Arınç'tan Erbakan ve Baykal'a sert tepki

MANİSA (İHA) - Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç, Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan'ın yaptığı sert eleştirilere tepki gösterdi.

Arınç, Sayın Erbakan'ın son konuşmalarını ve içeriğini fevkalade yanlış bulduğunu söyledi.

Manisa'da seçim çalışmalarını tamamlayan TBMM Başkanı Bülent Arınç, İstanbul'a gitmeden önce Manisa'da yerel ve ulusal basın temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi. Belediye Başkanı Bülent Kar, AK Parti İl Başkanı Dursun Ali Yıldız, İlçe Başkanı Ömer Faruk Çelik'in de katıldığı kahvaltıda konuşan Arınç, Erbakan'a miting meydanlarında söylediği sözlerden dolayı tepki gösterdi.

Reklam
Reklam

AK Parti hakkında söylenenlerin doğru olmadığına dikkat çeken Arınç, şöyle konuştu: "Yanlış bulmam hem mevcut yasalardan hem de söylediklerini AK Parti açısından doğru olmadığı konusundandır. Kendisine saygı duyarız, deneyimli bir siyasetçi, yıllarca kendisiyle birlikte siyaset yaptık, daha sonra ayrıldık ve AK Parti'yi kurduk, siyasette yolumuzu ayırdık. Zaten siyasette yolumuzu ayırmamızın en önemli sebeplerinden biri bu düşüncelerdir. Biz bu düşüncelerle Türkiye'de siyaset yapılamayacağını, yapılırsa da faydalı olmayacağını bilerek AK Parti'yi kurduk."

Erbakan'ın şahsına saygıları olduğunu anlatan Arınç, şöyle konuştu: "Bu saygımızı her zaman muhafaza ettik ama son konuşmaları geçmişte tanıdığımız Erbakan'ın çok daha fazla bu konularda yanlış yaptığını gösteriyor. Üzülüyorum. Bu konuşmalar haksız. Biz buna hiçbir zaman müstehak olmadık. Necmettin Erbakan'ın dün bir televizyon kanalını açtım Muş'taki konuşmasını dinledim. Erbakan diyor ki, 'Bunlara oy vermek insanı cehenneme götürür, bunlar ateşte yanacaklar, bunlar domuzcu partilerdir, şucu partilerdir'. Sayın Erbakan'ın bu konuşmaları yapmaya başlayalı 15 gün oldu. Laik çevrelerin, mitinglerde bol bol konuşan çevrelerin bir tanesi, 'Laiklik elden gidiyor. Sayın Erbakan bu nasıl konuşma' diye bir suç duyurusunda bulunduğunu gördünüz mü? Bunu ben yapsaydım ipe çekilirdim arkadaşlar. Bunu ben yapsaydım anında Baro başkanlarımız, sivil toplum örgütlerimiz anlı şanlı, hepsi sıraya girer, emekli subaylar başta olmak üzere Yargıtay Başsavcısı'nın önünde dilekçe kuyruğu yaparlardı. Bu laikliğe aykırı konuşuyor, diye. Konuşan bir başkası ve o konuşmadan bırakın suç duyurusunda bulunmayı, AK Parti'ye darbe vurulur diye ellerini ovuşturanlar var."

Reklam
Reklam

BAYKAL'I ELEŞTİRDİ

Arınç, konuşmasında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı da eleştirdi. Baykal'ın da Tunceli'deki konuşmasında 'Bunlara oy vermek günahtır' dediğini anlatan Arınç, şöyle konuştu: "Arkadaşlar, günah ve sevap kavramları hukuki kavramlar değil dini kavramlardır. Bizim laik hukukumuzda, şu işi yaparsan günah işlemişsin, bunu yaparsan sevap işlemişsin diye bir ayırım olmaz. 'Cehenneme gidersin' diyen adamla 'Günah işlersin' diyen adamın düşüncesi arasında fark yok. Siz hangi laik kuruluşların ayağa kalkıp da 'Sen neden günahtan sevaptan bahsediyorsun arkadaş. Ben sivil bir iş yapıyorum. İstediğim partiye oy kullanırım. Bunun günahla sevapla ne alakası var?' diyen birisinin bir dilekçe verdiğini gördünüz mü? Ama Manisa ve İzmir baroları, 3-4 baro daha benim hakkımda yaptığım bazı konuşmalardan dolayı suç duyurusunda bulundu. Parti hakkında kapatma davası açılsın dediler. Biz bunların hepsini biliyoruz. Hepsinin bir hesabı var, hepsi bir defterde yazılı"

AFİŞİ ELEŞTİRDİ

Manisa'da en büyük afişin, 'Aklan Tayyip, paklan Tayyip, Deniz geliyor, saklan Tayyip' olduğunu anlatan Arınç, şöyle konuştu: "Ödüm patladı! Deniz geliyormuş Tayyip'in saklanması lazımmış ve bu bir partinin ilginç afişi. Aklanacağız paklanacağız Deniz geliyor saklanacağız. Peki sizin bir toplumsal barış projeniz var mı, sizin bir ekonomik projeniz var mı, sizin bu ülkedeki aksak gidişe karşı öngördüğünüz birşey var mı, bunları niye bir mitingde açıklama ihtiyacı duymuyorsunuz? Niçin bunu adaylarınız gittikleri yerlerde tek tek anlatmıyor, bu tür manilerle siyaset yaptığınızı zannediyorsunuz?"
Bunların artık geçtiğini belirten Arınç, şöyle konuştu: "Bir de dediler ki 'Sınırlı bir propaganda yaptık. Çünkü aday olan oy isteyendir. Partisiyle de ilişkiniz devam ettiğine göre, meclis de şu anda kapalı olduğundan meclis faaliyeti de görünmediğine göre sizin sınırlı bir propaganda yapmanız uygun olur.' Benim yaptığım da bu. Kayseri'de miting meydanına çıktıktan sonra Kayserililere selam vermemin bir siyasi propaganda sayılmayacağını kendim biliyorum. Ama ben şurada hapşırsam 'siyasi konuştu' diyecek insanlar da var. Dolayısıyla birilerine kendimizi beğendirmek zorunda değiliz. Kayseri'de çıktıktan sonra garip yorumlara bakınız, 'Efendim olmadı bu iş, tarafsızlığını yitirdi."

Reklam
Reklam

Tarafsızlığının meclisteki göreviyle ilgili olduğunu anlatan Arınç, şöyle konuştu: "Ben 4.5 yıl meclis başkanlığı yaparken CHP, Anavatan veya DP genel başkanları, 'Bu meclis başkanı meclis göreviyle ilgili olarak tarafsızlığını kaybetmiştir' demedi. Bilakis, 'Dürüst çalışıyor, herkese eşit uzaklıkta ve görevini iyi yapıyor' dedi. Şimdi Öğretmenevi'nin önünde bir Pewgeout'un fotoğrafını çekmişler. Bu Pewgeout aslında Milli Saraylar'a aitmiş ama Manisa seçim gezilerinde kullanılıyormuş. Manisa'da seçim çalışmalarında bir arkadaşımızın verdiği KİA jipi kullanıyorum. Bir başkası Mercedes vermek istedi bir gün kullandım onu bıraktım. Resmi araç kullanmıyorum. Resmi araçtan kasıt bu eskortluk yapan polis arabalarıysa bu benim ihtiyarımın dışında. Bunlar güvenlikle ilgili konular. Ben meclis başkanlığından ayrıldıktan sonra bu güvenlik devam edecektir. Bu bir kanuni mevzudur. Bunlar, kendi talepleri olmasa bile korunma altına alınacak insudArınç, konuşmasanlar diye kanunda tarif edilmiştir. Bundan çok da memnun değilim. İstediğim zaman sokağa çıkmam ki, istediğim zaman bir arkadaşımı ziyaret etmekten mahrum olduğumu da biliyorum. Ama meclis başkanının, cumhurbaşkanının, başbakanın bir güvenlik konusu var. Bu bizim ihtiyarımızın dışındadır"

Reklam
Reklam

Bir kısım insanların Alevilerin üzerinden ellerini çekmesi gerektiğini dile getiren Arınç, şöyle konuştu: "Onlar siyasi tercihleri ile baş başa bırakılmalı. Alevi isterse AK Parti'ye oy kullanır isterse CHP'ye oy kullanır, isterse Genç Parti'ye oy kullanır ama birilerinin bunun üzerine ipotek koyması ve birileriyle adeta pazarlık görüntüsü vermesi bence doğru bir şey değil. Biz gerçek Müslümanlık düşüncesi içerisinde Hz. Ali'ye de Aleviliğe de yer olduğu inancındayız. Bunun bir büyük beraberlik olduğu
düşüncesindeyiz."

Zorunlu din derslerinin tercihe bırakılması gerektiğinin altını çizen Arınç, laikliğe uygun olanın da bu olduğunu söyledi. "Ancak 1982 Anayasası'nı yapanlar, Anayasa'nın 24. maddesi ve diğerlerinde bunu seçmeli ders olarak büyüklerinin rızasına bağlayacak bir formül geliştirmişlerdir" diyen Arınç, şöyle konuştu: "Laiklik konusunda yeni bir anlayışı gündeme getirmeye çalışırken uğradığım hücumları herkes iyi biliyor. Dolayısıyla zorunlu din derslerinin ne şekilde olması konusunu başka siyasetçilerimizin de gündeme getirmesinde, onların da bu konuda bir çaba göstermesinde fayda var."

Reklam
Reklam

NAZIM BÜYÜK ŞAİR

Bülent Arınç bir soru üzerine Nazım Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilmesi konusuna da değindi. Rusya seyahatinde Nazım Hikmet'in de mezarını ziyaret ettiğini belirten Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü Nazım Hikmet büyük bir şair. Özellikle 'Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni' diye başlayan şiiri çok duygusaldır. Bunu çok arzu etmiş. Şiiri okuduğunuz zaman duygulanmamak mümkün değil. Aslında Nazım Hikmet'in ideolojisiyle ben yıllarca mücadele ettim. Eğer bir şair, ister komünist olsun, ister faşist olsun, isterse bilmem ne olursa olsun Anadolu'da bir köy mezarlığını seçmişse ve başında bir Çınar ağacı da olursa, gelip geçenler de onun ruhuna bir Fatiha okursa, 'Bundan başkasını da istemiyorum' diyorsa bir insan, ulan ne güzel insansın sen derim. Bunu söylemek istedim. Bu çok güzel birşeydir."

Arınç, Tayyip Erdoğan'ın "başarısız olursam bırakırım" sözlerinden övgüyle bahsetti. Arınç, "Başarısızlık karşısında demokratik tavır göstererek 'Ben partimi 2002 seçimlerinde aldığım oy oranlarının altında bir seçimle karşılaştırdım. Bu benim bir başarısızlığımdır. Bu parti bir kişiye muhtaç değil. Ben gidiyorum' dese, o insan siyasette örnek alınır. Bu Türkiye için şu an geçerli değil. Keşke bu örnekleri çoğaltabilsek. Ama ben siyasette bunun bir gün yerleşeceğini düşünüyorum."

Reklam
Reklam

Son olarak kamuoyu yoklamalarına değinen Bülent Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: "Genelde yoklamalar şunu gösteriyor; AK Parti, iki parti parlamento yapısında, yani Cumhuriyet Halk Partisi ile baş başa kaldığı zaman üçüncü parti olmadığı taktirde hem oyunu hem de milletvekili sayısını çok önemli ölçüde artırarak tek başına iktidar olabiliyor.

Arınç, konuşmasn 370, 380'ler civarında milletvekili, Cumhuriyet Halk Partisi için de 150, 160 civarında milletvekili demektir. Eğer üçüncü parti girerse ki bunu Milliyetçi Hareket Partisi olacağı anlaşılıyor anketlerde gördüğümüz kadarıyla."