam düşünce geleneği, Batı medeniyetine düşülmüş bir şerhe indirgeniveriyor" - "Böyle baktığınız zaman tabii sizin bir Farabi'yi, İbn-i Sina'yı, Kindi'yi, Gazali'yi doğru şekilde algılamanız mümkün olmaz"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Avrupa merkezli kültür tasavvurundan hala kurtulabilmiş değiliz. Bunu sorguluyoruz, bunu Batı'da sorgulayan önemli çalışmalar da var. Dünya tarihi perspektifini geliştirmeye çalışan birçok akademisyen de bunu zorladı ama hala tortuları zihnimizde devam ediyor." dedi.

Kalın, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesinin akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, üniversitenin ikinci yılında çalışmalarının belli bir noktaya gelmesinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, kurucu kadronun ülkeye, kültüre, sanata çok büyük katkılar vereceğine inandığını söyledi.

Reklam
Reklam

Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde Anadolu'nun kültür geleneğine dayanarak evrensel olanı yakalayacağından şüphe duymadığını dile getiren Kalın, "Aslında bu tür çalışmalarla biz yerel olanla evrensel, milli olanla cihanşümul arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlama imkanına da kavuşacağız." ifadesini kullandı.

Aslında her şeyin bir yönüyle hem yerel, mahalli, milli, bir yönüyle de evrensel olduğunu vurgulayan Kalın, "Bize evrensel müzik ya da kültür-sanat diye takdim edilen şeylerin hepsi son tahlilde bir coğrafyaya, bir tarihe, bir etnik gruba, bir dile, bir sanat anlayışına dayanmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Bütün evrensel değerleri temsil ettiği belirtilen sanatların biraz şartların oluşturduğu süreçlerle ilgili olduğunu kaydeden Kalın, "Bach'ın, Mozart'ın Alman olması ne kadar gerçekse Aşık Veysel'in, Neşet Ertaş'ın, Karacoğlan'ın, Pir Sultan'ın bir Anadolu ozanı olması da o kadar gerçek." vurgusunu yaptı.

Reklam
Reklam

Bunların hiçbirinin evrensellikten bir şey eksiltmediğini aktaran Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama bize bugün maalesef Avrupa merkezli kültür tasavvuru, o kadar derinlere nüfuz etmiş ki zihinlerimizde o evrensel müzik oluyor, klasik müzik oluyor, müziğin standardını belirleyen sanat faaliyeti oluyor, bizim müziğimiz etnik müzik oluyor. Öbürü de bir yönüyle Alman, İngiliz, Fransız, İspanyol, İtalyan müziği... Son tahlilde onlar da yaşadıkları coğrafyanın, tarihin zamanın şartları içinde bu müziği, sanatı ve kültürü üretiyorlar.

Avrupa merkezli kültür tasavvurundan hala kurtulabilmiş değiliz. Bunu sorguluyoruz, bunu Batı'da sorgulayan önemli çalışmalar da var. Dünya tarihi perspektifini geliştirmeye çalışan birçok akademisyen de bunu zorladı ama hala tortuları zihnimizde devam ediyor. Bugün hala estetiğin, sanatın, kültürün standart tanımını Avrupa'nın yaşadığı kültürel tecrübe üzerinden yapmaya çalışıyoruz."

Düşünce tarihine bakıldığında, "Felsefe, mantık, bilim gibi konular kadim Yunan'la başladı" denildiğini aktaran Kalın, "Ama biraz ciddi incelediğinizde hakikatin hiç de öyle olmadığını görüyorsunuz." dedi.

Reklam
Reklam

Eflatun'un "Felsefe bizimle başlamadı, bizimle bitiyor" diye serzenişte bulunduğunu dile getiren Kalın, "Çünkü kadim Yunan, Mısır, Akdeniz geleneğine dayanarak oralara baktığında kendi dönemindeki felsefenin, Yunan toplumunun bir çöküş içinde olduğunu görüyordu." diye konuştu.

Felsefenin, bilimin mucitleri olarak değerlendirilen Yunan filozoflarının, kendi dönemlerinden önceye gerçek felsefe dönemi olarak baktıklarını anlatan Kalın, şöyle konuştu:

"Ama tarihin akışı içinde İslam, Hint, Çin düşüncesi Batı düşüncesine düşülmüş birer şerhten ibaret gibi görülüyor. Düşünebiliyor musunuz 1300 yıllık İslam düşünce geleneği, Batı medeniyetine düşülmüş bir şerhe indirgeniveriyor. Böyle baktığınız zaman tabii sizin bir Farabi'yi, İbn-i Sina'yı, Kindi'yi, Gazali'yi doğru bir şekilde algılamanız mümkün olmaz. Böyle baktığınız zaman Farabi'nin bir mantık düşünürü, bir filozof, aynı zamanda büyük bir müzik bilimci olduğunu kavramamız zorlaşır tabii ki."

- "Sanat, müzik bir hobi değildir, asli bir iştir"

Reklam
Reklam

İbrahim Kalın, sanatın ilim yolunu aydınlatan en önemli makamlardan biri olduğuna değindi.

Modern kültürün sanatı bir lüks, bir hobi, boş vakitlerin uğraşısı gibi dayattığını aktaran Kalın, "Sanat, müzik bir hobi değildir, asli bir iştir. Bizi var eden, ruhu şekillendiren, zenginleştiren bir uğraştır. Yolculuğumuzun yoldaşlarından azıklarından biridir. " değerlendirmesini yaptı.

Kalın, sanatçı Niyazi Sayın ile yaptığı bir sohbetindeki anısını, "Sayın hoca, 'Müzik ruhun gıdasıdır diyorlar. Yanlış efendim. Ruh müziğin gıdasıdır' dedi. Durdum ve dedim ki; hoca şu anda 60 yıllık sanat hayatının hülasası olan imbikten geçirilmiş bir söz söyledi." ifadeleriyle aktardı.

- "Artık samimiyetle birlik olma zamanı"

Rektör Prof. Dr. Erol Parlak da Türkiye'de alanındaki ilk ihtisas üniversitesi olan Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesinin ikinci yaşını kutladıklarını hatırlattı.

Parlak, üniversitenin kurulmasını sağladığı için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, kuruluş aşamasından bugüne kadar her konuda verdiği destek için Kalın'a, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'a ve emeği geçen herkese teşekkür etti.

Reklam
Reklam

Kültür sanat alanında güç birliği yapılarak ülkenin potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Parlak, "Artık samimiyetle bir olma, birlik olma çağın ruhuna ve gelişmişlik düzeyine uygun gerçekçi, yepyeni bir yol yaratma zamanı çoktan gelmiş, geçmektedir." dedi.

Rektör Parlak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu okul, en temel anlamıyla kendini bilmek, kendi kültürel birikimi ve insan potansiyelini kavrayarak buradan hareketle hem çağa ayak uydurmak hem de kendi medeniyetini yeniden inşa etmek anlamındadır. Ülkemizin kendi gerçeğine ulaşması yolunda öz benliğiyle değerlerine sıkı sıkıya tutunarak manevi evreniyle bütünleşmesi kültürünü, sanatını çağın normlarına göre işleyerek sunabilmesi elzemdir. Özgün değerlerimizi önce kendimize yeniden hatırlatıp öğretme, sonra da dünyaya sunma bakış açısı ve ruhunun birçok gelişmenin ve ilerlemenin lokomotifi olacağı, ülkemize her yönde değer katıp uluslararası temsiline önemli katkılar sağlayacağı açıktır."

Parlak, uzman bilim sanat insanları yetiştirmeyi, alanında fark yaratarak kültür ve sanatı geliştirmeyi amaçlayan üniversitenin öncelikli hedeflerinden birinin Türkiye'nin uluslararası alandaki tanıtımına ve ülkelerarası ilişkilere katkı sağlamak olduğunu dile getirdi.

Reklam
Reklam

Konuşmaların ardından üniversite akademisyenlerince çeşitli müzik türlerinde mini konser verildi.

İbrahim Kalın da bağlama eşliğinde Aşık Veysel'in "Çırpınıp İçinde Döndüğüm Deniz" eserini seslendirdi.

Törene, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren ile akademisyenler ve öğrenciler de katıldı.