İzmir’de down sendromlu oğlunu hayata kazandırma mücadelesi ile parmak ısırttıran Gülsüm Tufan, “İlk doktorum bana ‘senin hiç büyümeyecek, geç yürüyecek, geç konuşacak, senin hiç terk etmeyeceğin bir bebeğin olacak’ dediğinde ayağımın altında yer kaymıştı. Şimdi üzüldüğüm için üzülüyorum, 15 yılda çok emek verdim. Anne olduğumu hissettim Enes’te” dedi.
Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü’nde AK Parti İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlenen etkinlikle bir araya gelen down sendromlu çocukların aileleri, sabır dolu zor yılları gözyaşları içinde anlattılar. Çocukları ile birlikte ayrılmaz bir bütün olduklarını dile getiren aileler, down sendromu teşhisinin kendilerine anne olmanın gururunu yaşattığını söylediler. Üç çocuk annesi Gülsüm Tufan da, eşinin terk etmesi üzerine hayata karşı yenilmemeyi çocuklarına olan sevgiyle kazandığını anlattı. Henüz 24 günlükken oğluna down sendromu teşhisi konulduğunu söyleyen Tufan, “İlk doktorum bana ‘senin hiç büyümeyecek, geç yürüyecek, geç konuşacak, senin hiç terk etmeyeceğin bir bebeğin olacak’ dediğinde ayağımın altında yer kaymıştı. Şimdi üzüldüğüm için üzülüyorum, 15 yılda çok emek verdim. Anne olduğumu hissettim Enes’te. Uyumadım, oturmadım, kalkmadım. Hiç uyumadım. Ne Enes ne de ben ölmedik ikimizde. 24 saatte bir biberonu bitirebildim. Yürümedi, kucağımda taşıdım 6 yaşına kadar. Diğer iki bebeğim daha vardı ama onlar kendi kendine toplumda büyüdüler. Ama ben Enes’e 40 günde bir kere mandalı öğretebildim. İlk öğrendiği kırmızı mandaldır. Her çamaşır astığımda Enes’in o hali geliyor gözümün önüne. Belki milyonlarca nefesim kadar mandal dediğimi hatırlıyorum. Enes benim her şeyim, hayat arkadaşım. Enessiz hiçbir şey düşünemiyorum. Enes’le çayla şeker, içli köfte gibiyiz. Hiç ayrılmıyoruz. Babamız bizi 9 yıl önce terk etti. Benim çocuklarım Babalar Günü’nde bana hediyeler alıyor. Dışarıda pastalar, börekler sattım. Geçimimi öyle sağladım. Enes’te anne olduğumu hissettim. Şu an gerçekten iyiyiz. Küçük bir yerden geldik ama kocaman şehirde kaybolmadık. Çok onurluyuz. Enes down sendromluların arasında yarışsa belki ilklerde olabilir. Kendini çok iyi ifade edebiliyor. Hiç uyumadığımı biliyorum. Onu hayata kazandırmak için kendimi ‘bunun suçlusu benmişim’ gibi hissettim. Ben ölünce Enes tek başında ayakta da kalacak inşallah. Şu an onun mücadelesini veriyorum. Yemek yaparken, ‘sen karıştır annecim' diyorum. Ona tahta uzun saplı kaşıklar aldım. Çaydanlığımızın sapını uzattım. Evde oyunlar oynadık. Beni bulsun, körebecilik oynadık, bulmayı öğrensin diye. Daha da iyi olacak inşallah" dedi.
“DÜNYA BAŞIMA YIKILDI”
Selma Günay da, 13 yaşındaki oğlu Enes'le mutlu bir aile olduklarını dile getirerek, “Enes 1 aylıkken öğrendim. Dünya başıma yıkıldı. Geceleri gündüzleri ağlıyordum. Hastaneye gitmeye bile korkuyordum. ‘Down sendromludur’ söyleyecekler diye. Enes hasta ya da engelli değil. Asla böyle bir durumundan dolayı sıkılmıyorum. Babası ve kardeşleri, ben de seviyorum. Hiç kimse dışlamadı onu” diye konuştu.
AK Parti İzmir İl Başkanlığı Engelli Koordinasyon Masası Başkanı Ahmet Uğur Baran, down sendromunun bir hastalık olmadığını, saç ve göz rengi gibi genetik bir farklılık olduğunu dile getirdi. İl Başkan Yardımcısı Faika Altunay ise, hiç kimsenin bedensel ya da zihinsel engelli engelleri nedeniyle ayrımcılık yapılmaması gerektiğini ifade etti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz