Alman Çocuk ve Gençlik Psikiyatrisi, Psikosomati ve Psikoterapi Birliği'nden edinilen bilgilere göre, Almanya'da tedavi görmesi gereken depresyon hastalarının sayısı 4 milyona yaklaşıyor. Özellikle 15 ila 44 yaş grubunda çok sayıda vakaya rastlanıyor. Çeşitli aktiviteler ile depresyonu kontrol altına almak mümkün olabiliyor. Ancak, kendilerini kötü hissettikleri zaman aktivitelere sarılan insanlar, bazen öyle bir noktaya geliyor ki, vücutlarının gücü, 'kötü his-aktivite', 'daha kötü his-daha fazla aktivite' kısır döngüsünü kaldırmaya yetmiyor.
Uzmanlar, günümüz toplumunda başarılı insan imajını kısaca şöyle özetliyor:
Mesleğinde başarılı, etrafında sevilen, geniş bir sosyal çevreye sahip, düzenli olarak spor yapan... Bu insanlar birçok kişi tarafından sevilmekle kalmayıp, üstüne üstlük enerji dolular. Ancak, bütün bu göz kamaştırıcı ve imrendirici özelliklerin altında hiç beklenmedik şekilde depresyon rahatsızlığı yatabiliyor. Sadece bu insanların çevresi değil, uzmanlar dahi bu rahatsızlığın farkına varamayabiliyor. Çünkü hastalarda bitkinlik, sebepsiz üzgünlük ve sık sık ağlama gibi bilinen depresyon belirtilerine rastlanmıyor. Tam tersi, bu hastalar olumsuz duygularla yakından uzaktan ilgileri yokmuş izlenimi uyandırıyor.
Bir depresyon kliniğinde yöneticilik yapan Psikiyatri ve Nöroloji Uzmanı Dr. Gereon Höflich, aslında depresif hastalarına, aşırıya kaçmadan aktivite tavsiye ediyor. Çünkü aktif bir hayat, metabolizmayı canlandırıyor ve kısa süre için bile olsa, hastaların yüreğini daraltan karanlık bulutlar dağılabiliyor. Ama Dr. Höflich, aktif bir hayat aşırıya kaçtığı zaman durumun ciddileştiğine dikkat çekerek, "Çok işe el atıp da bir türlü tatmin yaşanamıyorsa, bu bir hastalık belirtisidir" diyor. İHA