Arnavutköy’de annesi Melahat İsbir’i (39) çekiçle öldürüp battaniyeye sararak arkadaşı Furkan Salih G. ile birlikte boş bir araziye gömdüğü iddiasıyla yargılanan sanık Batuhan Ünal’ın (21) duruşmasında tanıklar dinlendi. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık Batuhan Ünal, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Tutuksuz sanık Furkan Salih G. ve bir kısım müştekiler de duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Ayşe Çırakoğlu, maktul Melahat İsbir’le yakınlığından bahsederek, “Kaybolmadan 1-2 gün önce kapısını çaldım, yoktu. Telefonda Batuhan bana ‘Annem 2 gündür eve gelmiyor’ dedi. Sonrasında Batuhan ile oturduk konuştuk. Batuhan bana ‘Endişeliyim, 2 gündür annem yok. Kameralara baktırdım, beyaz bir arabaya binmiş gitmiş’ dedi. Ben de Batuhan’a ‘Senin annen evini bırakıp gidecek biri değil, zorla kaçırdılarsa cesedi ormandan çıkar’ dedim. Batuhan da bana ‘Kaybolduğunu kaldıramıyorum, ölümünü nasıl kaldırırım’ diye konuştu. Sonrasında Batuhan bana annesinin dedesine mektup yazdığını, mektupta Batuhan’ın yüzüne bakacak hali olmadığını söylemiş. Bir gün Batuhan kapıyı açtı ve içerisi ağır bir şekilde parfüm kokuyordu. Meğerse cesedin kokusunu bastırmak için sıkmış. Batuhan bu olay gerçekleşmeden 6 ay öncesinde annesinde kalmaya başladı. Cesedi taşıdığı tarihte bana mesaj atmış, ‘Annemden haber var mı’ diye. Melahat bana ‘Çalışıyorum çalışıyorum borcu bitmiyor’ diyordu. Melahat, Batuhan’ın çalışmamasından şikayetçiydi. Melahat zaten meme kanseriydi. Melahat kaybolduktan sonra Batuhan bana askere gideceği için evi boşaltacağını söylemişti. Evi boşaltamadan polisler onu aldı. Melahat ile 4 yıldır komşuydum, her şeyini bilirdim. Bünyamin Ateş ile 3 yıl boyunca imam nikahlı olarak kaldı. Batuhan ile Bünyamin beraber yiyip içiyorlardı. Melahat, Bünyamin’den bu olaylar yaşanmadan 6 ay önce ayrılmıştı” dedi.
Tanığın beyanlarına karşı sanık Batuhan Ünal, “Tanık abartılı şekilde anlattı. Rahmetli annem komşularına beni yanlış şekilde anlatmıştır. Annemin Bünyamin Ateş ile imam nikahlı olduğunu bilmiyordum, sevgili olduklarını biliyordum. Bünyamin ile aynı evde bulunmadım” dedi.
Maktul Melahat İsbir’in dini nikahlı yaşadığı iddia edilen Bünyamin Ateş ise, “Melahat ile 2015’ten 2019 yılına kadar birlikteydim. Zaman zaman Melahat’ın evinde kalıyordum. İş nedeniyle ayrıldık. Birlikteliğimizin son 1-2 senesinde Batuhan annesinde kalmaya başladı. Birlikte yemek yemişliğimiz var. Biz Melahat ile ayrılmadan bir ay önce Batuhan bizimle kalmaya başlamıştı. Batuhan ile aramızda bir anlaşmazlık yoktu. Annesi sürekli Batuhan’ın borçlu olduğunu söylüyordu. Batuhan çalışmıyordu, sürekli annesinden harçlık istiyordu. Batuhan çalışmadığı için annesi tepki gösteriyordu” beyanlarında bulundu.
Sanık Batuhan Ünal, “Annem ile Bünyamin’in aynı evde yaşadığı konusu yalandır. Düzenli çalıştığım sigorta dökümlerinde mevcuttur. Beyanları kabul etmiyorum” savunmasında bulundu.
Cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak için dosyanın kendisine verilmesini ve tutuklu sanık Batuhan Ünal’ın tutukluluk halinin devamını talep etti. Mahkeme heyeti, mütalaasını hazırlaması için dosyayı savcılığa göndererek, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede iki tanığın 11 Ocak 2020 tarihinde Edirne İSKİ Asfaltı Sultangazi istikametine doğru açık arazide define bulmak amacıyla dolaştıkları anlatıldı. Toprağı kazdıkları esnada altından bir battaniye sarılı cesedin çıktığını görerek durumu polise bildirdikleri belirtildi. Bunun üzerine polis incelemesinin ardından sanık Batuhan Ünal’ın annesini yabancı bir erkekle yakaladığı ve aralarında tartışma çıktığını belirttiği ifadesinde çekiçle annesini öldürdüğünün itirafı yer aldı. İddianamede sanıkların cesedi battaniyeye sararak Arnavutköy’de açık bir araziye gömdükleri belirtildi. İddianamede sanık Batuhan Ünal hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılması istenirken, diğer sanık Furkan Salih G.’nin de "suça yardım etme" suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.
(İHA)