Arabuluculukla, 395 bin dosyadan yüzde 70’i çözüldü

Arabuluculuğun en fazla uygulandığı alanın işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlık olduğuna değinen Arabulucuk Daire Başkanı Umut İlhan Durmuşoğlu, 395 bin dosyanın arabuluculuğa geldiğini ve bunlardan yüzde 70’inin anlaşma ile sonuçlandığını söyledi.Elazığ Barosu tarafından, Türk hukuk sisteminde yeni bir alan olan arabuluculuk sisteminin geliştirilmesi ve etkili bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla seminer verildi.

Arabuluculuğun en fazla uygulandığı alanın işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlık olduğuna değinen Arabulucuk Daire Başkanı Umut İlhan Durmuşoğlu, 395 bin dosyanın arabuluculuğa geldiğini ve bunlardan yüzde 70’inin anlaşma ile sonuçlandığını söyledi.
Elazığ Barosu tarafından, Türk hukuk sisteminde yeni bir alan olan arabuluculuk sisteminin geliştirilmesi ve etkili bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla seminer verildi. Adliye konferans salonunda düzenlenen seminer kapsamında Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanı Umut İlhan Durmuşoğu ile birlikte Avukat Selda Kutlay ve Muhammet Ali Aygün ile Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim dalı Ticaret Uzamanı Prof. Dr. Rauf Karasu seminerde, arabuluculuk uygulamalarının etkili şekilde uygulanmasıyla hukuk uyuşmazlıklarının çözümü ve Türk Hukuk sistemi ile ilgili bilgiler verdi.

Reklam
Reklam

"Arabuluculukla husumetler son buluyor"
Arabuluculuğun çok önemli avantajlarının olduğunu belirten Arabuluculuk Daire Başkanı Umut İlhan Durmuşoğu, “Dava şartı olan ticari davalarda hangi davaların arabuluculuk kapsamında değerlendirileceğini ayrıntılı bir şekilde anlattık. En önemlisi bu davaların çok kısa bir sürede basit bir şekilde ve az masrafla çözülüyor olmasıdır. Bu gizlilik içerisinde gerçekleşiyor. Bu gizliliğin ihlal edilmemesinde hem arabulucularımızın hem de bizlerin sorumlulukları var. Bir ticaret erbabımız ticaret sırrının aleni olmadan, ortaya dökülmeden ticari defterleri incelenmeden hızlı bir şekilde çözülmesini sağlıyor. Aynı zamanda bu arabuluculukla beraber husumetler son buluyor. Dava sürecinde her ne kadar hakimler bir karar verse de bir taraf haklı bir taraf haksız oluyor. Bazen bir taraf kaybediyor bir taraf kazanmış gibi gözükse de bu ilişkilerin devamı sağlanamadığından bazen alacağını alamadığından diğer tarafın da bir kazanma durumu söz konusu olmuyor. Ancak arabuluculukla beraber, çok kısa sürede alacağına kavuşuyor. Diğer tarafta ilişkileri devam ediyor. Bu taraflar bir hakim kararından ziyade kendi kararları kendileri verdikleri için kendi pozisyonlarını, menfaatleri en iyi kendileri biliyorlar. Böyle o uyuşmazlıktan her iki taraf da kazanabilecekleri en üst menfaati sağlayıp, bundan sonraki yaşamlarına, ticari hayatlarına çok daha olumlu bir şekilde devam ediyorlar. Böylelikle arabuluculuğun temel prensibi olan, ‘Kazan Kazan’ dediğimiz her iki tarafın kazandığı husus gerçekleşmiş oluyor" dedi.

Reklam
Reklam

“395 bin dosyanın yüzde 70’i anlaşma ile sonuçlandı”
Türkiye’de arabulucu olabilmek ve eğitimi almak için 5 yıllık kıdeme sahip Hukuk Fakültesi mezunu olmak gerektiğinin altının çizen Durmuşoğlu, “O yüzden arabuluculuğun uzlaşmadan farkı sadece alanında yetişmiş, eğitim almış bu işin tekniğini ve temelini almış hukukçular tarafından yapılıyor olmasıdır. İleri ki zamanlarda özellikle ticaret hukukunda arabuluculuğun ülkemize yerleşmesiyle ticaret hukukunda da çok ciddi alanlara uzmanlık eğitimleri açıp, arabulucuların bu alanda çok yetkin olmasını sağlayacağız. Bilgi anlamında faydasını bulunmaktadır. Arabuluculuğun en fazla uygulandığı alan işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlık. 2018 yılında zorunlu olan ve dava şartı haline geldiği işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlık olan 395 bin dosya arabuluculuğa gelerek, arabulucularımıza dağıtıldı. Bunların da yüzde 70’ini anlaşma ile sonuçlandığını gördük. Bu da 400 bin dosyanın mahkemelerimize gitmemiş demektir. 400 bin vatandaşımızın mahkemelerde husumetlerini tekrardan artmayıp bundan sonraki süreçte belki de yeniden iş yapabilmeleri demektir. Bir işçi, işveren tarafından işten çıkarıldığında kendisine karşı bir mahkeme açıldığında o iş ile işveren arasında bir husumet ortaya çıkıyor. Tekrardan o işçi bir iş bulmak istediğinde o işverene ait başka bir kolda mümkün olmuyor tekrar işe girebilsin. Fakat arabuluculukta belki çalışma ve sağlık yer almayan, yeterince iyi olmayan bir işçi, işveren tarafından işten çıkarıldığında aynı işverenin oğlunu ve kızını işe almak suretiyle devam ediyor. İnşallah ticaret hukukunda da işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklarda olduğu gibi başarılar elde ederek bu sistemi daha da kurumsallaşmasına yardım ederek devam etmesini hep beraber sağlarız” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

"Arabuluculuk ile uzlaşmanın sadece avukat ve hukukçularda kalmasını talep ediyoruz"
Uzlaştırmada arabuluculuğu, avukat ve hukukçuların dışında bir çok farklı meslek grubunun yaptığını ifade eden Elazığ Baro Başkanı Mustafa Yentür ise, “Maalesef arabuluculuğu çoğu meslektaşımız, arabulucuları ve taraf vekilleri olmak üzere bir çok eksikliğimiz var. Eksiklikleri gideremiyoruz. Bundan en çok mağdur olan biz avukatlarız. Günümüzde özellikle avukatların elinden çok iş alanını gitmekte. Özellikle arabuluculuk, uzlaştırmacılık bunların avukatlık dışında meslek gruplarına verilmesine hepimiz karşıyız. Bunun için de gerekli eğitimleri düzenleyerek bu iş alanlarının sadece avukatlarda ve hukukçularda kalmasını talep ediyoruz. İsteğimiz kanunlarda değişiklik yapılarak özellikle arabuluculuk ve uzlaşmada sadece hukukçuların müdahil olmasını talep ediyoruz. Zira özellikle uzlaşmaya baktığımızda, uzlaştırmacılıkta avukatlık ve hukukçunun dışında bir çok meslek grubunun devlet memurun, polisin, adliyedeki zabit katiplerinin arabuluculuk yaptığını görmekteyiz. Bununla ilgili düzenlemelerinin yapılacağından endişemiz yok” ifadelerini kullandı.
Seminere, Cumhuriyet Başsavcısı Osman Köse, Baro Başkanı Mustafa Yentür ile çok sayıda avukat katıldı.

Reklam
Reklam