Diz çökmüş bir aşk benim için aşk değildir, her ne kadar bazen aşkta sevdiğimiz kişiye kendimizi bütünüyle bırakmak istesek de.
Fransa'nın en çok okunan yazar ve felsefecisi Alain Badiou, Nicolas Truong'la gerçekleştirdiği söyleşide en ünlü duyguyu irdeliyor: Aşk
Okuru, kibir kisvesi ve tumturaklı cümlelerden uzak, keyifli bir söyleşinin içine çeken Aşka Övgü, aşkın yaşamımıza sinsice sinişi ve zaman zaman hayatı yönlendiren hallerini mizahi bir dille anlatıyor. İnternet aşklarıyla başlayan sohbet, Schopenhauer'den Levinas'a kadar uzanırken aşkın değişen zamana nasıl ayak uydurduğunu görüyoruz.
Aşka Övgü isimli kitap , çıkarı ve güvenliği her şeyin üstünde tutan günümüz dünyasında tehdit altında gördüğü aşkı "yeniden icat etmeye" çağırıyor bizi. Değil mi ki tüm dünyayı kapsayacak, ortaklaşa bir yaşamın savunma aracı, direnişi bu duygu. Tekbiçimliliğe karşı serüveni, rastlantıyı, farkı, demek ki aşkı yüceltiyor.
Neden bu kadar düşkünüz aşka? Sayısız roman, şiir, film, oyun, hepsi aşk üstüne. Bir düşünür bunca yaygın bir konuya karşı duyarsız kalabilir mi? Badiou da bu yoğun tutkunun farklı yüzlerine tanımlar getiriyor, aşkla bir sahne, bir dünya kurmanın yollarını arıyor.