Arefe günü namazları vatandaşlar tarafından internette araştırılıyor. Yılın ilk dini bayramı olan Ramazan Bayramı'nın ilk günü bu sene cuma gününe denk geliyor. 3 gün sürecek bayram tatili Pazar günü sona erecek. Öte yandan birçok kişi internette araştırma yapıyor. Arefe günü kılınacak namazlar tesbih, kuşluk ve şükür namazıdır. İşte arefe günü namazları...
Arefe günü kılınacak namazlar şu şekildedir:
Duha namazı (kuşluk namazı),
Şükür namazı
İşrak veya duhâ namazı; güneşin doğup ufukta beş derece (bir mızrak boyu) yükselmesi ile kerâhet vakti çıktıktan sonra yani güneşin doğuşundan yaklaşık 40-50 dakika sonra ilk kuşluk vaktinde kılınır. Bir hadis-i kutsîde bu namazın faziletine işaretle şöyle buyurulur: "Ey Âdemoğlu, gününün ilk vakitlerinde benim için dört rekât nafile kılmaktan acizlik gösterme ki, günün sonunda seni korumayı tekeffül edeyim." (Ebû Dâvûd, Tatavvu', 12)
Hadis kaynaklarında çokça teşvik edilen duhâ (kuşluk) namazı; dört, sekiz ve on iki rekât olarak kılınabilir (Müslim, Salâtü'l-müsâfirîn, 78-83). En az iki rekât olarak kılınabileceği de söylenmiştir. Bu namazda iki rekâtta bir selam vermek daha sevaptır. Ancak dört rekâtta bir de selam verilebilir (Tahtâvî, Hâşiye, s. 395).
Farzlara tâbi ve belli bir vakti olan "revâtib sünnet"lerin dışında sevap kazanmak amacıyla muayyen zamanda kılınan nâfile namazlardan biridir. Arapça karşılığı salâtü'd-duhâ olup duhâ, "güneşin doğuşundan yaklaşık 45-50 dakika sonra güneşin yükselip ışığının iyice parladığı, etrafa yayıldığı ve sıcaklığının arttığı zaman" anlamına gelir. Buna göre kuşluk namazının vakti güneşin doğup "bir mızrak boyu" yükselmesinden, yani 45-50 dakika geçmesinden sonra başlayıp zeval vaktine kadar devam etmekle birlikte ulemâ tarafından genellikle tercih edilen vakit gündüzün ilk dörtte birinin geçtiği, güneşin sıcaklığının yakmaya başladığı zamandır. Duhâ kelimesi Kur'an'da sözlük anlamıyla altı yerde geçer (el-A'râf 7/98; Tâhâ 20/59; en-Nâziât 79/29, 46; eş-Şems 91/1; ed-Duhâ 93/1). Hadislerde de ed-duhâ, salâtü'd-duhâ, sübhatü'd-duhâ ve şüf'atü'd-duhâ gibi tabirler yer alır (aş.bk.). Ayrıca "güneşin doğduktan sonra parlaklık kazandığı zaman" anlamındaki işrâk kelimesi bir âyette (Sâd 38/18), salâtü'l-işrâk da bir hadiste (Heysemî, II, 238) geçmekle birlikte bu tabir literatürde nâdiren kullanılmıştır (Fahreddin er-Râzî, XXVI, 186; Kurtubî, XV, 159-160; Mv.F, XXVII, 132-133).
Hz. Peygamber kuşluk namazının kılınmasını tavsiye etmiş, fazilet ve önemini belirtmiştir. Ebû Hüreyre, Resûl-i Ekrem'in kendisine her ay üç gün oruç tutmayı, iki rek'at kuşluk namazı ile gece yatmadan önce vitir namazı kılmayı tavsiye ettiğini belirtir (Buhârî, "Teheccüd", 33; Müslim, "Müsâfirîn", 85; Ebü'd-Derdâ'nın buna benzer bir rivayet için bk. Müslim, "Müsâfirîn", 86; Ebû Dâvûd, "Vitir", 7). Diğer bir hadiste de Resûlullah şöyle buyurmuştur: "Her birinizin her eklemi için günde bir sadaka vermesi gerekir. Bu sebeple her tesbih (sübhânellah) bir sadaka, her hamd (elhamdülillâh) bir sadaka, her tehlil (lâ ilâhe illallah) bir sadaka, her tekbir (Allahüekber) bir sadaka, iyiliği tavsiye etmek sadaka, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kuşluk vakti kılınan iki rek'at namaz ise bunların hepsinin yerini tutar" (Müslim, "Müsâfirîn", 84; Ebû Dâvûd, "Te?avvu?", 12). Başka bir hadiste ise kuşluk namazını kılanın veya kılmaya devam edenin fazla da olsa günahlarının bağışlanacağı ifade edilmiştir (İbn Mâce, "İ?ametü'?-?alât", 187; Ebû Dâvûd, "Te?avvu?", 12; Tirmizî, "Vitir", 15).
Mâlikîler'le Şâfiîler kuşluk namazını müekked sünnet, Hanefî ve Hanbelîler'in de içinde bulunduğu çoğunluk ise müstehap (mendup) kabul etmiştir. Bu namazın kaç rek'at olduğu konusunda da farklı görüşler bulunmakla birlikte en azının iki rek'at olduğunda ittifak vardır. Mâlikîler'le Hanbelîler, Ümmü Hânî'in, Resûlullah'ın Mekke'nin fethedildiği gün evine girip sekiz rek'at kuşluk namazı kıldığına dair rivayetine dayanarak (Buhârî, "Teheccüd", 31; Müslim, "Müsâfirîn", 80) en çok sekiz rek'at, Hanefîler'le Şâfiîler ise, "Kuşluk namazını kim on iki rek'at kılarsa Allah onun için cennette altından bir köşk yapar" hadisinden hareketle (Tirmizî, "Vitir", 15) on iki rek'at olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Bununla beraber bazı Hanefî âlimleri, hem söz hem fiille sabit olması bakımından sekiz rek'at kılmanın daha faziletli olduğunu söylemişlerdir (Tahtâvî, s. 321; İbn Âbidîn, II, 22; krş. Şevkânî, III, 72). Zira diğer rivayet yalnız sözlü sünnete dayanmaktadır. Şâfiîler'den Nevevî bir eserinde (Şer?u Müslim, II, 117) kuşluk namazının en çoğunun on iki rek'at, bir diğerinde ise (el-Mecmû?, IV, 41) sekiz rek'at olduğunu ve bu görüşün Şîrâzî ile Şâfiîler'in çoğunluğuna ait bulunduğunu kaydeder. Şâfiî âlimi Muhammed el-Gamrâvî de bu son görüşün müteahhirîne göre güvenilir sayıldığını ve her iki rek'atta bir selâm vermenin sünnet olduğunu belirtir. Bunu müstehap kabul edenler de vardır (es-Sirâcü'l-vehhâc, s. 65; Osman b. Muhammed ed-Dimyâtî, I, 254).
Kuşluk namazında diğerlerinde olduğu gibi Fâtiha'dan sonra Kur'an'dan herhangi bir yerin okunması mümkünse de Ukbe b. Âmir'in, "Resûlullah bize, kuşluk vaktiyle ilgili olan Şems sûresiyle Duhâ sûresini okuyarak kuşluk namazını kılmamızı emretti" şeklindeki rivayetinden hareketle (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhaki, I, 328; İbn Hacer, III, 298; Bedreddin el-Aynî, VII, 240) bu iki sûrenin okunması tavsiye edilmiştir. Ancak Nevevî, İhlâs sûresinin Kur'an'ın üçte birine, Kâfirûn sûresinin dörtte birine denk olduğuna dair rivayetlere dayanarak kuşluk namazında bu sûreleri okumanın da sünnet olduğu görüşünü ileri sürer (Şer?u Müslim, II, 117).
Vaktinde kılınmayan kuşluk namazı Şâfiî ve Hanbelîler'e göre kazâ edilir. Hanefî ve Mâlikîler'e göre ise zeval vaktine kadar sabah namazının sünneti hariç nâfile namazlar kazâ edilmez. Kuşluk namazı mukim iken kılındığı gibi seferî halde de kılınabilir. Nitekim Hz. Peygamber bu namazın her iki durumda kılınabileceğini söylemiş, bizzat kendisi de kılmıştır (Müsned, III, 146, 156; Buhârî, "Teheccüd", 31; Müslim, "Müsâfirîn", 80).
Ulemânın çoğunluğu Hz. Peygamber'in, "Allah'a en sevimli gelen amel az da olsa sahibinin yapmaya devam ettiği ameldir" hadisinin (Müslim, "?ıyâm", 177) genel ifadesine ve, "Bu namaza ancak çok tövbe edenler (evvâbîn) devam eder" hadisiyle (Hâkim, I, 314) benzer rivayetlere (Tirmizî, "Vitir", 15) dayanarak kuşluk namazını devamlı kılmanın müstehap olduğunu kabul etmiştir. Bir kısım âlimler ise Hz. Âişe'nin konuyla ilgili bazı rivayetleriyle (Buhârî, "Teheccüd", 32) Ebû Saîd el-Hudrî'nin, "Resûlullah kuşluk namazını aralıksız kılardı da biz onu hiç bırakmayacak sanırdık; bazan da bırakırdı, biz de artık bir daha kılmayacak derdik" (Müsned, III, 21, 36; Tirmizî, "Vitir", 15) şeklindeki rivayetinden hareketle müstehap olmadığını ileri sürmüşlerdir.
Tesbih namazı için niyet edilmelidir. Tesbih namazına, "Allah rızası için tesbih namazı kılmaya" diye niyet edilerek başlanır. Sübhâneke'den sonra 15 kere "Sübhânellâhi ve'l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber" denir. Sonra eûzü besmele çekilir, Fâtiha ve sûre okunduktan sonra 10 kere daha "Sübhânellâhi ve'l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber" denilir. Bu tesbih, rükûya varınca 10 kere, rükûdan doğrulunca 10 kere, birinci secdede 10 kere, secdeden kalkınca 10 kere, ikinci secdede 10 kere söylenir. Böylece her rekâtta 75 tesbih yapılmış olur.
İkinci rekâta kalkılınca yine önce 15 kere tesbih okunur, ardından besmele çekilip Fâtiha ve sûre okunup 10 kere tesbih getirilir. Kalan rekatlar aynı şekilde tekrarlanır ve böylece 4 rekât tamamlanmış ve toplam üç yüz tesbih edilmiş olur.
Şükür namazı kılmak için öncelikli olarak niyet etmek gerekmektedir. Niyet ettim Allah rızası için iki rekat şükür namazı kılmaya diyerek niyet edilmektedir. Daha sonra Allahu Ekber denilerek tekbir alınır ardından Subhaneke okunur ve besmele çekilir. Fatiha suresi okunur ve bir zammı sure yahut Kuranı kerimden ayet okunur. Rukuya gidilir ve sonra secde yapılır daha sonra ikinci rekatta da aynı şekilde Fatiha ve Zammı sure okunduktan sonra ruku ve secdeden sonra son oturuşta ettahiyyatü, salli, barik ve Rabbena duaları okunur ardından selam verilir.
Şükür namazında sünnete itibar edildiği için iki rekat olarak kılınmaktadır. Nafile namazların bir çoğunda iki rekat şeklinde kılınması sünnet olmaktadır.