'Asgari ücretle geçinebilirim!'

Cem Yılmaz bugüne kadar hep sinema konusunda konuştu.

Oysa ünlü sanatçı arabaları ve para konusundaki esprileri ile de gündeme geliyor.

Cem Yılmaz fotoğrafları için tıklayın...

Cem Yılmaz bir marka ve marka sahibi. Adını imza biçiminde ve kendisini tasvir eden görüntüsü ile 2000 yılında marka olarak tescil ettirerek bir ilke imza attı. 2001 yılında "CMYLMZ" ibaresini tüm sınıflarda tescil ettirdi. Oyuncunun, temizlik malzemeleri, mücevherler, otomobiller, cenaze yıkama araçları, vidanjörler, cam mozaikler, et ve balık mamulleri, ekmek, lahmacun, pizza, şarap, bira ve likörler ve kimyasal ürünlerde, boya ve verniklerde kullanılmak üzere "cmylmz" ve "cem yılmaz şekil" diye 3 markası bulunuyor. Halen devam eden Türk Telekom'un reklam filmlerinin yanı sıra, OPET, Doritos (Eğitim şart) Panasonic (Radyo spotları), Mavi Jeans (Porsche), Telsim, My Cep reklamları da Yılmaz'ın rol aldığı diğer reklamlar. Cem Yılmaz'ın şimdiye kadar oynadığı Telsim, Doritos A La Turca ve Opet reklamlarından toplamda 11 milyon dolar kazandığı konuşuluyor. Ayrıca Türk Telekom'la 2 yıllığına 4 milyon dolara anlaştığı yazıldı. Evet bu haftaki konuğum Cem Yılmaz... Kendisiyle CMLYZ şirketinde sadece ekonomi konuşmak üzere buluştuk ve bakın neler konuştuk...

Bugüne kadar filmlerinizden zarar ettiniz mi? Nasıl bir anlaşma yapıyorsunuz? Doğruyu söylemek gerekirse, ben filmlerimden bugüne kadar zarar etmedim. Küçük tiyatro aktiviteleri yapmadığımdan, hep büyük salonlarda sahne aldığımdan ve fazla sayıda gösteri yaptığımdan, ekonomik durumum iyi. Yapımcılığını başkasının yaptığı, benim oraya değer kattığım, öyküyü yazdığım, oyunculuğumu koyduğum filmler de oldu. Şimdiye kadar maddi olarak, şahsi paramı koyduğum bir çalışma sistemi yapmadım. Benim Fida Film ile yaptığım ortaklık şöyle; Oyuncuları buldum, öyküyü yazdım, oyuncu olarak oynadım. Ben filmcilik yapmak ve kaynak bulmak ile ilgili pozisyonda çalışıyorum. Benim yaptığım prodüksiyonların pahalı olduğu bir gerçek. İzlenmese, bir sonrakini yapacak gücünün kalmayacağı para konuyor. Ve yalnız da seyircinin izlemesiyle dönecek bir para bile kurtarmıyor. Sponsorlar kurtarıyor.

Sinemadan iyi kazanıp, kazandırıyor musunuz? Benim kazanımım filmi üretmiş olmak ve etrafımdaki katılanların da ticari anlamda memnun olması. Mesela bu tayfanın içinde 1/10 kazanan da oluyor, ama o ben değilim. Sinema çok para harcamaya müsait bir sektör. Filmi oluştururken, insan gücü için dahi, çok ciddi kaynak ayırmak zorunda olunduğu için, pahalı olabiliyor. Bazen insanlar "Bu filmin nesine bu kadar para harcadınız ki?" diyebiliyor. Genel böyle seyirci tipi de var. Ama bilmiyor ki burada 650 kişi çalışmış. Bu kişilerin sanatına, emeğine bir karşılığı olmasını düşünen bir jenerasyonuz. Yarım ekmek kaşar yiyelim, hatır gönülle fiyatları kıralım, bunlar yok. Herkesin para kazandığı bir şeye dönüştürmek gerekiyor. Yoksa afişteki bir adamın, başroldekinin ticareti değil sinema. Ben sinemadan kazandığım paradan memnunum. Kazandırdığımı da düşünüyorum arkadaşlarıma.

GORA İZLENDİ, YAHŞİ BATI KAZANDI En çok kazandığınız film hangisi? Şunu hatırlıyorum GORA çok izlenen bir film oldu. Hangisi daha çok iş yaptı dersen, Gora, ama hangisi daha çok para kazandırdı dersen Yahşi Batı. Çalışma şekli, pozisyon, dahil olan ekonomiler, her işte farklı oluyor. Benim şu ana kadar en çok para kazandığım iş, Organize İşler'de oynamamdır. Bölüp çarpıp çıkardığın zaman 3 dakikalık bir rol için o parayı aldıysam...

Kolay sponsor bulduğunuz ve bu konuda şanslı olduğunuz söyleniyor. Sponsorlar konusunda şanslıyım demem, çünkü bu bir çabanın neticesinde olan bir konu. Bu benim başarımdır. Bir fikri ikna etmem sonucu kazanımlarım oluyor. Şu an anlaşmalı olduğum Türk Telekom, benim şahsi ilişkilerim sonucu, sadece Türk Sineması'na katkı olsun diye, daha az beklenti ile Yahşi Batı'ya sponsor olmuştur. Destek anlamında para yatırdı. Satışa yönelik beklediği bir şey değil. Ayrıca bizim filmlerin izlenme oranı yüksek olduğu için sponsor firmaların reaksiyonu da ona göre oluyor. Filmlerin sonunda, seyirci reaksiyonu da firmaya yönelik olumlu oluyor.

FİLMLERİ 101 MİLYON TL KAZANDIRDI

Cem Yılmaz yeni filmi Yahşi Batı ile birlikte toplam 100 milyon TL hasılata ulaşmayı başaran ilk Türk sinemacı oldu. "Herşey Güzel Olacak" (9.540.415 TL), GORA ( 30.805.474 TL), Hokkabaz (12.985.183 TL), AROG ( 30.424.262 TL) ve Yahşi Batı (18.196.630 TL) adlı beş filmi bugüne kadar 12 milyon 661 bin 661 seyirci tarafından izlenen oyuncunun, filmlerinin hasılatı ise toplam 101 milyon 951 bin 964 liraya ulaştı.

TEKNEMDE HUZURLUYUM'

Vaktim olursa, tekne hayatı beni çok huzurlu kılıyor. Hem de Türk bayraklı, Ataköy'de... İlk başvuranlardan, Türk bayraklı tekne sahibi olanlardan biriyim. 58 feet Azimut bir teknem var. İstanbul plakalı...

CEM YILMAZ KRİTERLERİ

ÜNLÜ oyuncu reklam filmlerinde oynamasının kriterlerini şöyle açıklıyor; "Ben tekliflerde maddi kazanım dışında, başka kazanım da gözlersem, teklifleri olumlu değerlendiririm doğrusu. Yani reklam konusunda aç gözlü değilim. Birden fazla marka ile çalışmam mesela. Bir marka ile bir yıldan az çalışmam. Ayrıca münferit, bir ürünümüz var, iki reklamını çekeceğiz tekliflerini hiç kabul etmedim. Hesaplı biriyim. Sınırsız reklam filmleri çekilmesi durumu oluyor. Bir para ödeniyor, marka ister 5 film çeker ister 10, fark etmiyor."

HOVARDA BİR HAYATIM YOK, ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNEBİLİRİM

Sizi mutlu edecek asgari yaşam standardı nedir? Ne kadar parayla mutlu bir yaşam sürersiniz? Şu anda asgari ücretle mutlu olurum. Yaşam standardım bu yönde. Bütün gençliğim çalışarak geçti. Çok stresli bir zamandı. Normal yaşımdan daha fazla yaşlandım. Yoruldum. 15 yıldır sahnede, öncesi 5 yıldır karikatürle haşır neşir...17 yaşında başladım. İnsanlar 20-25 yılda emekli oluyor. Bir de çok stresli bir işim var. Ben hep seyircinin beklentisinin yüksek olduğu biri oldum. Ben çok mutluyum ama bir o kadar da yıpratıcı bir hayatım oldu.

Ekonomik kriz sizi olumsuz etkiledi mi? Benim ekonomik krizle pek alakam yok. Krizi teğet geçtim. OPET ve Türk Telekom'un ilk senesi aldığım en yüksek reklam ücretleridir. Rakam fiyatımı indirmedim. İndirmeyi de düşünmüyorum.

Daha önce de sanatçıların ajans denemeleri başarısız oldu. Sizinki nasıl gidiyor? Ya, aynı benim gibi. Ali Taran'la ajans denemesi yaptım, başarısız oldum. Yürütemedim. Bir şey üretmeden bitti.

2002'DE KEMAL DERVİŞ'İ İŞLETTİ

2002 yılında bu komik olay şöyle gerçekleşmiş: Uçakta karşısında Bakan Kemal Derviş ve Oya Ünlü'yü gören Cem Yılmaz, ikilinin yanına yaklaşır, Kemal Derviş'e; "Merhaba efendim, ben Van Belediye Başkanıyım" diyerek iyi yolculuklar diler. Derviş de yerinden kalkarak, Yılmaz'a "Memnun oldum, nasılsınız?" diye sorar. Muzipliği süren Yılmaz, "Sayın bakanım, İller Bankası'nda bir kredi işimiz vardı da, gerçi halledemedik ama olsun' yanıtını verir. Danışmanına dönen Derviş, "Gördün mü, Van Belediye Başkanı, ne kadar rahat ve komik bir başkan" yorumunu yapar. Oya Ünlü'nün açıklaması gecikmez: "Kemal Bey, o şaka yaptı. Kendisi ünlü komedyen Cem Yılmaz"der.

KEMAL SUNAL'IN BAŞINA GELEN BANA OLMAYACAK!

Fida Film'le ortaklık yapınızdan bahseder misiniz? Fida ile bizim ortaklığımız bir senarist olarak, bir oyuncu olarak, o projeden benim haklarımı koruyan bir yapıda olması ve filme de ortak edilmem konusunda. Bu, sinema sektöründe herkesin hayali olan bir şey. Kemal Sunal filmleri, o kadar kazandırıyor, hiçbir hak alamıyor. Ben bunları yaşamayacağım. Bu oyuncuların dikkat etmeleri gereken bir konu. Benimle beraber çalışan ve oynayan arkadaşlar da belli bir rakamın üzerinde ayrıca prim alıyorlar...

Hiç "Keşke yurtdışında bu işi yapsaydım, çok daha büyük paralar kazanırdım" gibi serzenişte bulunur musunuz, yoksa "azıcık aşım ağrısız başım" diyenlerden misin? Ben burada işimi yapmaktan çok memnunum. Sinema çok kötü durumda değil. Avrupa'daki mücadeleleri görünce, duyunca, Almanya, Fransa, İtalya'da da çok sıkıntılı durumlar. Biz onlara göre çok kötü durumda değiliz. Son 10 yıldır üretilen filmler ve seyircinin iştiraki çok iyi. Yurtdışında olsaydım, bir şatoda yaşardım, ancak bir karikatür repliği. Ben o duyguda değilim.

A4 KâĞIDI 10 AY SONRA EKONOMİYE DÖNÜŞÜYOR

Direkt ve dolaylı olarak kaç kişiye iş sağlıyorsunuz? Kendinizi patron olarak görüyor musunuz? Yok, öyle bir patronluğum. Benim filmlerimde, dolaysız olarak çalışan 250 kişi var. Dolaylı çalışan da 600 kişi. Şu da ayrı bir konu; Bir filmin hasılatından binlerce kişi payını alıyor. Hep benim şahsımda bölüp çarpıyorlar, ama bine yakın sinema salonların sahipleri, orada çalışanlar. Kazanılan paralar. Başından itibaren; A4 kâğıdı ile başlıyorsunuz, 10 ay sonra ekonomiye dönüşüyor, bu gurur verici. Bu beni patronluk hissiyatına sokmuyor, ama... Ekonomiye hareket getirmenin ben de karşılığını alıyorum, yalnız maddi değil, manevi de. Bir sinemaya gittiğimde "Abi mısır satışları çok iyi Allah razı olsun" demesi bile çok güzel bir duygu. Taksi durakları beni o kadar çok seviyor ki. Geçmişte Harbiye Açıkhava'da bir ay boyunca bir tur yapılıyor mesela, birçok ünlüler çıkıyor. Benim olduğum gün, "İki posta köfte sattım abi", bir de ben 12'yi de geçiriyorum saati o zamanlar. "Abi en çok seni seviyoruz, dün Teoman'ın konseri 23.30'da bitti abi ya"... Serzenişte bulunuyorlardı.

ARABA VE SAAT LÜKSÜM VAR

Sizin lüks harcamalarınız neler? Benim lüks harcamam saat ve otomobil. 20'nin üzerinde saatim var. İyi markalar... En pahalı saatim Richard Mille... 100 bin TL'nin üzerinde...
Halen otomobil alıp satıyor musunuz, şu anda kaç otomobiliniz var? Bir gerçek var. Nerden para kazandığım, ne kadar vergi verdiğim biliniyor. Ben otomobil koleksiyoncusu değilim. Bazen iki, bazen üç bazen de dört arabam olmuştur. Ama iyi arabaya da bindim.

PORSCHE'SİZ BİR HAYAT OLAMAZ

Hiç vazgeçmeyeceğin otomobil hangisidir? Porsche'yi çok seviyorum, asla vazgeçemiyorum. Şu anda 4 arabam var. Audi R8, 2 Porsche'm var. Bir de Mercedes cip'im var.

Almak isteyip de alamadığın veya paraya kıyamadığın bir otomobil oldu mu? Yok. Bütçemi aşan bir otomobille ilgilenmedim hiç. En pahalı arabam Bentley Continental GT (355 bin euro) oldu... Vergiler çok yüksek. Olsun ülkem kazanıyor!

15 YILDIR BAĞ-KUR'LUYUM 10 YIL SONRA EMEKLİ OLACAĞIM

2009 vergi rekortmeni olacak mısınız? Büyük ihtimalle ilk 5'te olurum yine. Başladığımdan beri hep ilk 10'dayım zaten. 2007'de birinci olmuştum. Bu yıl rekortmen olamam herhalde.

Sanatçılar yaşayıp yaşayıp sonra yaşlandıklarında "Ay beni unuttular diye sızlanıyorlar"... Parayı yerken hatırlamayanlar, yaşlanınca niye duygusallaşıyor? Doğru, yeni nesil arkadaşlarım arasında da böyle bir durum var. Ben ekstrem bir örneğim. Ben hep düzgün insanlarla çalışmayı tercih ettim. Sabrettim bazen. Ürettiğiniz değerden payınız neyse, o paydan hakkınızın korunduğuna dikkat edeceksiniz. Kazandığınız paranın şöhretle ilgili olmaması gerekir. Ya da en azından harcamanızın. Harcamanızın tanınmışlıkla alakalı olmamalı. Umulmadık paralar kazanabilinir, ama çok umduk bir şekilde gidilebilinir de.
Yaşlılığınız için yatırım yapıyor musunuz? Ben Bağ-Kur'luyum. Ayrıca kendi paramı kendim yönetirim. Emekliliğime 10 yıl kaldı. Paramı bankada tutarım. Borsa, altın, döviz al sat hiç öyle maceralarım yok. Kredi kartı ekstrem bir sayfayı geçmez. Parayı yavrulatmak için uğraşmıyorum. Gayrimenkule şimdiye kadar hiç yatırım gözüyle bakmadım. İhtiyaç olarak aldım hep, hiç de satmadım. Ben yalnızca paramı çarçur etmemeye çalışırım.

Anahtar Kelimeler: