Türkiye’de toplumun giderek yaşlandığını ve bu nedenle kemik erimesinin (osteoporoz) önemli bir sağlık sorunu olarak ön plana çıktığını belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzm. Dr. Ahmet Çapar, hastalık ve alınması gereken önlemler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Kemik erimesinin sessiz bir hastalık olduğunu ifade eden Uzman Dr. Ahmet Çapar, “Bir kırık oluşuncaya kadar sessiz bir şekilde ilerler. Kırıklar, minimal travmalar veya bazen travmasız oluşur, özellikle yaşlılarda sıktır. Osteoporoz, kırıklar oluşmadan da tanısı konabilen, gerekli önlemlerle ve tedavilerle, kırıkların yaratacağı sağlık sorunlarının önlenebildiği bir hastalıktır” diye konuştu.
Kemik kaybı 30'lu yaşlarda başlar
Osteoporozun kesin nedeninin bilinmediğini ifade eden Uzm. Dr. Ahmet Çapar, “Kemiğin gözenekli hale geldiği süreç iyi anlaşılmıştır. Yaşamın erken dönemlerinde, kemik parçalanır ve sürekli olarak yenilenir, bu kemiğin yeniden şekillenmesi olarak bilinen bir süreçtir. Kemik yoğunluğu genellikle bir insanda 20’li yaşların sonlarında doruğa ulaşır. Kemik kaybı genellikle 30’lu yaşların ortasında başlar. Kemikler, kalsiyumun yerini değiştirebildiğinden daha hızlı kaybetmeye başlar. Kemiklerde şekillenme daha az gerçekleşir ve kemikler incelmeye başlar’’ diye kaydetti.
Kemik kaybı menopoz sonrası hızlanır
Kadınlar için, kemik yoğunluğu kaybının menopozdan sonraki ilk 5 ila 7 yıl içinde hızlandığını ifade eden Uzm. Dr. Ahmet Çapar, şunları söyledi:
“Kemik kaybındaki bu hızlı postmenopozal artış, vücudun kemiklerdeki kalsiyumu korumaya yardımcı olan estrojen üretimindeki keskin bir düşüşten kaynaklanmaktadır. Bazı kemik yoğunluğu kaybı yaşlanmanın doğal bir parçası olmasına rağmen, bazı kadınlar kemik erimesi ile ilişkili kemik kırıkları için daha yüksek risk altındadır. İnce veya küçük bir iskelet sistemine sahip olan kadınlar, sigara içenler, orta dereceden fazla içenler veya hareketsiz bir yaşam tarzı yaşayanlar gibi daha yüksek risk altındadır. Ailede kalça kırığı öyküsü olan ve özellikle de 40 yaşından önce yumurtalıklarının çıkarıldığı kadınlar bu duruma daha yatkındır. Kırık riskini sıfıra indirmeyi tamamen sağlayacak bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak, osteoporozu hayat tarzınızda değişikliklerle önleyebilirsiniz. Düzenli ve yeterli düzeydeki egzersiz programları bütün yaşlarda çok faydalıdır. Büyüme çağında ve 60 yaşından sonra diyetteki kalsiyum miktarına önem verilmelidir.”
"Mineral en önemli kalsiyumdur"
Kemik sağlığı için en önemli mineralin kalsiyum olduğunu vurgulayan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ahmet Çapar, kafeinin kemik sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi üzerine şunları söyledi:
“Kemik erimesinden koruyan en önemli besinler süt ve süt ürünleridir. Peynir ve diğer süt ürünleri kalsiyum bakımından zengin içeriğe sahiptir. Bunun yanı sıra yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kuruyemiş, D vitamini içeren gıdalar ve tahıl bakımından zengin besinler de kemik erimesini korumak için tüketilmesi gereken besinlerdir. D vitamini de kemiklerin güçlenmesinde oldukça fayda sağlar. D vitamini sindirim sisteminde kalsiyum emilimini artırarak kemik yapımını artırır. Gün ışığına çıkma ve günde ortalama 15 dakika güneş ışığına maruz kalma halinde günlük D vitamini ihtiyacı cildimiz tarafından üretilir. Kemik erimesinden korunmak için kafein içeren kahve ile çay tüketimini kısıtlanmalıdır. Kafein de sigara ve alkol gibi sindirim sisteminden kalsiyum emilimini azaltıyor ve böbreklerden kalsiyum atılımını artırıyor. Vücutta kalsiyum miktarı azalınca da kemik yapımı gerçekleşmiyor. Günde 3-4 fincandan fazla kahve tüketmeyin. Kafeinsiz kahveyi tercih edin. Kahve alışkanlığınız varsa, ek kalsiyum desteği alarak açığınızı kapatmaya yardımcı olun."