Apandisit tedavisi

Prof. Dr. Korhan Taviloğlu Mynet haber için kaleme aldı

Akut apandisitin tedavisi nedir?

• Öncelikle, yemek yasaklanır ve serum ile bazı antibiyotikler verilir.
• Son yıllarda delinme (perforasyon) ve bağırsakta tıkanma gelişmeyen vakalarda, antibiyotik vererek hastayı izleme, konservatif yaklaşım veya ameliyatsız apandisit tedavisi de gündemdedir.
• Apandisit tedavisi sınırlı istisnalar dışında apandis organının yerinden alınmasıdır. Bu işlem klasik cerrahi yöntem veya son 20 yıldan beri daha yoğun uygulanıldığı gibi laparoskopik cerrahi ile yapılabilir. İlk laparoskopik apandisit ameliyatı, Kurt Semm tarafından 1981 yılında gerçekleştirmiş ve 1983 yılında yayınlamıştır. Laparoskopik yöntem özellikle doğurganlık çağındaki kadınlarda üreme organlarına ait sorunları ayırt etmede ciddi yararlar sağlar. Klasik yöntemle başarı oranı % 90-95 iken, laparoskopik yöntem ile başarı oranı % 90’dır.
• Styrud ve ark. apandisit ameliyatı sonrasında ortalama olarak 10 gün kadar işten geri kalma süresi olduğunu bildirmişlerdir.
• Page ve ark. 3,025 açık apandisit ameliyatı olan hastanın sonuçlarını 14,174 laparoskopik yöntemle apandisit ameliyatı olan hastayı karşılaştırmışlar ve cerrahi yara enfeksiyonlarının açık ameliyatlarda % 4 ve laparoskopik ameliyatlarda % 1.2 oranında görüldüğünü belirtmişlerdir.
• Ingraham ve ark. 32,683 apandisitli hastanın sonuçlarını incelemişler ve açık ameliyat uygulanan apandisit olgularında komplikasyon oranını % 8.8 ve laparoskopik ameliyat uygulananlarda ise % 4.5 olarak belirlemişlerdir.

Reklam
Reklam

Apandisitin ameliyatsız tedavisi mümkün müdür?

İlk olarak 1952 yılında 47 apandisitli hastanın 42’sini (% 89) antibiyotik ile tedavi ettiğini bildirmiştir. Daha sonra, 1957 yılında benzer şekilde Coldrey, 471 apandisit hastasını sadece antibiyotik ile tedavi etmiş ve hastalardan birisi yaşamını yitirmiş, 9’unda gelişen karın içi apse boşaltılmış ve % 20’sinde kısa sürede apandisit bulguları tekrarlamış ve % 10’una apandisit ameliyatı uygulanması gerekmiştir. Ardından İsveç’ten Eriksson ve Granström 40 apandisit hastasının 20’sine antibiyotik vermiş ve 20’sini ise ameliyat etmişlerdir. Antibiyotik verilen apandisit hastalarının % 35’ine, bir yıl içinde apandisit ameliyatı gerektiğini belirlemişlerdir. 1977 yılında Çin’den bir çalışmada 500 apandisitli hastanın 425’ini (% 85) antibiyotik veya alternatif tıp yöntemleri ile iyileştirdikleri bildirilmiştir. Benzer şekilde Adams, Amerikan Denizaltılarında görevli 9 askerde belirlenen apandisitin antibiyotik ile tedavi edildiğini bildirmiştir. Gurin ve ark. ise 1975 ile 1987 arasındaki 12 yıllık dönemde, Sovyet gemilerinde görev yapan ve apandisit saptanan 252 denizcinin antibiyotik ile tedavi edildiğini belirtmişlerdir. Kaminski ve ark. ise antibiyotik ile tedavi ettikleri 864 apandisit hastasını dört yıl boyunca izlemişler ve olguların sadece % 5’inde hastalığın tekrarladığını rapor etmişlerdir.

Reklam
Reklam

Ameliyatsız apandisit tedavisinin zayıf noktaları nelerdir?

Antibiyotik verilen apandisitli hastaların hastanede yatırılarak tedavi edilmeleri gerektiğinden:
• Hastanede en az iki günlük uzun yatış süreleri
• İlaç tedavisi sırasında apandisit delinmesi (perforasyon), bağırsak düğümlenmesi, bağırsak düğümlenmesi, plastron vb. komplikasyonlar görülebilmesi
• Daha uzun süreli antibiyotik kullanımı gereği: çalışmalarda genellikle hastanede en az iki gün ve taburcu edildikten sonra ortalama 10 gün süre ile antibiyotik uygulaması mevcut
• Apandisit ameliyatı için tekrar hastane başvurusu (ortalama % 14 oranında), yatış ve ameliyat gereği gibi zayıf noktaları veya dezavantajları mevcuttur.

Akut apandisitin komplikasyonları nelerdir?

• Yara enfeksiyonu
• Yarada açılma olması
• Bağırsak düğümlenmesi
• Bağırsak yapışıklığı
• Karın ve leğen kemiği (pelvis) içinde apse gelişimi
• Ayrılan apandis kökünde iltihap gelişmesi
• Apandisit nedeniyle yaşamı yitirme (mortalite) oranı % 0.2-0.8 kadardır, 70 yaşın üzerindeki kişilerde bu oran % 20’ye dek çıkabilir.
• 18 yaş altında ve 50 yaşın üzerinde olan kişilerde apandisit delinmesine (perforasyon, perfore apandisit) daha sık rastlanılır.
• Plastrone apandisit
• Sepsis
• Pyeflebit

Reklam
Reklam

Plastrone apandisit ne demektir?

Apandis organının şiddetli olarak iltihaplanması veya delinmesi (perforasyon) sonrasında vücut bu bölgeyi omentum adı verilen bağırsakları çevreleyen yağlı doku veya ince bağırsaklarla sararak plastron adı verilen sert bir kitle oluşturur. Bu kitle vücudun kendi kendine sorunu halletmeye çalışması nedeniyle oluşur. Bu kitle sıklıkla karın sağ alt bölümünde sert bir şekilde ele gelir. Plastrone apandisit tanısında sıklıkla, ultasonografi veya bilgisayarlı tomografi kullanılır. Tedavisinde güçlü antibiyotikler kullanılır. Bu hastalar erken dönemde apandisit ameliyatına alınırsa, ameliyat sırasında sertleşmiş iltihabi doku ile sağlıklı bağırsakları ayırt etmek zor olduğundan bağırsak delinmesi olasılığı yükselir ve bu nedenle bu hasta grubunda erken dönemde değil de, sıklıkla bu tablonun gelişmesinden iki ay sonra apandis organı ameliyatla alınır (appendektomi ameliyatı). Bu durumda apandis organının yerinde alınmaması halinde tekrar apandisit olma olasılığı % 7 ve kanser gelişme olasılığı ise % 1’dir.

Reklam
Reklam

Sepsis ne demektir?

Apandis organının iltihaplanması sonrasında bakterilerin kana karışması ve kanda zehirlenme oluşturmasına sepsis adı verilir. Bu durumdaki bir hastada, şiddetli karın ağrısı, yüksek ateş, terleme, yüksek nabız, baygınlık hissi ve koma hali görülür. Bu hastalarda: ameliyatla karın boşluğunun iltihaptan arındırılması, yoğun antibiyotik ve yoğun bakım tedavisi gerekir.

Pyeflebit ne demektir?

Apandisit durumunda apandis organı etrafındaki bakterilerin portal ven adı verilen bağırsaklardan kanı karaciğere taşıyan ana toplar damarın iltihaplanmasına verilen addır. Portal ven damarı aracılığı ile mikroplar karaciğere yerleşebilir.

Hangi hastalarda apandisit durumunda dikkatli olunmalıdır?

• Çocuklar: çocukların sıklıkla ağrıyı tam olarak tanımlayamadıklarından, apandisit tanısı çocuklarda güç olabilir.
• Yaşlılar: ileri yaşla birlikte kabızlık, romatizmal durumlar vb. zaten süregelen sorunlar olması nedeniyle yaşlılar apandisit durumunda olağanüstü bir durum olduğunu fark edemeyip, doktora geç başvurabilirler.

Reklam
Reklam

• Gebeler: apandisit sorununa her 2,000 gebelikten birinde ve sıklıkla gebeliğin ilk 6 ayında rastlanır. Rahmin aşağıdan yukarıya doğru büyümesi ile birlikte apandis organı da yukarı ve sağa doğru yer değiştirir, bu nedenle gebelerde ağrı normale oranla karın sağ alt bölümü yerine karın sağ orta veya karın sağ üst bölümünde hissedilebilir. Gebelerde yapılacak olan apandisit ameliyatının % 10-15 oranında erken doğuma, % 3-5 oranında bebeğin ölümüne neden olduğu ve delinmiş (perfore) apandisit varlığında bu oranların 5 kata dek artabildiği bilinmektedir.
• Bağışıklık sistemi zayıflamış olan hastalar: kronik böbrek yetersizliği (KBY), karaciğer sirozu, AİDS hastalığı, kortizon veya bağışıklığı baskılayıcı ilaçların kullanımı ve kanser gibi hastalıkların varlığında akut apandisit geç veya zayıf belirti verebilir ve gecikme sonucu delinmeye enden olabilir. Bu nedenle, bu tür durumlarda çok daha dikkatli olmakta yarar vardır.

Apandisit ameliyatı olan bir hastada belirtiler tekrarlayabilir mi?

1997’de Barber ve ark. apandisit nedeniyle ameliyat olan hastaların % 6.5’inde bulguların tekrarlayabileceğini belirlemişlerdir. Bu sorunun apandiks organının bırakılan kök kısmında olabileceği veya bu apandis kökünün (güdük) uzun kalması nedeni ile olabileceği düşünülmektedir. Bu hasta grubunda, ailevi akdeniz ateşi veya FMF hastalığı da düşünülmelidir.

Reklam
Reklam

Soru ve görüşleriniz için: drkorhantaviloglu@mynet.com