LEYLA ATAMAN KOYUNCUOĞLU - Antalya'nın Döşemealtı ilçesinde, renklerini nem ve güneşin etkisiyle pastele dönüştürmek ve mikroplardan arındırmak amacıyla yaz boyunca tarlalara serilen binlerce el dokuması halı ve kilim, rengarenk görsel bir şölen sunuyor.
Antalya'nın el dokuması halılarıyla ünlü Döşemealtı ilçesindeki Camili, Ekşili, Ilıca, Killik, Karataş, Ahırtaş, Dereli, Kovanlık, Kevse, Karaveliler, Selimiye başta olmak üzere, birçok mahalledeki binlerce dönümlük tarla ve boş arazi, yaz boyunca serilen halı ve kilimlerle doluyor.
Mayıs ayı sonlarında tarlalarındaki ürünlerini hasat eden köylüler, hemen ardından arazilerini halı işletmelerine açıyor.
Dünyada ün yapmış İstanbul Kapalıçarşı başta olmak üzere, Türkiye'nin dört bir yanından getirilen el dokuması halı ve kilimler önce temizleniyor, yeni dokunmuş halıların yakma işlemi ile uzun tüyleri kısaltılıyor, ardından renklerinin solması ve mikroplardan arındırılması için 3 ay boyunca tarlalara seriliyor.
Eylül ayı başından itibaren de toplanıp tozlarından arındırılan halı ve kilimler paketlenerek, kamyonlara yükleniyor ve gönderiliyor.
Tarlalara serili halılar yağmur ve diğer olumsuzluklara karşı 24 saat nöbet tutan görevlilerce korunuyor. Rüzgardan kıvrılan halılar eşit renkte olması için hemen düzeltiliyor. Halılar belirli aralıklarla da ters yüz ediliyor.
- Görüntü avcıları halı tarlalarının peşinde
Killik Mahallesi'nde yaklaşık 250 dönümlük bir alanda halı temizleme ve güneşlendirme işlemi yapan firma yetkilisi Mehmet Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dededen kalan bir meslekle uğraştıklarını ve müşterilerinin ağırlıklı İstanbul olduğunu belirtti.
Halıların kimyasallarını aldıklarını ve pastelleşmesini sağladıklarını anlatan Çelik, "250 dönümlük arazimizde aşağı yukarı 20 bin civarında halı ve kilim oluyor. Tamamı el dokuma, değerli halılar. Genelde Anadolu kilimleri ile Isparta, Milas ve İran halıları oluyor. Ne kadar kalacağı, halının ne kadar koyu olduğuna bağlı. Ortalama 3 ay güneşte kalıyor. 20 Eylül'e kadar işlemlerimiz tamamen bitecek." diye konuştu.
Hava durumunu sürekli takip ettiklerini, yağmur tehlikesi olduğu zaman halıları kaldırdıklarına işaret eden Çelik, "Bu bölgenin özelliği çok basık ve nemli bir havasının olması. Gece bu halıların üzerine çiğ düşüyor. Bu çiğ asit görevi görüyor ve halıların koyu renkten açık renge dönüşmesini sağlıyor. Bu da halılara antika, eskitilmiş halı görünümü veriyor. Ayrıca güneş gören halıda en az 2-3 sene haşere hiçbir şekilde barınamıyor. Başka yerde bunu yakalayamıyoruz, yakalamak 2-3 yılı bulabiliyor." ifadesini kullandı.
Halıların serilmesiyle oluşan görselliğin çok ilgi çektiğini ve özellikle son 1-2 yıldır halıları görmek için çok talep aldıklarını da vurgulayan Çelik, şunları söyledi:
"Videoda, haberlerde seyredenler görüntüye inanamıyor ve gelip bizzat görmek istiyor. Fotoğraf çekenler görüntü almak istiyor, turlar düzenlemek istiyorlar. Evlenenler düğün fotoğrafı çektirmek istiyor. Taleplerden dolayı telefonlarımızı falan iptal ettirdik. Çünkü bazı müşterilerimiz yeni halıların modellerinin görünmesini istemiyor. Çünkü el dokuması halıların bir eşi daha yok. Bu nedenle izin veremiyoruz."
Halı güneşlendirme işini yapan Ayşe Akbaba da sabah erken saatlerden itibaren güne başladıklarını, halıların her iki yönünün de eşit düzeyde güneşlenmesini sağlamak için belirli aralıklarda ters çevirdiklerini anlattı.
Akbaba, "Buraya gelen halı önce yıkanıyor, ilaçlanıyor. Sonra ağartarak renk vermek için güneşe atıyoruz. Güneşlendikten sonra dolaba gönderiliyor ve paketleme yaparak, malımızı iade ediyoruz." dedi.