Aşkın ve cinselliğin biyolojik temelleri

KAYSERİ (İHA) - Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Eşel, aşk ve bağlanma davranışı hakkında bilgiler verdi.

Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Hastanesi Başhekimlik toplantı salonunda düzenlenen "Aşkın ve cinselliğin evrimsel ve biyolojik temelleri" konulu konferansa öğrenciler ve akademisyenler büyük ilgi gösterdi. Erkekler seks peşinde koşarken, kadınlar duygusallık istediğini belirten Doç. Dr. Ertuğrul Eşel, kadın ve erkek beyni arasında farklılıklar olduğunun yüzyıllardır bilinmesine rağmen, son 10 yıldır bilimsel anlamda çalışmalar yapıldığını belirtti.

Reklam
Reklam

Cinsel kimlik kaybıyla ilgili bilgi veren Eşel, gençlerde homoseksüel eğilimlerin bulunabileceğini ancak 20'li yaşlara geldikten sonra büyük oranda homoseksüel eğiliminin azaldığını söyledi. Aşk konusuyla ilgili eskiden beri dişinin seçen, erkeğin ise seçilen olduğunu belirten Doç. Dr. Eşel, erkeklerin seçilmek için birbiriyle yarıştıklarını kaydetti. Cinsel davranış eğilimleriyle ilgili konuşan Eşel, "Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, evliler bekarlara oranla daha sık cinsel ilişkiye giriyor. Evli olmayıp birlikte yaşayan kişiler ise evlilere oranla daha sık cinsel ilişkiye giriyor. Erkeklerin yüzde 80'i, kadınların ise yüzde 75'i vajinal birleşmeyi tercih ediyor. Türkler ortalama 26 dakika sevişiyor. Evlilerde bu süre 23 dakikaya düşerken, sevgilisi olan bekarlarda ise bu süre 33 dakikaya uzuyor. Yaş ilerledikçe sevişme süresi azalıyor" dedi.

İnsanların birbiriyle ilişki kurma öncesi kur davranışları hakkında bilgi veren Eşel, insanların birbiriyle ilişki kurmadan önce kur davranışları yaptıklarını kaydetti. Doç. Dr. Eşel, düzgün şekilde yaşanan aşkın gençlerde hem sosyal hem de iş hayatında olumlu etkiler yaptığını belirtti. Bilinçsiz olarak meydana gelen kur davranışlarının kadınlardaki belirtileri anlatan Eşel, "Kadınlar kur yapma davranışı olarak bilinçsizce yaptıkları hareketler; gülümsemek, kaşları kaldırmak, gözleri açarak bakmak, kıkırdamak, üst dudağı yalamak, masum ve mahcup bir ifadeyle bakmak. Erkekler ise karşı cinse kur yaparken göğüslerini şişiriyor, dik duruyor, kabararak yürüyor, maddi servetinden bahsediyor ve bilgili olduklarını göstermeye çalışıyor. Daha sonra ilişki başladıktan sonra ise hareketler eş zamanlı olmaya ve eşler birbirine benzemeye başlıyor" diye konuştu.

Reklam
Reklam

İnsanların birbirine çekici gelmesine etki eden özelliklerin yüz güzelliği, bedenin şekli, kişilik davranışları, koku, ses tonu ve kültür olduğunu belirten Doç. Dr. Eşel, kadın ve erkekte cinsel çekicilik özellikleriyle ilgili şunları söyledi:

"Kadınlar kalın çeneli, kalın kaşlı, alına daha geniş bir burunu olan, birbirine yakın ve derin gözleri olan erkekleri daha çekici buluyor. Ancak bunun istisnası oluyor. Mesela bazı kadınlar büyük gözlü ve gülümsemesi geniş erkekleri de çekici buluyor. Erkekler ise inci çeneli, dolgun dudaklı, ince kaşlı, büyük gözlü, küçük burunlu ve ağızla çene arası mesafe fazla olan kadınları daha çekici buluyor. Ayrıca yüzleri daha simetrik olan ve daha erkeksi özelliklere sahip erkeklerin daha az sadık oldukları ve çocuklarıyla daha az ilgilendikleri saptanmış."