Arınç, bir grup gazeteciyle Başbakanlık Yeni Bina'da yaptığı sohbet toplantısında DTP konvoyunun İzmir'e girişinde yaşananlar anımsatılarak yöneltilen, ''Sayın Cemil Çiçek'in de bugün bir açıklaması var. 'DTP adeta bizi kapatın' diyor' şeklinde... Nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Ben meseleye bir kaç açıdan bakıyorum. Tamamen, 'evet aynen böyledir' deme noktasında değilim. Ben farklı bir perspektiften bakıyorum. Bir defa baştan bu yana çok hatalar yapıyor, konuşmalarıyla davranışlarıyla eylemleriyle... İzmir'de doğrusu her yerde yaptıklarından farklı olarak, ne yaptılar bunu tam tespit edemedim. Bugüne kadar da 'şöyle bir aykırılık vardı' diyen görmedim.''
ekranlara yansıyanlara bakıldığında, taksilerden sarkan insanların, eliyle ''kurt'' işareti yapan insanların görüldüğünü söyleyen Arınç, şöyle devam etti:
''Bunlar o partinin tabanında, kabul görmüş bir takım gösteriler olabilir. İkinci hadise, tabii Türkiye'de özellikle batı bölgelerinde demokratik açılıma karşı da 'Kürt eşittir PKK, PKK eşittir İmralı, eşittir DTP' formülünü benimsetmeye çalışan bir takım gruplar var, maalesef siyasetçiler var.
DTP'ye PKK'lı veyahut da İmralı'yla bağlantılı bir siyasal örgüt gözüyle bakanlar olabilir ama bu bence yanlıştır. Çünkü, DTP parlamentoda siyaset yapan bir partidir, bir siyasal partidir. Her ne kadar hakkında kapatma davası açılmış olsa bile, bir zamanlar AK Parti hakkında da kapatma davası vardı ama AK Parti iktidarını devam ettirdi, DTP'de şu anda siyasi faaliyetlerine devam ediyor. Dolayısıyla siyasi faaliyet yapmasının önünde hiçbir engel olmaması lazım. Biz, herhangi bir partiye nasıl bakıyorsak, DTP'ye de öyle bakmalıyız. Yanlış yaparlar, yanlışlarını söyleriz. Eğer anayasal bir hataya düşerlerse zaten Anayasa Mahkemesi bir kapatma davası açmıştır, sonucunun ne olduğunu bilmesek de...
Ancak Türk-Kürt çatışmasını hiçbir siyasetçi körüklememelidir. Bölgeler arasındaki farklılıkları hiçbir siyasetçi, bir çatışma zemini olarak görmemelidir. Hiçbir siyasal parti, DTP'ye, PKK'lı veya İmralı'yla bağlantılı bir örgüt gözüyle bakmamalı ve topluma hedef göstermemelidir. Çünkü böyle yapmaya devam ederlerse öncelikle bunu Sayın Baykal'ın yaptığını söylemeliyim, Sayın Bahçeli de buna benzer ifadelerle bir etkilemede bulunmuş olabilir. Bu Allah korusun, sadece DTP'ye gösterilmiş bir tepki olarak da kalmaz, Kürt kökenli vatandaşlarımıza batıda, kuzeyde, güneyde nerede yaşıyorsa yaşasın, bulunduğu her yerde kendilerine tepki gösterilecek, maalesef olumsuz eylemler olarak dönebilecek bir etkileme de söz konusu olabilir.''
Arınç, İzmir'deki olaylarda gördüğü kadarıyla, ''MHP'nin işaretlerini yapanların, taksilerin önüne geçenlerin, belki taş kullananların'', ''DTP'ye karşı, onun liderine karşı, bir siyasi partinin işaretini vererek, onları İzmir'e sokmamaya çalışmak veya İzmir'de onlara hayat hakkı olmadığını'' ifade etmenin, ''çok yanlış ve hatalı bir davranış'' olduğunu düşündüğünü belirtti.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''DTP'nin Genel Başkanı sadece İzmir'e değil, Türkiye'nin her yerine siyasi çalışma yapmak üzere gitmelidir, kendisine hiç kimse engel olmamalıdır. Siyasi faaliyetleri yasaklayıcı tavırlar her zaman suçtur, bu suçu da hangi partiye mensup olursa olsun hiç kimse de işlememelidir. DTP'nin kanunsuz hareketleri ayrı bir takibin konusu olabilir ama onlar böyle yapıyor diye onlara karşı bir mani olmak, engel olmak veya onları bir şehre sokmamak gibi davranışları doğru bulmadığımı ifade etmeliyim.''
Bakan Arınç, DTP ile ilgili bir başka soruyu yanıtlarken de ''Türkiye'nin her yerinde yaşayabilirler, biz de Türkiye'nin her yerinde bir Türk yurttaşı olarak yaşayabiliriz, bu vatan bizim. Ama siz onları bir terör örgütünün mensubu olarak gösterirseniz, etnik kimliğinden dolayı, bu çok büyük bir haksızlık olur, çok büyük bir yanlışlık olur. Ben etnik kimlik üzerinden siyaset yapılmasını yanlış buluyorum, DTP'nin de bu kimlik üzerinden siyaset yapmasını yanlış buluyorum ama bu yanlışlık onlara ait. Ve Türkiye'de yasal olarak da faaliyetlerini sürdürüyorlar, kapatma davasının sonucunu da hiçbirimiz bilmiyoruz. Dolayısıyla bu parti şu kadar milyon oyu alarak parlamentoya gelmişse onun dışında, onlara oy vermeyen, terör örgütünü reddeden, DTP'yi reddeden, İmralı'yı reddeden milyonlarca insanımız var. Siz şöyle bir denklemi Türkiye'de yerleştirirseniz, yani 'Kürt eşittir PKK'lı', bu Türkiye için çok büyük bir haksızlık olur, çok büyük bir kötülük olur, çok büyük bir suç olur, o insanlarımızı kaybetmiş oluruz. Halbuki devletin yapacağı, vatandaşın yapacağı iş, 'Kürt kökenli vatandaşım benimdir, kardeşimdir, canımdır, başımın üstündedir ama terör örgütü kötüdür, çirkindir, terörist kötüdür, çirkindir' diyebilmektir. Şimdi öyle laflar konuşursunuz ki hafızalardaki algı benim söylediğim gibi olursa Türkiye bundan çok şey kaybeder. Hiçbir siyasetçi, 'Kürt kökenli eşittir PKK'lı' dememelidir, bu anlama gelecek hiçbir söz kullanmamalıdır. İmralı ayrıdır, cezasını çeken bir suçlu var orada, örgüt mücadele edilen bir örgüttür. Ama milyonlarca birbirimize akraba olduğumuz Kürt kökenli vatandaşımız var. Siz bunları örgütün kucağına atarsanız, sözlerinizle ve hareketlerinizle çok kötü bir hareket yapmış olursunuz. Ben onu kastediyorum. Yoksa DTP'nin hataları boyunu bile aştı. Ne yapalım? Başka türlü hatalar yapan partiler var. Biz onlara 'yok olsun' diyor muyuz?...''