Başbakan Tayyip Erdoğan, son AK Parti Meclis grup toplantısında erken seçim tartışmalarını bir kere daha reddetti.
Ama bu Meclis’te hem iktidar, hem de muhalefet kulislerinde Anayasa Mahkemesi kararına bağlı bir erken seçim ihtimalinin yaygın şekilde konuşuluyor olmasını engellemedi.
Konuşulan seçim senaryosu şöyle:
* Anayasa Mahkemesi (AYM), Anayasa değişiklik paketini aynen 12 Eylül referandumuna sunarsa, AK Parti açısından mesele yok, o zaman erken seçim ihtimali de yok; yola devam.
* Ancak AYM değişiklikleri ya tamamen, ya da kısmen iptal ederse, Erdoğan bunu Meclis iradesine müdahale sayarak ‘Millete gidelim’ diyebilir.
* Bir erken seçim kararı alınması durumunda AK Parti seçimin (eğer AYM tarafından iptal edilmezse) 12 Eylül referandumu ile eşzamanlı yapılmasını tercih edebilir, böylece mağduriyet puanının artmasını gözetebilir.
Böyle bir durumda gözler Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) çevrilir. YSK halen referandum sürecinde; örneğin 3 Temmuz’da seçmen listeleri kesinleşecek, ardından sandık kurulları oluşturulacak. Hükümetin başvurması halinde, YSK’nın kaç günde genel seçime de hazır olunabileceğini söylemesi gerekiyor.
AK Parti kulisinden sızan duyumlar arasında temmuz ortasından önce AYM’den olumsuz yönde karar çıkarsa, erken seçimin referandumla aynı dönemde, belki birlikte yapılabileceği söylemi de var. Muhalefet partileri, MHP hariç, Erdoğan’ın kesin dille yalanlamasına rağmen Meclis’i temmuz ortasına dek açık tutma kararının, AYM’den çıkacak karara bağlı olarak hemen erken seçim kararı alma ihtimaline bağlıyorlar.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “AYM iki maddeyi iptal ederse ne olacak?” diye soruyor. “Boşuna referandum yapmış olmamak için Başbakan o noktada erken seçim diyebilir.” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bu senaryoların tamamını reddediyor. Çelik’e göre, “Koşullar ne olursa olsun, AK Parti erken, ya da baskın seçime gitmeyi yanlış buluyor.” Açıklama, seçimin zamanında yapılması olarak görülen siyasi istikrar ve ekonomik istikrar olarak açıklanıyor.
Oysa erken seçimi hemen isteyen, hatta 7 Kasım diye tarih öneren MHP lideri Devlet Bahçeli’ye göre, AK Parti seçime gidemez, çünkü artan PKK saldırıları ve işsizlik ortamında sandıktan çıkacak sonuçtan çekinir.
AK Parti+Saadet? İşte bu noktada tartışma başka bir boyut alıyor.
Kuliste söz edilen senaryolar arasında en aykırısı şu: l AYM’den değişikliklerin tamamen ya da kısmen iptali kararı çıkarsa, AK Parti bir koşulda erken seçime gider: ‘Ferman yargınınsa, sandık bizimdir’ gibi bir söylemle, ‘Oy verin Anayasayı değiştirelim’ diyerek...
Ancak CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârıyla yüzde 30 eşiğini aşması durumunda ve yüzde 10 barajı tehdidi altındaki partiler gözlerini bu kadar seçime dikmiş bekliyorken, AK Parti’nin tek başına Meclis’te üçte iki çoğunluk yakalaması ihtimali daha da zorlaşıyor. Üstelik AK Parti açısından da 2009 belediye seçimlerindeki yüzde 39 oranının, haydi 40 diyelim, altına düşmeme gibi bir psikolojik eşik var.
Öte yandan, DSP’nin 2007 seçiminde CHP listesinden seçime girmiş olması nedeniyle bugün siyasette söz sahibi olması, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi (BBP) gibi dindar tabana sahip partilere örnek oluyor.
Özetle, AK Parti AYM kararına bağlı böyle bir erken seçim ihtimalinde, listesine SP’den belki BBP’den isimler alıp bir ‘Sağ koalisyon’ oluşturabilir mi? Böylece hem onlar Meclis’e girip seslerini duyurabilir, hem de (tıpkı DSP’lilerin CHP öncülüğündeki her AYM başvurusuna adeta stratejik ortak olarak imza atması gibi) yeni bir Anayasa oylamasının üçte iki çoğunlukla Meclis’ten geçmesini sağlayabilir mi? Ortaklığa giren partiler açısından bir ‘kazan-kazan’ senaryosu yani.
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş şunu söylüyor: * “Öyle bir kararın çıkmasını istemeyiz, ancak AYM kararının olumsuz çıkması durumunda Hükümetin, şimdi reddetse de erken seçime gideceği açıktır. Ayrıca parlamento artık birbirine tahammül edemez, konuşamaz hale geldi. AYM’den öyle bir karar çıkarsa Hükümet’in ayakta durması zorlaşır.
* Ayın 11’inde Kongremiz var. Önümüzdeki seçimde parlamentoya girmek hedefimiz. Ama bunun için ne bir ittifak arayışımız, ne de kimseyle bir görüşmemiz var. Bu tür şeylerin konuşulduğunu biliyorum, 3-5 farklı ittifak senaryosu konuşuluyor. Saadet Partisi’nin siyasette kilit konuma geldiğini görmek bizi memnun ediyor, ama başka partilerin hesabı bizi ilgilendirmez. Bizim içinde olacağımız parlamento Türkiye için ihtiyaçtır. Biz kendi işimize bakıyor, Saadet’le ilgili olumlu algıyı geliştirmeye uğraşıyoruz.” BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun bu konuya bakışı da şöyle:
* “Biz bu sene seçim ihtimalini yüzde 50’nin üzerinde görüyoruz. AYM’nin olumsuz kararı ardından erken seçim bir zorunluluk olacak. İttifak meseleleri canımızı acıtıyor. Geçmişte biliyorsunuz ANAP ile bir tecrübemiz oldu. İttifak bana ağır geliyor. Ama parti kurullarımız bir araya gelip ‘Yüzde 10 barajı var, Meclis’te olalım’ derse, ben kenara çekilirim, ama parti devam eder.
BBP’nin yüzde 2,5-3 oyu, 21 belediye başkanlığı var. Biz mescitte de meyhanede de, Doğu’da da Batı’da da olan bir partiyiz. Bizim kimseye ihtiyacımız yok, ama Meclis’te bize ihtiyaç olabilir. Bize ihtiyaç duyanların, biraz fedakârlık yapması lazım...
İş o noktaya gelirse, herhalde Meclis’te güçlü temsil için ‘Kaç milletvekili?’ hesabı yapılır.” Tekrarlayalım: AK Parti her türlü erken seçim ve ittifak senaryosunu reddediyor. Adı geçenler, ‘yok’ dese de kapıları açık tutuyor. Yine de bir gerçek var: Bu konular Ankara’da yaygın konuşulmaya, ayrıntıda tartışılmaya başlandı. Bizden aktarması...