Aşırı sıvı kaybı kalp için büyük tehlike!

Ankara - Kalp ve damar hastalığı olan kişilerde, sıcak havanın etkisiyle terleme ile birlikte vücudun aşırı sıvı kaybetmesi sonucunda kanın akışkanlığının azalmasının kalp krizine neden olabildiği belirtildi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı ve İç Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Deniz Kumbasar, sıcak havanın kalp ve damar hastalıkları üzerinde doğrudan etkisi olmadığını ancak vücudun sıvı kaybetmesine bağlı sorunlara yol açabildiğini belirtti. Kumbasar, "Vücutta fazla sıvı kaybı olduğunda kanın akışkanlığı azalıyor. Bu azalma da kişide daha önceden kalp ve damar hastalığı olması durumunda, pıhtı oluşmasına ve kalp krizine neden olabiliyor" uyarısında bulundu. Kumbasar, kalp yetmezliği olanların soda tüketiminden kaçınmaları gerektiğine dikkati çekerek, sodanın içindeki sodyum oranının zararlı olduğunu söyledi.

Reklam
Reklam

Tuz sınırlamasının, tansiyon ve kalp hastaları için kaçınılmaz olduğunu dile getiren Kumbasar, "Vücuttaki sıvının tutulmasına neden olan sodyum, tansiyonun artmasına neden olabilir. Tansiyon yükselmesi de kalp yetmezliği, beyin kanamalarına neden olabilir. Bu nedenle, kalp hastaları, soda tüketmemeli" uyarısında bulundu. Kumbasar, yaz aylarında sıcak havanın etkisinden korunmak için yaylaların tercih edildiğini belirterek, şunları söyledi:

"Kalp hastalarının 3 bin metrenin üzerindeki yaylalara gitmesini tavsiye etmiyoruz. Çünkü, bu seviyede, atmosferdeki oksijen seviyesi azalıyor. Oksijen düzeyinin azalması sonucunda da kalbin yükü artar ve kalp yetmezliği riski yükselir, nefes darlığı görülebilir."

Sıcak kaplıca ya da hamam gibi yerlerde kalp hastalarının da dikkatli olması gerektiğini ifade eden Kumbasar, ani ısı farkının tehlikeli olduğunu kaydetti. Ege ve Marmara gibi yerlerde soğuk deniz suyunun, damarlarda ani kasılma ve büzüşmeyle birlikte kan basıncını 13-14'ten 20/25 gibi yüksek değerlere çıkarabileceğini, beyin kanaması, kalp krizi ve kalp zorlanması gibi hayati önem taşıyan sorunların görülebileceğini belirten Kumbasar, denize atlamak yerine yavaş yavaş yürüyerek girilmesinin uygun olduğunu bildirdi.

Reklam
Reklam