Arınç'tan önemli açıklamalar

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 4. Yargı Paketi'nin Meclis'e gönderildiğini söyledi.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 4. Yargı Paketi ve İmralı görüşmelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Arınç, şunları söyledi:

Mahçubiyet duyuyorum
"Sayın bakanlarımız da imzalarını atarak, tasarıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderdik. Sanıyorum pazartesi gününden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündeminde olacak. Öncelikle komisyonda görüşülecek olan tasarının yine önümüzdeki günlerde ivedilikle Genel Kurul'da görüşülmesini hepimiz bekliyoruz."

Reklam
Reklam

Arınç, 4. yargı paketinin içerdiği konular üzerinde Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yaptığı açıklayıcı konuşmalar olduğunu ifade ederek, bazı bakanlar ve AK Parti'yi temsil eden bazı kişilerin konuşmalarında 4. yargı paketinin esasen neyi hedeflediğinin kamuoyuna açıkça bildirilmiş olduğunu söyledi.

4. yargı paketinde yapmak istediklerinin genel bir düzenleme olduğuna işaret eden Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Özellikle bildiri ve düşünce açıklamalarında veya propagandada şiddet unsuru yoksa, silaha yöneltmiyorsa, tehdit içermiyorsa her türlü açıklamanın serbest olacağı en azından suç teşkil etmeyeceği esası getirilmektedir. Beklentilerinizi karşılayamayacağı için 4. yargı paketinden dolayı mahcubiyet duyduğumu da ifade etmek istiyorum" dedi.

Yüksek yargı başkanlarının açıklamaları
Başbakan Yardımcısı Arınç, bir gazetecinin yüksek yargı organlarının başkanlarının yargıyı tek çatı altında toplamaya yönelik teklifi eleştirdiklerini anımsatarak, ''Başkanlar 'polis, mahkeme gibi davranıyor' ifadelerini kullandı bunu nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusunu ise şöyle yanıtladı:

Reklam
Reklam

''Bizim Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndaki üye arkadaşlar tarafından 'yargı' başlığı altında komisyona sundukları düşüncelerdir. Herkes özgür düşüncesini şüphesiz partisini izam etmek üzere Komisyon'a sunuyor ancak bunların kabulü kendi aralarındaki yönetmeliğe veya usule göre ancak 4 partinin mutabakatıyla hüküm ifade edebilecek. Bunun için biz her konunun görüşülmesini, konuşulmasını ve tartışılmasını istiyoruz. Bakanlık sistemi de böyle yargıdaki tek yargı sistemine gidiş de böyle. Dolayısıyla özellikle yargıda bugünkü paralel yapılanmayı reddediyoruz. Askeri Yargıtay var, sivil Yargıtay var, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi var, sivil Danıştay var, veya bir başka şekilde. Yargıda 'temyiz' ismiyle veya 'yüksek temyiz' ismiyle bir kurul oluşturulmasını, idari yargıdan ve adli yargıdan gelecek davalara bakacak ayrı bürolar, yani Yargıtay ve Danıştay üyeleri olmasını arzu ediyoruz.

Buna ilişkin zannediyorum 10-12 maddelik bir teklifimizi sunduk. Diğer partiler buna katılırlar veya katılmazlar. Niçin katılırlar, katılmazlar arkadaşlarımız herhalde fikirlerini orada ifade edeceklerdir. Her partinin bizce tabu sayılabilecek düşünceleri bile olsa komisyona gelmeli, konuşulmalı, mutabakat hasıl olursa metin haline getirilmeli, 'mutabakat hasıl olmazsa da bizim parti olarak düşüncemiz budur' bunu ifade etmeli. Biz, bu konuda büyük bir hassasiyet gösteriyoruz ve görevimizi iyi bir şekilde yapıyoruz. Konular açıklandıktan sonra, aleni hale geldikten sonra önce Yargıtay Başkanımızın, daha sonra Danıştay Başkanımızın, bugün de HSYK 1. Daire Başkanı şahsın açıklamaları oldu, ben bunları çok normal görüyorum. Yani yargıyla ilgili düşüncelerini usulünce açıklamaları ve tamamen hukuk mevzuatı içinde kalmaları doğrudur. Elbette bugün yargıda görev yapan insanların kendi kurumlarının alacağı şekiller konusunda fikirlerini ifade etmeleri, Anayasa Komisyonu'ndakiler tartışırken yargıdan da buna ilişkin görüşlerin açıklanması bence makuldür, doğrudur, eğer çok haklı ifadeler içeriyorsa bu konu üzerinde de kendi düşüncelerini ifade etmiş olurlar.''

Reklam
Reklam

İmralı süreci

Arınç, ''İmralı süreciyle ilgili yarın yeni bir BDP heyeti adaya gidecek. Sizin bu süreçten yeni bir beklentiniz söz konusu mu, İmralı'dan yeni bir mesaj bekliyor musunuz?'' sorusu üzerine, bunun Bakanlar Kurulu'nda görüşülmediğini ancak her gün konuşulan bir konu olduğunu, basın organlarında da kamuoyunda da takip edildiğini söyledi.

İki milletvekilinden oluşan bir grubun 3 Ocak'ta adaya gittiğini hatırlatan Arınç, ''Yarın eğer bir aksilik olmazsa 3 milletvekilinden oluşan ikinci bir heyetin gitmesi söz konusu. Gittiklerinde ne konuşulacaktır, nasıl bir mesaj açıklanacaktır, bunları bilmiyoruz. Bunları Bakanlar Kurulu'nda da tartışmadık, görüşmedik. Gündemimizde böyle bir konu yok. Her zaman ifade ediyoruz, önemli olan bu sürecin sonunda geleceğimiz noktadır'' ifadesi kullandı.

Bunun önemli, Türkiye'yi yıllardan beri meşgul eden bir konu ve Türkiye'nin kanayan yarası olduğuna dikkati çeken Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, şunları kaydetti:
''Eğer silah bırakmak, ülke dışına çıkmak ve bunu takip eden gelişmelerle terörü sonlandırmak mümkün olabilecekse ki biz öyle ümit ediyoruz, kamuoyunun da beklentisi o şekilde. Bu süreci hepimiz sükunetle takip etmeli ve sonuca hepimiz müdahil olmalıyız. Çünkü kamuoyunda yapılan anketlerde süreç konusunda olumlu bir düşüncenin hakim olduğunu, eğer terör sona erecekse bu gelişmeler sonucunda, bundan ülkenin ve insanımızın yarar göreceği şeklindedir. Dolayısıyla gittiler, niçin gittiler, ne konuşacaklar, onun peşinde değiliz Hükümet olarak. Bunu ilgili kurum takip ediyor. Sayın Başbakanımıza da zaman zaman bilgi veriyor.''

Reklam
Reklam

Danıştay Başkanı Karakullukçu'nun sözleri
Arınç, Danıştay Bakanı Hüseyin Karakullukçu'nun açıklamalarının ardından, herkesin aklına Karakullukçu Danıştay Başkanı seçildikten sonra kendisinin söylediği sözlerin geldiğini belirterek, şunları söyledi:
''Yani benimle aynı sınıfta arkadaş olan bu kişinin seçilmesi karşısında gösterdiğim sevinci neredeyse darb-ı mesel haline getirmişlerdi. 'Nasıl olur da Bülent Arınç'ın arkadaşı olan bu kişi bugün bu sözleri söyleyebilir?' Bal gibi söyleyebilir, bizim arkadaşlığımız böyledir. Yani siz mahcup oldunuz, çünkü seçilmesinden sevinç duyduğumuz bir insanı siz zannediyorsunuz ki biz birbirimizin kopyasıyız, ne dersek o olur, bu insanların kendi şahsiyetleri adeta yoktur. Hayır, geçmiş Yargıtay Başkanımız da bugünkü Yargıtay Başkanımız da pırıl pırıl, mesleğinin ehli, birinci turda çok yüksek oyla seçilmiş yargının göz bebeği olan insanlardı. Yargı konusunda sözleyeceği sözler bize ters gelse bile biz buna saygı duyarız, aynen Danıştay Başkanımızın çok haklı olarak işaret ettiği konular gibi. CHP'li birtakım sözcülerin; 'nasıl oluyor da bu kişi, filan kişiyle arkadaştı, seçilmesinden şöyle sevinç duymuştu, bu sözleri konuşabiliyor'... Bu bazılarının acizliğini, çaresizliğini gösteren bir durum oldu. Konuşabilirler başkanlarımız, yazabilirler, yeter ki kendi görev alanlarıyla ilgili çok doğru, makul görüşler olsun. Biz, buna her zaman saygı duyacağız.''

Reklam
Reklam

BDP'lilerin Karadeniz turu
Başbakan Yardımcısı Arınç, bir gazetecinin, ''BDP'nin Karadeniz gezisinin ardından birtakım iddialar gündeme geldi. Bu konu Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldi mi?'' yönündeki sorusu üzerine, konunun özel bir başlık altında görüşülmediğini söyledi.

İçişleri Bakanı Muammer Güler'in konuyla ilgili bir gazetede açıklaması bulunduğunu anımsatan Arınç, ''Milletvekillerine karşı gösterilen bu tavır ve davranışlar, onların öğretmenevine hapsedilişleri ve bir süre içeride kalmaları fevkalade kötü bir olaydır, çirkin bir olaydır. Çünkü Türkiye'nin her yerinde herkes siyaset yapabilmeli, farklı da olsa düşüncelerini rahatlıkla açıklayabilmelidir'' dedi.

Herhangi bir olumsuz davranışın, Toplantı ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefetin, insana ve mala zarar vermenin hukukta bir ceza karşılığı olduğunu vurgulayan Arınç, şunları söyledi:

''Gerek televizyon, ekranlardaki görüntülerden, gerekse gazetelerde yayınlanan boy boy fotoğraflardan, arabanın üzerine çıkarak camlarını kırmaya çalışanların veya öğretmenevi önünde toplanarak kollarını kaldırmış bir şekilde malum işaretleri veren bazı grupların taşkınlıkları çok açık biçimde görünüyor. Emniyet güçleri kamera kayıtlarından veya bir başka delilde bu kanuna aykırı eylemi yapanların tespitinde zorluk çekmeyecektir zannediyorum. Bu, bir yargı sürecinin başlamasıdır, savcılıklar soruşturma yapmaktadırlar. Sonunda bu olaylarda kimin dahli olduğunu, kimin kanunsuz eylem yaptığını herhalde hepimiz göreceğiz ve herhalde yargı bu konuda kararını vermiş olacak. Sayın İçişleri Bakanımız tabi bir hizmet kusuru olup olmadığı noktasında özellikle Sinop'ta ve kısmen Samsun'da idarecilerimizin ve emniyet görevlilerimizin bu olayların büyümesinde bir ihmalleri olup olmadığı konusunda müfettişler aracılığıyla bir inceleme başlattığını hepimiz biliyoruz. Bu da esasen doğrudur. Çünkü her olayın arkasından ölümlü bir hadise olmuşsa cumhuriyet savcılıkları ayrıca incelemelerini derinleştiriyorlar ama bunun dışındaki olaylarda da kimin ihmal ve kusuru bulunduğu noktasında adli soruşturmanın yanı sıra idari soruşturmalar ve incelemeler de yapılabiliyor. Olayların failleri, tahrikçileri eminim kısa sürede yargı önüne çıkarılmış olacaktır.''
Otoyol ve köprü ihalesi
Bülent Arınç, köprü ve otoyol ihalesinin iptal edildiği anımsatılarak, bu konudaki beklentilerinin sorulması üzerine de konuya ilişkin ilgili bakanların kararlarını bilmediğini söyledi. ''Özelleştirme olduğuna göre YPK kararlarıyla ancak kesinleşir, orada bulunan bakanlarımız tarafından düşük bulunmuş olmalı'' diyen Arınç, kamunun menfaati gözetilerek ihalenin kabul edilmemiş olabileceğini söyledi.
Yeni ihaleden beklentisinin de o günkü piyasa şartlarının bunu belirleyeceğine işaret eden Arınç, ''Önemli olan bu konuda karar verecek, Bakanlar Kurulu'ndaki ilgili arkadaşlarımızdan oluşan heyetimizdir. Ben bu yararı gözettikleri için arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bunun maddi hesaplamasının, getirilerinin ne olabileceğini onlar mutlaka çok daha iyi biliyorlar'' diye konuştu.

Reklam
Reklam

PKK'nın elindeki kaymakam ve askerler
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ''Çözüm sürecinde PKK'nın elindeki kaymakam ve askerleri bırakacağına dair bilgiler var mı?'' sorusunu ise şöyle yanıtladı:
''Umarım. Çünkü bu arkadaşlarımızı biz de arıyoruz, ulaşmaya çalışıyoruz, kurtarılmalarını istiyoruz. İnanın her gün bu arkadaşlarımızın hayatlarıyla varlıklarıyla ve bir an evvel evlerine, işlerine, ailelerine kavuşmasıyla ilgili birimlerimiz büyük bir çalışma gösteriyorlar. Ama bundan farklı olarak bu çözüm süreci içerisinde bu, bir beklentidir. Yoksa maddi verilere dayanan bir karşılığı yok bu işin. Ayrıca serbest kalabileceklerse biz ulaşmadan onlara bir şekilde kendileri özgürlüğüne kavuşacak olursa bundan da sevinç duyarız. Ama biz belli bir beklentinin de içerisinde değiliz. Umarız ki bir an önce bu arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşmuş olsunlar.''

Arınç, Cilvegözü Sınır Kapısı'ndaki patlamaya ilişkin bir soru üzerine de konunun Bakanlar Kurulu'nda görüşülmediğini kaydetti.

Reklam
Reklam

güncel haberler

Anahtar Kelimeler: