Annenin en zor kararı

Biri 18 diğeri 20 yaşındaki iki kızı da böbrek hastası olan anne, böbreğini kime vereceği konusunda karar veremiyor

Annenin en zor kararı

Biri 20 diğeri 18 yaşında iki kızı da kronik böbrek yetmezliği hastası olan Hatice Oğuz her sabah, “Acaba kızlarımdan biri bugün ölecek mi?” diye uyanıyor. Küçük yaşta böbrek hastası olan kızları için 15 yıldırmücadele verdiğini belirten Oğuz, “Küçük kızımdan artık ümit kesildiğini söylüyorlar. hem kendimi, hem kızımı öldürmek istedim. Ama şimdi her gününü son günüymüş gibi yaşatmaya çalışıyorum” dedi.

“ÖLDÜRMEK İSTEDİM”

Habertürk'ten Esra Serim'in haberine göre Yozgatlı Oğuz Ailesi, yıllarını hastane köşelerinde ve diyaliz ünitelerinde geçirdi. Mutlu bir ailenin hayatı, küçük kızları Zehra’ya böbrek yetmezliği teşhisi konulmasıyla kâbusa döndü. Yozgat’tan Ankara’daki Sami Ulus Çocuk Hastanesi’ne tedavi için gelen ailem emleketteki tüm varlıklarını satarak Ankara’da bir gecekonduya yerleşti. Hatice Oğuz kızının hastalığını kabullenmiş ve yaşaması için elinden gelen her türlü fedakârlığı gösterirken, bu kez diğer kızından gelen haberle yıkıldı. Büyük kızı Esma’ya da okula başlayacağı ilk gün böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. Anne Oğuz o günü “Dünyam darmadağın oldu.Mutlu bir aileye tekrar hastalık bulaştı” diye ifade ediyor. Tüm olumsuzluklara rağmen anne ve iki kızı hayata sımsıkı sarıldı ve yılmadı. Bir gün anne Oğuz çok zor bir tercih yapmak zorunda kaldı. Sadece bir kızına böbreğini verebilirdi ancak iki kızı böbrek hastasıydı. Doktorlar ise küçük kızdan ümidin kesildiğini söyledi ancak o, buna inanmak istemiyor. Oğuz şunları söyledi: “Zehra iki yaşındayken ani ataklar başladı. Yozgat’ta oturuyorduk. Epilepsi ilacı verip gönderdiler. İki yıl sonra ellerinde şekil bozukluğu başladı. Doktor ‘Hemen Ankara’ya gitmesi lazım’ dedi. Ankara’ya geldik, böbrekleri iflas etmiş. Kronik böbrek yetmezliği 1998’de fark edildi ama hastalık 1997’de başlamış. Kendimi de çocuğu da öldürmek istedim. Ama çocuğumun yaşama hakkını elinden alamazdım. Esma’nın da okula ilk başlayacağı gün öğrendik ki organlarını kist kaplamış. O gün benim dünyam tekrar darmadağın oldu.

Reklam
Reklam

ZEHRA’YA GÖRE YEMEK

İki sene Yozgat’tan Ankara’ya git-gel yaptık. Çocuk Hastanesi’ndeki doktorlar ‘Merkeze yakın olun’ dedi. Eşimle konuştum. Bir hafta içinde ev, araba, dükkân her şeyimizi satıp Ankara’ya geldik ve bir gecekonduya yerleştik. 5 sene diyalize girdi. Kışın karları küreyip hastaneye gelmek zorundaydık. Sabah ezanla birlikte herkes sıcak yatağında yatarken biz Zehra’yla yollara düşerdik. Paramız varken taksiye, yokken otobüse binerdik. Otobüs sırasında Zehra çok yorulduğunda gözümün içine bakar ve ‘Anne paramız yok mu?’ diye sorardı. En çok bunları hatırlayınca üzülüyorum. Bir gün ‘Rabbimal artık emanetini üzülmeyeceğim’ dedim. Zehra o gün fenalaştı. Zehra’nın sıvı kısıtlaması var. ‘Su yasak’ deyince tavukların suyunu içmiş. Evimize yiyecek almıyorduk. Zehra yiyemiyor, biz niye yiyelim diye. Zehra’ya uygun şeyler yiyoruz.”

‘YAŞAMAK İSTİYORUM ANNE’

ANNE Hatice Oğuz, “Zehra yaşama sevinci ile dolu. ‘Ben yaşamak istiyorum anne’ diyor. Ölüm kelimesini ağza aldırmıyor. Kızlarımla iyi bir ekibiz. Zehra’yı yaşadığı günler boyunca mutlu etmeye çalışıyoruz. Gezmeyi çok seviyor, konsere gittiğinde eğlenmeyi biliyor, sinemaya gitmeyi çok seviyor, filmlere yorum yapabiliyor. Her gün kalktığımda ‘Bugün o gün mü?’ diye kalkıyorum ama her gün bugün son günmüş gibi yaşıyoruz. Ben Zehra’yla ilgilenirken diğer iki kızım yalnız büyüdü. Üç kızım var ikisi böbrek hastası, böbreklerimden birini zamanı geldiğinde bir kızıma verecektim. Doktorlar ‘Tercihini Esma’dan yana kullan’ diyor. Çünkü Esma normal hayatı biliyor. Zehra’nın durumu zaten malum” diyor.

Reklam
Reklam