Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ANSİAD) 2013 faaliyet yılı 11. Olağan Toplantısı’na Şehir Plancısı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı A.Faruk Göksu konuk oldu.
Başkanlığını ANSİAD Yönetim Kurulu Üyesi M. Sadi Kan'ın yaptığı toplantıya ANSİAD üyeleri dışında Aksu Belediye Başkan Vekili Nevzat Bozarslan, Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Aysun Öztürk, Şehir Plancıları Odası Başkanı Haşim Dikencik, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cem Oğuz, Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı İlhan Metin, Kent Konseyi üyeleri Ebru Manavoğlu ve Recep Esengil ile şehir plancıları Sefa Erdal ve İbrahim Kılıç da konuk olarak katıldı.
Toplantının açılışında konuşan ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Eroğlu, Ocak ayından bu yana devam eden olağan toplantılara yaz molası vereceklerini hatırlatarak, katkı ve katılım sağlayan üyelere teşekkür etti. Eylül ayında yeniden bir araya geleceklerini hatırlatan Eroğlu, iyi bir yaz dönemi ve Ramazan ayı diledi.
Toplantı Başkanı Sadi Kan ise ANSİAD üyeleri arasında bir süre önce düzenledikleri arama konferansı sonuçlarını değerlendirdiklerinde en önemli sorunlardan birinin de kentsel dönüşüm ve yoğun göçün oluşturduğu kent vizyonu olduğunu belirterek, yazın son toplantısında böyle bir konuyu seçtiklerine dikkat çekti. Sorunun ayrıca ANSİAD'ın inşaat ve ticaret sektörü toplantılarında da değerlendirildiğini söyledi.
Toplantının konuğu Şehir Plancısı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı A.Faruk Göksu, kentsel vizyon ve dönüşümü anlatırken genel çerçeve içinde "Türkiye'de neler oluyor?" sorusuna cevap arayacağını, olayın kültür boyutuna da değineceğini söyledi. Göksu, Türkiye'de kentlerin 3’üncü dönüşüm sürecini yaşadığını, bu süreçte kentlerde konut yapılacak arsa kalmadığını söyledi. Türkiye'de yaşanan değişim sürecini yıllar itibariyle anlatan Göksu, “Birinci dönem 1960- 1980 yılları arası hisseli mülkiyet, gecekondulaşma, tapu tahsis belgesi ile siyasi yatırım, kat mülkiyetine geçiş ve çarpık kentleşme. İkinci dönem 1980-1990 yılları arası tüm kentlerde tahsis belgelerinin tapuya dönüşmesi ile ortaya çıkan apartmanlaşma ve bunun doğal sonucu olarak ortaya çıkan yaşam kalitesi riski. Üçüncü dönem ise 1990'da başlayan ve halen devam eden sorunları nasıl çözeriz diye başlayan değer ve hasılat paylaşımı, ayrışma ve karma kullanım diye ifade edebileceğimiz bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye bu 50-60 yılda kentlerin 3 kez yapılıp, yıkılmasına tanık olduk” dedi. Son dönemin göbeğinde 1999 Marmara depreminde ülkenin vitrininin sallandığını söyleyen Göksu, “Bu depremde gördük ki; yapmış olduğumuz her şey yanlış. Bu konuda sorumlu değilim diyen var mı acaba?”diye konuştu.
Şimdi herkesin bir çaba içine girdiğini ve bu çabanın adına da “Kentsel Dönüşüm” dendiğini dile getiren Göksu, şunları kaydetti:
“Kentsel dönüşüm aslında bir gayrimenkul geliştirme değildir. Gayrimenkul geliştirme; piyasa güçleri ile gerçekleşir. Kentsel Dönüşüm ise kamu desteğine gereksinim duyulan yoksulluk bölgelerinde, ekonomik ve sosyal boyutu da içeren, uzun vadeli eylemler bütünüdür.” dedi.
Göksu, Bursa'da kamu eli ile Kentsel Dönüşüm diye yapılan gayrimenkul geliştirmeye fotoğrafları ile örnek verdi, bu mantıkla ortaya çıkan çarpık kentleşmeyi anlattı. Bu konuda iyi örneklerin de olduğunu dile getiren Göksu, “Ankara ve İstanbul yaklaşımı” adını verdiği örnekleri vurgulayarak, “Ankara'da Portakal Çiçeği Vadisi projesinde belediye, mülk sahipleri ve girişimcilerden bir ortak şirket kuruldu. Yönetim Şirkete verildi. İstanbul Kartal'da bu ortaklık Kartal kentsel Yenileme Derneği ile yapıldı. Sulukule Kentsel Yenileme Projesinde ise TOKİ ile Fatih Belediyesi ortak oldu. SİT alanlarının bile planlanabildiği 5336 Sayılı yasa ile Beyoğlu tarlabaşı projesi de Beyoğlu Belediye ile şirket ortaklığı ile devam ediyor. Yatırımcı taşın altına elini sokarsa bu işler başarılıyor. Başka bir ifade ile kentsel dönüşümde kamu-özel sektör işbirliği şart. Batıda bu iş özel şirketlere devredilmiştir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’ye daha uygun olan kentsel akımın, kentler arasındaki dengesiz kalkınmayı ortadan kaldırmak ve özellikle orta ölçekli kentlerin ekonomilerini kurtarmak amaçlı, kentlerin birbirleriyle bölgesel ve uluslararası ittifaklar kurma, kaynaklarını birleştirme, birbirlerini tamamlayıcı fonksiyonları geliştirme, bu olanak ve hizmetleri paylaşmaları yaklaşımı olarak nitelendiren A.Faruk Göksu, bu yaklaşımın Antalya için çok uygun olduğunu, Afyonkarahisar, Göller Bölgesi ve ikinci aşamada Konya bağlantısının gerçekleştirilebileceğini anlattı. Hiç bir kentin kendi iç dinamikleri ile ayakta kalamadığını da belirten Göksu, “Antalya kent merkezi de dahil, tüm kent merkezleri çöküntü dönemine girdi. Avrupa bunu fark etti, restorasyonlar, canlandırma projeleri ile düzeltiyor. Kentler arası ağlar kurma zamanı geldi” dedi.
STRATEJİK ANALİZ ŞART
Belediyelerin kentlerin gelişimi ile ilgili olarak artık klasik analizler yerine stratejik analizler yapması gerektiğini Göksu, kendisinin geliştirdiği ve BEK adını verdiği stratejik analizde bulunması gereken hususları da şöyle dile getirdi:
“B: Bereket, Beceri, Birikim, Bakış, Büyüme, Beklenti,
E: Ekoloji, Ekonomi, Eşitlik, Etkinleştirme, Edinim, Entegrasyon,
K: Kimlik, Kapasite, Kalkınma, Koruma, Katılım, Kurgu”
Kentlerin geleceğini 6K adını verdiği formülle açıklayan Göksu, kentlerin geleceğinde kimlik, kapasite, kalkınma, kalite, katılım ve kurgunun iyi planlanması gerektiğini de anlatarak, “Kentlerin merkezleri ölüyor. Tasarım ve yenilik gibi yeni temalar bulmamız lazım. Şehirlerin kapasiteleri doldu. Siz İstanbul'da konutların kapasitesini yüzde 25 artırırsanız İstanbul nüfusu 15 milyondan 20 milyona çıkar. Yaşam dengesi bozulur. Bu nedenle hiç bir kentte imar hakları artırılmamalı, kamu yararı varsa gerekirse satılmalı” şeklinde konuştu.
ANTALYA İÇİN ÖNERİLER
Antalya'yı yakından incelediğini ve 7 ayrı tema belirlediğini söyleyen Göksu, bunları; “1. Turizm (Doğa ve Kültür), 2. Tarım (Kent ve Kır), 3. Sanayi (Bilim ve Teknoloji), 4. Eğitim (Sanayi ve Rekabet), 5. Tasarım (Yenilik ve Yaratıcılık), 6. Lojistik (Ulaşım ve Altyapı), 7. Enerji (Doğa ve Teknoloji)” olarak sıraladı. Antalya için 3 ayrı senaryo öneren Göksu, bunlardan ilkinin şu anda uygulanan kıyı odaklı bir yapılaşma olduğunu belirterek, “İkincisi Tematik odaklı yapılaşmada kıyı bandı yeniden harmanlanarak elde edilecek bir planlama. Üçüncü senaryo da ise hepsini birbirine entegre ederek karma bir gelişim modeli elde edilebilir mi, tartışmak lazım” dedi.
Antalya'nın bölgesel olarak da Afyonkarahisar, Göller Bölgesi (Isparta, Burdur) koridoru içinde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen ve Antalya'nın iyi bir ulaşım ağı ile bu üç ilde turizmi çeşitlendirebileceğini anlatan Göksu, ikinci koridor olarak da Karaman-Konya'yı önerdi. Antalya'nın kentsel dönüşüm sürecini kelebeğe benzeten Göksu, “Antalya'nın 640 kilometre uzunluğunda Doğu-Batı kıyısı ve bir de Doğu Batı Bölgesi var. Kent merkezinde kapasite dolu, o zaman kelebeğin kanatlarında doğu ve batı akslarının canlandırılması gerekir. Bir yanda Akseki, diğer yanda Korkuteli kelebeğin kanatları olmalı” dedi.
Göksu bir soru üzerine Antalya'ya kentsel dönüşüm sürecinde Barcelona'nın iyi bir örnek olabileceğini belirterek, “Bunun için kıyının yeniden değerlendirilmesi lazım. Barcelona 1990'da futbolu bahane ederek şehri tümden değiştirdi. Çok da iyi birşey yaptılar” dedi.
Gecenin sonunda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Eroğlu, kentsel dönüşüm konusunda çok yararlı bilgiler veren şehir plancısı A.Faruk Göksu'ya ANSİAD'ın bir plaketini verdi ve teşekkür etti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz