Ankara'nın Enleri Ödül Töreni

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (3) - "31 Mart seçimleri, CHP yönetiminin sandıktaki son sabıkasıdır" - "CHP'nin 1946 seçimlerinde uyguladığı 'açık oy, gizli tasnif seçimi' demokrasi tarihimizin yüz karasıdır. Bu, CHP'nin anlayışıdır. Bunları, bu millet yaşadı" - "(Ekrem İmamoğlu) Bu kişinin tek icraatı mahkeme kararıyla durdurulan ve nereye götürüleceği belli olmayan belediye veri tabanının kopyalanması teşebbüsüdür, tek başarısı odur" - "Yüksek Seçim Kurulu kararının ardından İstanbul'da yıllar sonra yeniden duyduğumuz tencere, tava sesleri de bize, vesayet dönemlerindeki toplum ve siyaset mühendisliği oyunlarını hatırlatmıştır. Tencere, tava hep aynı hava. Bunlar, buna devam ediyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "31 Mart seçimleri, CHP yönetiminin sandıktaki son sabıkasıdır." dedi.

Erdoğan, ATO Congresium'da Ankara'nın Enleri Ödül Töreni'ne katıldı, sanayici ve iş adamlarıyla iftarda bir araya geldi.

Demokrasiye, hukuka inanan ve kendine güvenen herkesin Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul seçimlerinin iptali ve yenilenmesi kararına saygı göstermesi gerektiğini, bu karara şiddetle karşı çıkanların seçim sonuçlarıyla ilgili şüpheleri olduğu anlamına geldiğini belirtti.

Reklam
Reklam

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TBMM Grup Toplantısı'nda, YSK'de seçimin yenilenmesi yönünde oy kullanan üyelerin isimlerini okuyup açıkça hedef gösterdiğine işaret ederek böylesine aleni bir suçu pervasızca işleyen bir zihniyetin, seçimlerde ne yollara başvurduğunu kimsenin bilemeyeceğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu'na, dokunulmazlığının kaldırılması durumunda YSK üyelerine aynı tavrı sergileyip sergileyemeyeceğini soran Erdoğan, şunları söyledi:

"Hayatı yalan, iftira, tehdit ve hakaret üzerine kurulu bir siyasetçinin bizatihi kendisi, Türk demokrasinin en büyük sorunu haline gelmiştir. Bir yandan 'hak hukuk, adalet' sloganı atarken diğer yandan milletin hakkını ve hukukunu korumak için alınan bir karara böylesine bayağı bir şekilde saldırmak, faşizmin en sefil halidir. CHP yönetimi, bu meseledeki tavrıyla bir kez daha tek parti döneminden kurtulamadığını göstermiştir. Bizim anayasayı değiştirebileceğimiz güce sahip olduğumuz zaman bu Halk Parti, partimizin kapatılması gündeme geldiğinde bunlar 'Ankara'da yargıçlar vardır' diye meydanlarda dolaşıyordu ama biz kalkıp da o zaman bunların şimdi söyledikleri gibi kimseye hakaret etmedik. Tam aksine 'hak tecelli edecektir' dedik. O zaman da Anayasa Mahkemesi partimizle ilgili lehte sayılabilecek bir karar verdi, iş bitti."

Reklam
Reklam

- "CHP'nin tarihi sandık yolsuzluğu ve hırsızlığıyla dolu"

Erdoğan, kendi istedikleri gibi davranan, karar alan, çalışan kurumları ve kişileri el üstünde tutup, başka türlü hareket eden herkesi hakaret ve tehdite boğmanın, ancak CHP zihniyetinin ürünü olabileceğini ifade ederek, bunların demokrasiye inançları olmadığını görmek için tarihlerine bakmalarının yeterli olduğunu kaydetti.

CHP'nin tarihinin, sandık yolsuzluğu ve hırsızlığıyla dolu olduğunu herkesin bildiğini aktaran Erdoğan, "CHP'nin 1946 seçimlerinde uyguladığı, buraya dikkat edelim, özellikle gençler burayı bilmeyebilir, 'açık oy, gizli tasnif seçimi', demokrasi tarihimizin yüz karasıdır. Bu, CHP'nin anlayışıdır. Bunları, bu millet yaşadı." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, 1947 seçimlerinde Mersin'in Toroslar ilçesi Arslanköy'de CHP'nin tüm baskılarına ve uyguladığı şiddete rağmen sandığa sahip çıkan kadınların hikayesini defalarca anlattığını anımsatarak, "CHP'li darbeciler tarafından 1961'deki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesi silahla tehdit edilerek adaylıktan çekilmek zorunda bırakılan Ali Fuat Başgil olayını da hatırlıyoruz. Yine 1963 İstanbul Büyükşehir Başkanlığı seçimlerini kazanan Adalet Partisi adayının mazbatası, memuriyet görevinden zamanında istifa etmediği gerekçesiyle alınıp, seçimin yenilenmesine dahi gerek duymadan ikinci olan CHP adayına verilmiştir. Bunlar gibi daha çok örnek bulunuyor. 31 Mart seçimleri, CHP yönetiminin sandıktaki son sabıkasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

- Bazı belediyelerin tabelalarına "T.C." ifadesini eklenmesi

Demokrasilerde herkes gibi hakimlerin kararlarının eleştirilebileceğini ve eskiden kendilerinin de pek çok yargı kararını tenkit ettiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hakimlerin kararlarına katılmamak, eleştirmek başka bir şeydir. Can güvenliklerini tehlikeye atacak şekilde hakimlerin şahıslarına hakaret etmek, onları hedef göstermek, çete suçlaması yapmak başka bir şeydir. CHP yönetimi doğrudan hakimleri hedef alan bu tavırlarıyla ülkemiz, demokrasi ve hukuk tarihindeki çirkinliklerine bir yenisini daha eklemiştir. Kılıçdaroğlu sadece bununla kalmamış, Belediye Başkan adaylarının İstanbul'daki 19 günlük döneminde yaptığını iddia ettiği ve tamamı yalan olan bir dizi icra saymıştır. CHP'nin başındaki zat da İstanbul'daki aday da bu işlerin öyle lafla olmadığını, usullere uygun bir şekilde yürütülmesi gerektiğini bilmeyecek kadar gerçeklerden kopuk bir dünyada yaşıyorlar. Bu kişinin tek icraatı, mahkeme kararıyla durdurulan ve nereye götürüleceği belli olmayan belediye veri tabanının kopyalanması teşebbüsüdür, tek başarısı odur.

Reklam
Reklam

Yıllardır CHP tarafından yönetilen hiçbir belediyenin tabelasının başına 'T.C.' ifadesi eklenmezken, İstanbul'da ve diğer birtakım şehirlerde bu yönde adımlar atılmasını da riyakarlık olarak gördüğümü belirtmek isterim. Yüksek Seçim Kurulu kararının ardından İstanbul'da yıllar sonra yeniden duyduğumuz tencere, tava sesleri de bize, vesayet dönemlerindeki toplum ve siyaset mühendisliği oyunlarını hatırlatmıştır. Tencere, tava hep aynı hava. Bunlar buna devam ediyor. Ayrıca iki siyasi ittifakın yarıştığı bir seçimin yenilenmesi kararını adeta medya şovuna çevirenleri de unutmadık. Lafa geldiğinde demokratlığı kimseye bırakmayanların, milli iradenin sağlıklı bir şekilde tezahürü için atılan adıma tahammülsüzlükleri gerçek yüzlerinin ifadesidir. Bu seçimler bir kez daha ülkemizde demokrasiye gönülden inanlar ile siyasi ve ideolojik fanatizmle hareket edenleri ayıran bir turnusol kağıdı işlevi görmüştür. Bizim safımız her zaman olduğu gibi milletimizin yanıdır. Milli iradenin üzerinde en küçük bir şüphe olmadan tezahürü için mücadele etmeyi sürdüreceğiz."

Reklam
Reklam

Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş da katıldı.

(Bitti)