Anne olmaya hazırlanan ya da yeni anne olan her kadının aklında onlarca soru oluşuyor. Bu soruların doğru yanıtlanması ve gerekli önlemlerin alınması bebeğin dünyaya sağlıklı gelebilmesinde anahtar role sahip. Hamilelikleri boyunca zihinlerinde pek çok soruyla doktorların kapılarını aşındıran anne adayları için Acıbadem Kadıköy Hastanesi geleneksel bir “buluşma” etkinliği başlattı. “Adım Adım Anneliğe” başlığıyla belirli periyotlarla düzenli olarak yapılacak olan bu etkinlikte; anne adayları ve anneler doktorlarla bir araya geldiler, hamilelik ve yenidoğan sürecine dair tüm merak ettiklerini sordular. 24 Şubat 2018’de ilki gerçekleştirilen ve Acıbadem Kadıköy Hastanesi Direktörü ve Başhekimi Dr. Mustafa Candan’ın açılış konuşmasını, hastanenin direktör yardımcısı Vildan Ortaç’ın da moderatörlüğünü yaptığı “Adım Adım Anneliğe” etkinliğinde; Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Melih Atahan Güven, Dr. Filiz Candan Topuz, Dr. Başar Önal, Dr. Funda Öztürk, Dr. Bilgiye Ergin ve Dr. Gülfem Şişmanoğlu anne adayları ile yeni annelerin bebek ve anne sağlığına dair sorularını yanıtladılar.
Etkinliğe katılan blogger anneler Saadet Algan ile Melek İçmeli de takipçilerinden gelen soruları hekimlere aktardılar ve yanıtları canlı yayınla paylaştılar. Anne adayları ile yeni anneler, hamilelik ve sonrasına dair merak ettiklerini doktorlarla paylaştıktan sonra, bu kez anne-bebek yogası için Zeynep Gözübüyük eşliğinde bir araya geldiler ve hem sağlıklı hem de keyifli anlar yaşadılar.
ANNE ADAYLARININ EN ÇOK MERAK ETTİKLERİ 6 SORU - 6 YANIT
Hamilelikte uygulanan tarama testlerindeki yenilikler neler?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Melih Atahan Güven
Günümüzde anne karnındaki bebeğin sağlıklı olup olmadığına yönelik olarak tarama testleri yapılıyor. Bebekte başta Down Sendromu olup olmadığını belirlemek üzere yapılan başlıca test ikili kombine test olup, ortalama olarak hamileliğin 12. haftasında bebeğin ense kalınlığının ölçümü ve anne adayının koldan kan vermesiyle yapılıyor. Tecrübeli ellerde bu testin Down Sendromu’nu yakalama oranı yüzde 93’lere yükseliyor. Bu test ile aynı zamanda ultrasonda bebeğin oluşmuş organlarına da bakılabiliyor. Down Sendromu’nun tespitine yönelik diğer bir test ise NIPT (fetal DNA testi) testidir. Bu testte anne adayı koldan kan veriyor ve sonucunu yaklaşık 10 günde öğreniyor. Bu tür testlerin Down Sendromu’nu yakalama gücü yüzde 98'e yükseliyor. Diğer bir test ise ayrıntılı-detaylı ultrason olup hamileliğin genellikle 18-24. haftaları arasında uygulanıyor. Bu ultrason değerlendirmesiyle bebeğin organlarında yapısal bir problem olup olmadığına bakılıyor.
Şeker yükleme testi neden gerekli?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Başar Önal
Kontrol altına alınmamış olan gebelik diyabeti anne adayında, özellikle de bebekte hayatı tehdit edebilen riskler oluşturabiliyor. Örneğin erken doğum riskini artıyor, bebeğin rahim içinde aniden ölmesine neden olabiliyor. Bunun yanı sıra doğum sonrasında tehlike bitmiyor; bebekte hipoglisemi, kalsiyum düşüklüğü ve yenidoğan sarılığı gibi pek çok problem gelişebiliyor. Bu nedenle hiçbir risk faktörü taşımasa ya da hiçbir yakınması olmasa bile her hamile 24-28. haftalar arasında mutlaka oral glukoz tolerans testi yaptırmalı. Bu test hekimin tercihine göre; tek veya 2 aşamalı olarak gerçekleştiriliyor. Tek aşamalı testte 75 gramlık glukoz yükleme testi uygulanırken, 2 aşamalı testte ise önce 50 gramlık yükleme testi yapılıyor, eğer sonuç yüksek çıkarsa akabinde 100 gramlık tarama testine başvuruluyor. Yüklenen şeker miktarı bir adet gofret veya 2 dilim hamur tatlısı veya bir kase sütlü tatlıdan fazla olmadığı için hamileye veya fetusa herhangi bir zarar vermiyor.
Hamilelikte egzersiz yapabilir miyim?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Gülfem Şişmanoğlu
Hamilelik her ne kadar doğal ve fizyolojik bir süreç de olsa, anne adayında birtakım fiziksel değişiklikler oluyor. Her şey yolunda gittiği sürece hamilelik döneminde, dokuz ay boyunca egzersiz yapılması sorun oluşturmadığı gibi, tam aksine önemli faydalar sağlıyor. Anne adayı bu sayede hem bedenindeki değişikliklere daha rahat adapte oluyor, hem de bedenini doğuma hazırlıyor. Hamileliğin her döneminde yürüyüş, yüzme, hamilelik pilatesi ve hamile yogası rahatlıkla yapılabilir. Yürüyüş anne adayının kilo kontrolüne yardımcı oluyor, vücuttaki ödemi azaltıyor, bebeğin başının doğum kanalına girmesine ve bu sayede doğumun kendiliğinden başlamasına yardımcı oluyor. Yüzme, yoga ve pilates çalışmalarıyla vücut değişen ağırlık merkezine uyum sağlıyor ve bu sayede bel, sırt ile boyun ağrıları azalıyor. Farklı yoga pozisyonları ve yürüyüş bebeğin anne karnında doğuma en uygun pozisyona yerleşmesine katkıda bulunuyor. Perine kaslarının çalıştığı pratikler de, pelvis tabanının bebeği taşıyacak kadar güçlü ve zamanı geldiğinde yeterince gevşeyerek bebeğe yol verecek kadar esnek hale gelmesine katkı sağlıyor. Perine bölgesindeki farkındalığın artması, doğum esnasındaki yırtık olasılığını, doğum sonrasındaki idrar kaçırma ve rahim sarkması riskini azaltıyor.
Hamilelikte vitamin takviyesi gerekli mi?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk
Anne rahminde gelişimini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için bebekler vitaminlere ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle hamilelik planlandığı andan itibaren günde 400 mikrogram folik asit almak bebek sağlığı açısından çok önemli. Örneğin spina bifida gibi önemli hastalıklar hamileliğin ilk 4- 6 haftalarında oluşuyor ve folik asit kullanımıyla önlenebiliyor. Hamilelikte demir ihtiyacı arttığı için 3.aydan itibaren demir desteğine de başlanmalı. İyot, tiroit hormon üretimi ve tiroit bezinin normal işlevini sürdürmesi için gerekli. İyot eksikliğinde görülen hipotiroidi durumunda, özellikle hamileliğin ilk yarısında bebeğin nörolojik gelişimi olumsuz etkilenebiliyor, bebekte bazı anomaliler ve doğumdan sonra zeka geriliği ile öğrenme güçlüğü ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle her gün 150—240 mikrogram iyot alınmasını öneriyorum. Son yıllarda yapılan çalışmalar Omega 3’ün takviye yerine beslenmeyle alındığında çok daha faydalı olduğunu ortaya koyuyor. Bu yüzden Omega 3 eksik değilse takviyesine gerek duyulmuyor. Sağlıklı ve düzenli beslenen hamilelerin multivitamin—mineral takviyesine rutinde her zaman ihtiyaçları olmuyor, ancak düzensiz beslenen hamilelerde ve eksiklik olduğu düşünülen durumlarda kadın doğum uzman hekimi tarafından önerilmesi durumunda kullanılabilir.
Hamilelikte aşılama zararlı mı? Hangi aşılar ne zaman yapılmalı?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Filiz Candan Topuz
Hamilelikte aşılama her zaman hamileler ve bebekleri açısından yarar gözetilerek planlanıyor. Embriogenez, bir başka deyişle hamileliğin anomali açısından en hassas dönemi olan ilk 13 hafta geçtikten sonra aşılama yapılmasında herhangi bir sakınca yok. Ancak hamilelikte canlı virüs aşıları fetusa olan zararlı etkileri nedeniyle tehlikeli olduğu için inaktif aşılar tercih ediliyor. Eğer bebeğin de yenidoğan dönemi ve sonrasında korunması amaçlanıyorsa, aşılamanın doğuma 12 hafta kala tamamlanması, bağışıklık için bebeğe geçecek olan immunglobulinlerin oluşması açısından oldukça önemli. Sağlık Bakanlığı aşılanmamış veya aşı takvimi eksik olan hamilelerin 4 ve 5. aylarda 2 doz şeklinde aşılanmalarının, hem anneyi hem bebeği tetanozdan koruduğuna dikkat çekiyor. Ayrıca kış aylarına denk gelen hamilelerin 4 ay civarında grip aşısı olmaları öneriliyor. Fetusa olan olumsuz etkileri nedeniyle kızamıkçık aşısının ise hamile kalmadan en az bir ay önce yapılması tavsiye ediliyor. Hepatit B ve Hepatit A aşılarının hamilelikten önce yapılması öneriliyor. Ancak örneğin enfeksiyon açısından riskli bölgelere seyahat edilecekse veya yakın bulaşma riski varsa bu aşılar hamilelikte de yapılabiliyor. Bebekler doğum sonrasında yaklaşık 2 ay boğmacaya karşı korunmasız oluyorlar. Bu nedenle bebekleri bu dönemde korumak için hamilelikte 6-7. aylar civarında ve aşılanmamış aile bireylerinin de boğmaca aşısıyla aşılanmaları tavsiye ediliyor.
Hamilelikte anemi nasıl olur ve tedavisi nasıldır?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Bilgiye Ergin
Hamilelikte demir eksikliği anemisinin erken doğum riskini, düşük doğum ağırlıklı ve gebelik yaşına göre küçük bebek doğurma riskini artırdığı saptanmış. Hamileliğin ilk 3 ayında hemoglobinin <11gr/dl, son 3 ayında da <10,5gr/dl olması anemi olarak kabul ediliyor. Tüm hamilelik boyunca annenin ihtiyacı olan demir miktarı ortalama 1000mg’dır ve bu miktar genellikle kadınların hamilelik öncesindeki demir depolarını aşıyor. Hamilelikte ve doğum sonrası ilk 6 haftada aneminin en önemli nedeni, demir eksikliği ve akut kan kaybıdır. Bu demir ihtiyacı gastrointestinal emiliminin artışı ile giderilmeye çalışılıyor. Aksi takdirde demir eksikliği anemisi ortaya çıkıyor. Annede demir eksikliği olsa bile fetüste demir eksikliği anemisi gelişmiyor. Demir eksikliği anemisi tedavisinde 200 mg elemental demire eşdeğer preparatlar en az 3 ay süresince kullanılıyor. Sadece ciddi anemide (hematokrit<20%) kanama devam ediyorsa transfüzyon yapılıyor.