Bursa'da annesini önce boğup daha sonra da satırla cesedini parçalara ayırdığı iddia edilen gencin yargılanmasına başlandı. Gizlilik kararı alınan davada annesini öldürmek için internette anket düzenlediğini doğrulayan genç sanık, "Bana sürekli kötü davranıyordu" dedi.
Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, "annesini öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep edilen 17 yaşındaki M.F. bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme sanığın yaşının küçük oluşu sebebiyle gizlilik kararı aldı.
Suçlamayı kabul etmediğini ifade eden sanık, "Annem ile babam 3 yıldır ayrı yaşıyorlardı. Babam 2 yıldır yurt Belçika'da bulunuyor. 2 ablam şehir dışında üniversitede okurken ben annemle birlikte kalıyordum. Annem babamla ayrıldıktan sonra tavırları değişti. Gerek ablalarım gerekse bana karşı şiddete varan kötü davranışları oluyordu. Hatta eve gelen ablamlar 1 hafta bile duramıyorlardı. Ben annemle sürekli tartışıyordum. Birbirimize karşı (Seni öldüreceğim) şeklindeki sözler kullanmaya başlamıştık. Bu tür düşünceler aramızda artık normal hale gelmişti. Küçüklüğümden beri annemden şiddet görüyordum. Hatta kendisine karşı öfkemi belirtmek amacıyla internette annemi öldürmem konusunda anket dahi düzenledim" dedi.
Olay günü annesinin odasında bulunan televizyonu kendi odasına aldığı için tartıştıklarını ifade eden M.F., "Odadan çıkarken arkamdan sert bir cisimle vurulduğunu gördüm. Yeniden döndüm ve boğuşmaya başladık. Bundan sonrasını hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde annemin öldüğünü fark ettim. Bir süre odamda olayları analiz ettim. İnternet aracılığıyla arkadaşım olan G.S. ve S.E.'ye annemi öldürdüğümü söyledim. Önce inanmadılar. Sabaha kadar düşündüm. Cesedi nasıl ortadan kaldıracağımın planını yapıyordum. Şehreküstü'ne giderek iki ayrı dükkandan bıçak ve satır aldım. En iyi yolun cesedin ağır olması sebebiyle parçalara ayırmak olduğunu düşündüm. Sürükleyerek banyoya götürdüm. Aldığım satır ve bıçakla parçalara ayırıp, çöp poşetlerine koydum. Amacım Mudanya'ya götürüp atmaktı. Durumu anlattığım arkadaşım S.E., ve S.B.'ye gösterdim. Onlar da durumu aileleri söyleyince polis beni yakaladı" diye konuştu.
Annesinin ablalarına da kötü davrandığını ifade eden M.F. sözlerine şöyle devam etti.
"Ben annemi bıçaklamadım. Boğarak öldürdüm. Bıçakla parçalara ayırmam ise cesedi ortadan kaldırmak içindi. Olay uzun süre aramızda var olan sürekli derinleşen anlaşmazlıktan meydana gelmiştir. Sorunları başka türlü çözme imkanımın olmadığını düşünmüştüm. Annem herkesle olduğu gibi babamla da iyi geçinemiyordu. Ancak gerek babamın evden uzaklaşması, gerekse babamın boşanma davası açmasında annemi suçlayarak ona husumet beslemem söz konusu değildir. Ancak ara ara babamın eve dönmesi için annemin beni ve ablalarımı kullandığını düşünüyordum. Pişmanım annem bizi sadece dövmüyor aynı zamanda bazen bağlıyordu. Ona işkence ettiğim doğru değildir. Olay 5-10 dakika içinde gerçekleşti. Bir defasında annem beni omzumdan bıçakladı."
Sanığın üniversitede okuyan ablaları S.F. ve N.F. bugünkü ilk duruşmaya katılmadı. Davaya öldürülen Asiye Fandoğlu'nun kız kardeşi G.K. (41), ölen ablasının, eşinin boşanma davası açmasının ardından tavırlarının değiştiğini belirterek, "Eşinin evden ayrılmasının ardından maktule ile çocukları ve özellikle sanıkla arasında meseleler başladı. Sanık sigaraya ve alkole başladı. Okulda devamsızlığı arttı. Ablam bu mesele ile baş etmeye çalışırken, eşinden de ara sıra yardım istiyordu. Ancak babasız kalan sanığın ablama karşı tutum ve davranışları değişti. Aralarında çıkan tartışma ve kavgaları önlemek amacıyla eve gittiğimizde sanığın annesi ile olan tartışmalarına şahit olduk. Ama ablam kesinlikle onu bağlamıyordu. Sanıktan şikayetçiyim" dedi.
Şahit olarak dinlenen baba H.F. (46) ise, "Ölen benim karım. Sanık ise oğlumdur. Maltule ile aramızda şiddetli geçimsizlik vardı. Bu sebeple 6 yıldır yurt dışında bulunuyordum. Son olarak eşim ve oğlumu 1 yıl önce gördüm. Eşimle oğlum ve kızlarım arasında huzursuzluk olduğunu, bu huzursuzluğun eşim tarafından çocuklarıma yönelik fena muamele aşamasına geldiğini hatta eşimin kardeşlerini çağırarak sanık ve kızlarımı dövdürdüğünü bir defasında bıçakla sanığa saldırdığını sanık ve kızlarımdan duyuyordum. Oğlumla ara sıra telefonda görüşüyordum. Eşimle arasında öldürmeyi gerektirecek husumet olduğunu sezinlememiştim" dedi.
Sanık avukatı maktulenin intihara teşebbüs ettiğini belirterek, ruh sağlığının tespiti açısından hastane evraklarının istenmesini talep etti. Müdahil vekili ise olayın vahşice bir cinayet olduğunu belirterek sanığın en ağır ceza ile cezalandırılması gerektiğini bildirdi.
Ayrıca sanığın arkadaşları şahit olarak dinleyen mahkeme sanığın Ankara'daki iki ablasının da dinlenmesi için talimat yazılmasına karar verirken maktulenin intihar girişimine ilişkin hastane evraklarının istenmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.